Perşembe 7 Ağustos 2025 - 21:54
Müslüman Yöneticilerin Gazze Halkının Açlığı Karşısındaki Sessizliği Anlaşılır Gibi Değil

Havza / Bir havza araştırmacısı İslam ülkeleri topluluğunun ve sivil toplum aktivistlerinin şu anki sessizliğini, Müslümanların İslam’ın en cani düşmanlarına karşı verdiği en acı verici tepkilerden biri olarak değerlendirdi.

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimîn Hüccetullah Seruri, Havza Haber Ajansı’yla yaptığı röportajda Siyonist rejimin Gazze’deki cinayetlerine değinerek şu ifadelerde bulundu:

“Gazze’deki soykırım ve savaş suçları, tüm insanlığa karşı işlenmiş birer suçtur. Gazze’de yaşanan eşi benzeri görülmemiş açlık krizi, ABD’nin desteğiyle hareket eden sahte Siyonist rejimin insan hakları ihlallerinin devamıdır ve bu durum en korkunç insani felaketlerden biri olarak değerlendirilebilir.”

İsrail rejiminin insan haklarını açıkça ihlal etmesinin bu sahte rejimin kuruluşuna kadar uzanan bir geçmişi olduğunu vurgulayan Hüccetü’l-İslam Seruri, UNICEF verilerine göre Gazze’de 470 binden fazla insanın şiddetli açlıkla karşı karşıya olduğunu, Gazze Şeridi’ndeki her üç kişiden birinin günlerce aç kaldığını ve bu insanların gıda güvenliğinin en alt seviyesinde yaşam mücadelesi verdiğini belirtti.

Dünya Gıda Programı’nın (WFP) verilerine göre ise Gazze’de 71 çocuğun acil yetersiz beslenme tedavisine ihtiyaç duyduğu, buna ek olarak 17 bin kadının da aynı sorundan muzdarip olduğu ifade edildi.

Hüccetü’l-İslam Seruri sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaklaşık iki yıldır savunmasız ve masum bir halk bombalanıyor, öldürülüyor, yaralanıyor. Evleri yerle bir oldu, çocuklar yetim ve anneler evlatsız kaldı, aileler yok oldu. Hastalık, uykusuzluk, açlık ve susuzlukla mücadele ettiler. Acılarını haykırdılar, yardım istediler ama kimseye ulaşamadılar. Hâlâ abluka altındalar; ancak sadece yüce Allah’a tevekkül ederek dimdik ayakta duruyorlar.”

Havza yazarı, günümüzdeki ağır medya sansürüne rağmen dünya halklarının hâlâ sahte ve cani Siyonist rejimin, mazlum ve çaresiz Gazze halkını nasıl uzun süreli susuzluk ve açlıkla kuşatma altına aldığını açıkça gördüğünü hatırlattı.

Aynı zamanda İslam ülkelerinin bu trajedi karşısında mutlak bir sessizliğe gömüldüğünü vurguladı.

Yazar şöyle devam etti:

“Herkesin gözleri önünde bu zor ve ölümcül günlerde, acıların içine gömülmüş Gazze halkı hem askeri saldırılarla katlediliyor hem de açlık ve susuzluktan şehit oluyor.”

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimîn Seruri ardından şu bilgileri paylaştı:

“Şu anda 71 binden fazla kişi açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya ve şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle acilen ilaç ve gıdaya ihtiyaç duyuyor. Siyonist rejimin sürekli tekrar eden suçlarından biri de Gazze’deki gıda dağıtım merkezlerine saldırmaktır.”

Hüccetü’l-İslam Seruri, İslam ülkelerine ve dünya genelindeki Müslüman aktivistlere şu soruyu yöneltti:

“Eğer bugün Resûlullah (s.a.a), İslam dünyasına ve iki milyar Müslümana yönelse ve sorsa:

‘Gazze’deki İsrail cinayetlerine karşı savaşın ortasında kalan kadın, erkek ve çocukları savunmak için ne yaptınız?’ Bu soruya vereceğiniz cevap ne olurdu?”

Ardından sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer bugün Hz. İsa (a.s) yaşasaydı ve üç milyardan fazla Hristiyana sorsaydı:

‘Evladını kaybetmiş annelerin çığlıklarına ve ailesini savunamayan, eli kolu bağlanmış babaların feryatlarına kulak verip ne yaptınız, nasıl yardım ettiniz?’

Hristiyan dünyanın buna vereceği cevap ne olurdu?”

Hüccetü’l-İslam Seruri ayrıca şöyle vurguladı:

“Şunu sormak gerekir: Mezhep ve din bir yana… Ey vicdanı temiz, adalet arayışıyla yaşayan hür insanlar!

Neden eli kolu bağlı ve kuşatma altındaki bir halka karşı işlenen bu sayısız, vahşi ve insanlık dışı Siyonist cinayetleri görmenize rağmen hiç tepki göstermiyorsunuz?”

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimîn Seruri, yaşanan vahşeti şöyle anlattı:

“Bugün herkes görüyor:

Bir parça yiyecek umuduyla sıraya giren çocuklar, İsrail’in yırtıcı hayvanları tarafından acımasızca katlediliyor.

Bugün herkes görüyor:

Annelerinin kucağında açlık ve susuzlukla can veren masum çocuklar…

Siyonist rejimin sınır tanımaz vahşeti yüzünden, Gazze halkı yavaş yavaş ölüme mahkûm edilmiş durumda.”

Ardından Hüccetü’l-İslam Seruri, Kur’an’dan şu ayeti hatırlattı ve ekledi:

“Sonra kalpleriniz katılaştı, artık taş gibi, hatta daha da katı…” (Bakara Suresi 74. Ayet)

Bu tür cinayetler yalnızca taşlaşmış ve merhametsiz kalplerden, yani Siyonistlerin kalplerinden çıkar.”

Havza yazarı şöyle devam etti:

“Kur’an, genel olarak bu toplumu (Benî İsrail) en azılı düşmanlar olarak tanımlar ve şöyle buyurur:

‘İman edenlere düşmanlıkta insanların en azılısının Yahudiler ve müşrikler olduğunu göreceksin.’

Ayrıca Maide Suresi 64. ayette, Benî İsrail halkı; azgın, kibirli, bozguncu, savaş yanlısı, fitneci, katil, zalim, sözünde durmayan, kâfir ve alçak bir toplum olarak tanıtılır. Onların işi peygamberleri öldürmek ve Allah’ın emirlerine başkaldırmaktır.”

Son olarak Hüccetü’l-İslam Seruri şu uyarıyı yaptı:

“Bugün Siyonist zulüm ve cinayetler karşısında sessiz kalan ve direniş göstermeyen İslam ülkeleri, tüm gelecek nesillerin gözünde kesinlikle sonsuza dek mahcup ve utanç içinde kalacaklardır.”

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha