Çarşamba 10 Eylül 2025 - 15:07
Trump'ın Kanlı Davulları ve Milletlerin Uyanış Çığlığı

Havza / Trump "Nobel Barış Ödülü" madalyası ile kendini süslemeye çalışırken, aslında dünyanın dört bir yanında kan ve yıkım bayrağını dalgalandırmaktadır.

Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın "Savunma Bakanlığı" adını "Savaş Bakanlığı" olarak değiştirme kararı, ne bir dil oyunu ne de geçici bir gösteridir. Aksine, 19. yüzyılın karanlık mantığına resmi bir dönüşü simgelemektedir. Bu dönemde güç, mızrak ucunda anlam bulmakta ve savaş, siyasetin en meşru aracı olarak kabul edilmektedir. Bu eylem, dünyaya net bir mesaj vermektedir: Beyaz Saray'da diplomasi dili zincirlenmiş, savaş davulu ise siyasetin omuzlarına oturmuştur.

Trump, "Nobel Barış Ödülü" madalyası ile kendini süslemeye çalışırken, aslında dünyanın dört bir yanında kan ve yıkım bayrağını dalgalandırmaktadır. Bu çelişki, onun kibirli ve fırsatçı popülizminin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır: İmparatorluk gururu, zorbalık aklı ve siyasi pervasızlık. Avantaj elde etmek için korkutma ve kan dökme konusunda bir tereddüt yaşamamak.

Amerika ve Siyonist rejimin işlediği cinayetler - Gazze'nin ablukası ve direniş liderlerinin suikastinden Yemen'in bombalanmasına ve İran'a yaptırımlara kadar - dağınık olaylar değil, tasarlanmış ve paylaşılan bir senaryodur. Bu iki kötü ortak, uyum içinde İslam dünyasının bedenini hedef almıştır. Trump'ın, "Savaş Bakanlığı" mührü ile bu karanlık ittifakı resmiyet kazanmıştır.

Ey İslam ülkelerinin liderleri!

Susmak artık "bilgece öz disiplin" değil, düşmana alan açmanın açık bir ifadesidir. İçsel anlaşmazlıkları ve tüketici rekabetleri bir kenara bırakma zamanı gelmiştir. Bu saldırgan eksene karşı ortak, net ve pratik bir karar alınmalıdır. Tarih, ümmetin ihtiyaç anında seyirci kalan liderleri "zulmün sessiz ortakları" olarak değerlendirecektir. Bugün, herhangi bir müzakere masası ortak bir eyleme dönüşmezse, yarın toprak ve bağımsızlığınızın bölüşüm masasına dönüşecektir.

Gerçekçi bir analiz, mevcut sürecin devamının yalnızca bir sonuca yol açacağını göstermektedir: Askeri güç arayışının normalleşmesi ve Amerika ile İsrail'in bölgede doğrudan müdahalelerinin meşrulaşması.

Bu durumu engellemek için üç ana eksende eş zamanlı bir çabaya ihtiyaç vardır:
1. Savaş Bakanlığı'nın meşruiyetini reddeden bölgesel ortak bir politika geliştirmek
2. Amerika-İsrail eksenine bağımlılığı azaltmak için İslam dünyası arasında ekonomik ve ticari bütünleşme sağlamak
3. Adalet talep eden ve aktif direnişi güçlendiren medya ve kültürel bir dayanışma oluşturmak

Bugün, İslam ümmeti iki yol arasında durmaktadır: Ya ortak adımların yankısıyla geleceği inşa edecek ya da düşmanın topçu ateşiyle kaderini belirleyecektir.

Hasan Abdipur

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha