Cuma 19 Eylül 2025 - 14:45
İmamın Masum Olma Özelliği

Havza / Eğer imam hatadan korunmuyorsa, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak başka bir imam aramak gerekir ve eğer o da hatadan korunmuyorsa, başka bir imam gerekecektir ve bu durum sonsuza kadar devam edecektir ki bu da akıl açısından geçersizdir.

Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre İmamın önemli özelliklerinden ve imamet için temel şartlardan biri "masumiyet"tir.
"Masumiyet" hakikatlere dair bilgi ve güçlü bir irade ile oluşan bir erdemdir ve imam, bu iki özelliğe sahip olduğu için her türlü günah ve hatadan kaçınır.
İmam dini bilgilerin tanınması ve açıklanmasında, onlara uyulmasında ve İslam toplumunun yarar ve zararlarını belirlemede her türlü hata ve sapmadan masumdur.
İmamın masumiyeti için akli ve nakli (Kur'an ve rivayetlerden) deliller vardır. En önemli akli deliller şunlardır:


a. Dinin korunması ve dini yaşam tarzının sürdürülmesi imamın masumiyetine bağlıdır. Çünkü imam dinin tahrif edilmeden korunması ve insanların dini olarak yönlendirilmesinden sorumludur. Onun sözleri kadar davranışları ve başkalarının eylemlerine onay verme veya onaylamama durumu da toplumun davranışını etkiler. Bu nedenle dini anlama ve buna uygun hareket etme konusunda her türlü kaymadan korunmuş olmalıdır ki takipçilerini doğru bir şekilde yönlendirebilsin.


b. Toplumun imama ihtiyaç duymasının nedenlerinden biri insanların dini tanımada ve uygulamada hatalardan korunmadığıdır. Eğer insanların önderi de böyleyse nasıl tam anlamıyla güvenilir olabilir?! Diğer bir deyişle eğer imam masum değilse insanlar ona uymakta ve tüm emirlerini yerine getirmekte tereddüt edeceklerdir.
Ayrıca eğer imam hatadan korunmuyorsa insanların ihtiyaçlarını karşılayacak başka bir imam aramak gerekir; eğer o da hatadan korunmuyorsa başka bir imam gerekecektir ve bu durum sonsuza kadar devam edecektir ki bu da akıl açısından geçersizdir.
Kur'an'dan bazı ayetler de imamın masumiyetinin gerekliliğini gösterir. Bunlardan biri Bakara Suresi'nin 124. ayetidir. Bu ayette peygamberlik makamından sonra yüce Allah'ın İbrahim'e (a.s.) imamlık makamını da verdiği belirtilmektedir. Ardından İbrahim (a.s.) Allah'tan bu makamı neslinde de istemiştir.


Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Benim ahdim zalimlere ulaşmaz."

Yani imamlık makamı İbrahim'in (a.s) soyundan sadece zalim olmayanlara aittir.
Kur'an-ı Kerim, Allah'a şirk koşmayı büyük bir zulüm olarak değerlendirmiştir ve ayrıca ilahi emirlerin ihlali (günah) nefse zulüm olarak kabul edilmiştir. Hayatının bir döneminde günah işleyen herkes zalim olmuş sayılır ve imamlık makamına layık değildir.
Diğer bir deyişle kesinlikle İbrahim (a.s.) "imamlığı" hayatının her döneminde günahkar olan ya da başlangıçta iyi olup sonradan kötüleşen soyu için istememiştir. Dolayısıyla geriye iki grup kalmaktadır:
1. Başlangıçta günahkar olup sonra tövbe eden ve iyi olanlar.
2. Hiç günah işlememiş olanlar.
Allah sözünde birinci grubu istisna etmiştir. Sonuç olarak "imamlık" makamı yalnızca ikinci gruba aittir.

Alıntı: Negin-i Âferineş kitabı 

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha