Havza Haber Ajansı kaynaklarına göre, Müslümanların birliği ve bütünlüğü, İmam Humeyni'nin (ra) İslam İnkılabı'ndan önce bile en önemli kaygılarından biriydi. Bugün, bu konuda özellikle İmam Humeyni'nin (r.a) sözlerinden yararlanma ihtiyacımız oldukça fazladır.
Üniversite öğretim üyesi ve beşeri bilimler araştırmacısı Dr. Muhammed Ali Fuladi "milli birlik ve dayanışma" ile "İslam dünyası vahdeti" kavramlarının sosyal bilimler ve sosyoloji çalışmalarında anahtar kavramlar arasında yer aldığını belirtti. İmam Humeyni'nin (ra), İslam dünyası vahdetinin gerçekleştirilmesi için stratejik bir plan sunduğunu, bu planın ise bir dizi aşamadan oluştuğunu ifade etti. Bu aşamalar arasında vahdet için uygun zemin ve koşulların oluşturulması, siyasi ve dini elitlerin birliği gerçekleştirmek için harekete geçirilmesi, Müslümanların siyasi birliği yönünde gerekli araçların kullanılması ve nihayetinde büyük bir İslam devleti kurulması yer almaktadır.
İmam Humeyni'nin (ra) Bölgedeki İslamî Akımlar Üzerindeki Etkisi
Dr. Fuladi, İmam Humeyni'nin (r.a) vahdete olan sadık bağlılığının onu İslam dünyasının en önde gelen İnkılapçı kişiliği haline getirdiğini vurgulayarak şöyle dedi: "Bunun ötesinde, İmam Humeyni (r.a) farklı İslami gruplar arasında da önemli bir konum elde etti ve birçok İslam direniş hareketi ve özgürlük mücadelesi onun düşüncesinden etkilendi. Bu etki ve ilham hâlâ devam ediyor."
Dr. Fuladi şöyle dedi: "Öncelikle şu soru sorulmalıdır: İslam ümmetinin vahdeti derken ne kastedilmektedir? Cevap olarak bu vahdet İslam ümmeti içinde gerçek bir birlik sağlamak anlamına geliyor. Bu durumun nihayetinde tek bir İslam ümmetinin oluşumunu müjdelemesi gerekir. Bu önemli nokta, Kur'an-ı Kerim'in Müminun Suresi'nin 52. ayetinden çıkarılmaktadır. Ayrıca, Kur'an ayetlerine göre, Müslüman toplumun ihtiyaç duyduğu vahdet, dini ve İslami birliğin göstergeleri ile ilgilidir ve dini hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir yöntem ve araç olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle Kur'an öğretilerine göre Allah'ın sağlam ipine sarılmak ve ona tutunmak toplumu felaketten kurtarmanın ve mutluluğa giden yolun başlangıcı olarak görülmektedir.
Şii ve Sünni Arasındaki Ortak Noktalara Vurgu
Dr. Fuladi şöyle ekledi: "İmam Humeyni (ra), İslam ümmetinin vahdetini sağlama yolunda Müslümanlar arasındaki ortaklıklara vurgu yapmaktadır. Şii ve Sünni ortaklıklarına dikkat edildiğinde, İslam birliğinin sağlanması oldukça mümkün bir durumdur. Zira her iki grup da birçok ortak noktaya sahiptir: Hepsinin Tanrısı birdir; peygamberleri birdir; kıbleleri birdir; Ramazan ayında oruç tutarlar; kutsal kitapları birdir; hepsi namaz kılar; zekat verir; temel esaslarda pek fazla ayrılıkları yoktur. Ayrıca, medeniyet açısından da tüm Müslümanlar ortak bir kültür, tarih ve medeniyete sahiptir; aralarındaki farklar yalnızca bazı dini ayrıntılardadır."
İmam Humeyni'nin (ra) İslam Dünyasındaki Sorunun Çözümüne Dair Önerileri
Kadınlar Havzası Araştırmacısı Nercis Şükrzade "Bugün İslam dünyasının sorunu ayrılık ve parçalanmadır." diyerek şunları ifade etti: "İmam Humeyni (ra), rehberliklerinde vahdetin Müslümanların gücünün kaynağı olduğunu belirtmekte ve ayrılığın dinin temelini zayıflatan bir zemin olduğunu vurgulamaktadır. Kendisi bu bağlamda şöyle uyarıda bulunmuştur: 'Müslüman ülkeler arasında mevcut olan ayrılık ya İslam ülkelerinin liderlerinin ihanetinden ya da cehaletlerinden kaynaklanmaktadır.' Ayrıca başka bir yerde de şunu vurgulamaktadır: 'İslam'da Sünni ve Şii ayrımı yoktur; Kürt ve Fars ayrımı yoktur; İslam'da hepimiz kardeşiz... Bir grup Müslüman Şii, diğer grup Sünni; bir grup Hanefi, diğer grup Hanbeli ve bazıları da Ehl-i Hadis'tir. Herkesin İslam'a hizmet etmek istediği bir toplumda bu meseleler gündeme gelmemelidir. Hepimiz kardeşiz ve birlikteyiz; bunlar ayrılığın gerekçesi olamaz. Aramızda herhangi bir ihtilaf veya çelişki olmamalıdır.'
Büyük İslam İnkılabı Kurucusu'nun bu bağlamda başka bir ifadesi de şöyledir: 'Şii ve Sünni kardeşler her türlü ayrılıktan kaçınmalıdır. Bugün aramızdaki ayrılık, Şii, Hanefi ya da diğer mezheplere inanmayanların lehinedir. Onlar, ne bu olsun ne de o olsun istiyorlar ve aranızda ayrılık düşürmek peşindeler. Bunu dikkate almalıyız ki hepimiz Müslümanız ve hepimiz Kur'an ehli ve tevhid ehliyiz, Kur'an ve tevhid için çaba göstermeli ve hizmet etmeliyiz.'"
Ortak Zorluklar ve Fırsatlar Anlayışının Gerekliliği
Şükrzade, konuşmasının başka bir bölümünde önemli bir noktaya değinerek şunları söyledi: "Her şeyden önce, tüm İslami grupların ve mezheplerin, İslam dünyasının karşılaştığı zorluklar konusunda ortak bir anlayışa sahip olmaları gerekmektedir. Bu zorluklar arasında aşırılık, dışarıdan kışkırtma, yoksulluk, bilimsel geri kalmışlık gibi meseleler bulunmaktadır. Ayrıca ilerleme için mevcut fırsatların; yani yetenekli ve azimli genç nesil, zengin kaynaklar, parlak tarih ve medeniyet gibi konuların da farkında olmalı ve gerekli anlayışa sahip olmalıdırlar."
Şükrzade şöyle ekledi: "Aslında İmam Humeyni (r.a) ve Rehber'in tavsiyesine dayanarak ayrıntılı farklılıklara odaklanmak yerine ortak noktalara ve dinin temel ilkelerine vurgu yapılmalıdır. Ayrıca birbirimizin inançlarına saygı göstermek ve bu çeşitliliği kültürel bir zenginlik olarak kabul etmek, göz ardı edilmemesi gereken anahtar bir mesele ve son derece hayati bir konudur."
Kadınlar Havzası Araştırmacısı Şükrzade ayrıca şöyle dedi: "Diğer taraftan düşünürlerin ve din âlimlerinin, İslam dünyasında akılcı ve mantıklı bir söylemi teşvik etmeleri ve duyguların ve önyargıların tartışma ortamını zehirlemesine izin vermemeleri gerekmektedir. Bu mesele, İmam'ın (ra) sözlerinde ve tutumunda açıkça görülebilmektedir."
Havza / İki akademisyen ve kültürel-dini konularda uzman, İslam İnkılabı'nın Mimarı'nın bakış açısıyla vahdet ve İslamî bütünlük gerekliliklerine dikkat çekerek, böyle bir birliğin korunması ve güçlendirilmesinin ortak düşmanın komplolarını etkisiz hale getirmek için gerekli olduğunu belirttiler.
yorumunuz