Cumartesi 5 Temmuz 2025 - 10:31
Neden İmam Hüseyin Ailesi ile Kerbela'daydı?

Havza / İmam Hüseyin (a.s) ailesini Kerbela'ya neden götürdü? Bu karar sadece duygusal bir beraberlik mi yoksa arkasında ilahi ve siyasi bir strateji mi vardı? Bu sorunun cevabı, Aşura olayının tarihsel, sosyal ve ilahi hikmetleri açısından incelenmiştir.

Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre, bu olay İslam tarihinin en derin ve kader belirleyici olaylarından biridir ve birçok boyutu vardır. Sürekli olarak sorulan önemli sorulardan biri, İmam Hüseyin (a.s) neden ailesini bu yolculukta yanına aldı? Bu karar, o dönemin sosyal ve siyasi koşullarına mı dayanıyordu yoksa daha yüksek hikmetler mi söz konusuydu?

Bu önemli sorunun cevabını bulmak için, tarihsel konularda uzman olan Hüccet-ül İslam Hamid Münteziri Mukaddem ile bir röportaj yapıldı. Röportajda, bu beraberliğin tarihsel, güvenlik, siyasi ve ilahi hikmetleri gibi çeşitli açılardan incelenmesi amaçlandı. Aşağıda bu görüşmenin detaylarını paylaşıyoruz.

Cevap:
Bu soru farklı açılardan incelenebilir. İlk nokta, İmam Hüseyin'in (a.s) ailesinin kendi iradeleriyle ve hiçbir zorlamaya tabi olmadan onunla birlikte olmayı seçtikleridir. İmam Hüseyin (a.s) onları zorlamış değil, aksine onlar tamamen kendi iradeleriyle bu yolu seçmişlerdir.

Diğer bir nokta ise, bu dönemde uzun yolculuklarda aile bireylerinin birlikte gitme geleneğinin var olmasıdır. Özellikle şehirlerinden uzun süre uzaklaştıklarında ailelerini yanlarına alırlardı. Bu durum da İmam Hüseyin'in (a.s) ailesinin Kerbela'ya yolculuğunun sebeplerinden biri olarak değerlendirilebilir.

İmam Hüseyin'in (a.s) Ailesinin Kerbela'ya Yolculuğunun Güvenlik ve Siyasi Sebepleri


Bu konuyu ele alırken başka bir önemli nokta, İmam Hüseyin'in (a.s) ailesinin Medine'de kalmaları durumunda karşılaşabilecekleri güvenlik tehlikesidir. Emevi hükümetinin Medine üzerindeki hakimiyeti göz önüne alındığında, ailenin bu şehirde kalması onlara tehlike oluşturabilirdi ve hatta İmam Hüseyin'in (a.s) aleyhine bir baskı aracı olarak kullanılabilirdi.

Eğer İmam (a.s) Kufe'ye doğru hareket edip bir hükümet kurmaya çalışsaydı, Medine veya Mekke gibi Emevi kontrolündeki bir şehirde ailenin varlığı, düşmanın onları bir baskı aracı olarak kullanma imkanı sağlardı.

Bu nedenle, ailenin bu yolculukta yanlarında bulunması, o dönemin sosyal ve geleneksel normlarının yanı sıra siyasi ve güvenlik açısından da mantıklı ve tercih edilen bir karar olarak değerlendirildi. Ancak bu analiz, olayın yüzeysel görünümüne dayanmakta olup, imamet bilgisi ve olayın gaybi boyutları göz önünde bulundurulmamıştır.

İmam Hüseyin'in Ailesinin Kerbela'da Olmasının İlahi Hikmeti


Eğer bu meseleyi gaybi bilgi ve imamet makamı açısından incelemek istersek, şunu söylemeliyiz:
Gerçekten de Allah, onları esir görmek istedi.

Yüce Allah, bu ailenin bu olayda bir kervan şeklinde bulunmasını irade etmiştir. İlahi irade, Resulullah'ın (s.a.a) ailesinin soyundan esirler olarak bu büyük destanda yer almasını istemiştir. Bu büyük şahsiyetler, İmam Hüseyin'in (a.s) ebedi mesajının taşıyıcıları ve koruyucularıydılar.

Eğer onlar esir düşmeseydi ve olayın merkezinde yer almasalardı, özellikle Zeynep (s.a) ve İmam Zeynel Abidin (a.s) gibi büyük şahsiyetler, İmam Hüseyin'in (a.s) mesajını gerektiği gibi koruyamaz ve Emevi yönetiminin İmam Hüseyin'in hareketini manevi olarak lekelemesine engel olamazlardı. Böylece İmam Hüseyin'in mesajını korumuş oldular.

Aksi takdirde Emevi yönetimi kesinlikle bu büyük hareketi manevi olarak lekelemeye çalışır ve onu toplumda çarpık bir şekilde tanıtırdı. Ancak bu esirlerin varlığı ve özellikle Zeynep (s.a) ile İmam Zeynel Abidin (a.s) gibi şahsiyetlerin ateşli konuşmaları sayesinde Aşura'nın gerçek mesajı doğru bir şekilde sonraki nesillere aktarılmıştır.

Bu, belki de ilk bakışta tam olarak anlayamayacağımız ilahi bir irade idi; ama Allah, bu ailenin esirler konumuna düşmesini istemiştir ki böylece gerçeği koruyabilsinler ve İmam Hüseyin'in (a.s) ebedi destanının mesajını taşıyabilsinler. Olayın bu boyutu, ailenin beraberliğinin sadece bir geleneksel seçim veya siyasi bir karar olmadığını, aynı zamanda dini koruma amacıyla ilahi bir gelenek ve rabbanî irade olduğunu göstermektedir.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha