Çarşamba 8 Ekim 2025 - 12:18
Hüccet-ül İslam Penahiyan: İsrail Meselesini Filistin Topraklarıyla Sınırlı  Görmemeliyiz

Havza / Bugün açıkça görülmektedir ki Gazze'deki mücahitler direnişin ön cephesinde yer almaktadır ve 7 Ekim olayı ile sonraki tepkiler bu direnişin sınırlar ötesi bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Şu anda sahada fiziksel olarak bulunamayan her milletin görevi manevi, istihbari ve maddi yardımları bu ön cepheye ulaştırmaktır.

Havza Haber Ajansı'nın aktardığına göre Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Ali Rıza Penahiyan, Aksa Tufanı Operasyonu'nun yıldönümü olan 7 Ekim münasebetiyle bir yazı kaleme aldı. Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Ali Rıza Penahiyan'ın söz konusu yazısını siz okuyucularımızla paylaşıyoruz: 

7 Ekim olayı ve sonuçları, İnkılabımızın Siyonizm karşıtı sloganlarının ve yönelimlerinin haklılığını kanıtlamıştır. Yarım asırdır izlediğimiz yolun doğru olduğunun zamanla ortaya çıkması çok önemlidir.

İzlediği yolun yanlış olduğunu anlayan bir millet, hayal kırıklığına uğrar ve ulusal özgüvenini kaybeder. Ancak kendi seçimlerini ve stratejilerini bu şekilde 'kanıtlanmış' gören bir millet yolunda daha da kararlı hale gelir.

Yaşananlar gösterdi ki İsrail meselesi yalnızca bir toprak anlaşmazlığı değildir. Bu rejim, tüm İslam dünyasına ve Batı Asya'nın hassas bölgesinin tamamına hükmetme arzusuyla her türlü cinayete başvurmaya hazırdır ve Batı medeniyetinin insan hakları ve özgürlük hakkındaki tüm sloganları koca bir yalandan ve aldatmacadan ibarettir. Aslında 7 Ekim ayaklanması, Batı'nın yalanlarının tuzağına düşmüş birçok vicdanlı ama aldatılmış Batı yanlısı insanı kurtarmıştır.

İsrail meselesini Filistin'in sınırları ve topraklarıyla sınırlı görmemeliyiz. Bölgedeki direnişin tarihsel tecrübesi ve nihayetinde 7 Ekim'de yaşananlar, baskı sisteminin ne kadar savunmasız olduğunu göstermiş ve küresel kibir imparatorluğunun (emperyalizmin) çöküş sürecini hızlandırmıştır.

Gazze yalnızca İslam ülkelerinin yükünü çekmiyor aynı zamanda dünya toplumunu emperyalizmin hegemonyasından kurtarmaktadır. Tıpkı gaspçı İsrail rejiminin kurulmasının Batı medeniyetinin İslam dünyası üzerindeki hegemonyasının bir göstergesi olması gibi, şu anda direnişin bu zalim rejime vurduğu darbeler de bir gücün sona erdiği tarihi ve küresel bir dönüşümü işaret etmektedir.

Bugün açıkça görülmektedir ki Gazze'deki mücahitler direnişin ön cephesinde yer almaktadır ve 7 Ekim olayı ile sonraki tepkiler bu direnişin sınırlar ötesi bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Şu anda sahada fiziksel olarak bulunamayan her milletin görevi manevi, istihbari ve maddi yardımları bu ön cepheye ulaştırmaktır. Batı ve Amerika hegemonyasının savunmasız olduğunun kanıtlanması, baskı sisteminin sonu demektir ve dünya düşünürleri artık küresel kibir için bir gelecek görmemektedir.

Uluslararası zulme karşı mücadelede sadece Müslümanların gücüyle yetinilmemelidir. Hristiyanlar ve diğer ırklar ve milletler de baskı sistemine karşı direniş hareketine katılmalıdır. Gazze bugün bu rolü üstlenmiş ve dünyayı kendi mazlumiyetine ve metanetine dikkat çekmiştir. Elbette İran'ın Siyonist rejime karşı son cesur direnişinin İslam dünyasının uyanışında başrol oynadığı ve örnek teşkil ettiği gibi bugün de Gazze halkının baskı sistemini yenmedeki tüm cesur eylemlerini tamamladığı unutulmamalıdır.

Direniş kültürü ve düşüncesi her geçen gün küreselleşmektedir ve bu, dünyada yeni bir İslami medeniyetin gerçekleşeceği müjdesini veren birçok gerçeğin kabul edilmesinin öncülüdür. 7 Ekim'in ortaya çıkardığı bilinçlenme ve bunun Lübnan Hizbullahı'nın direnişi ve Yemen halkının metanetiyle tamamlanması çok kapsamlı ve inanılmazdır ve bu, 7 Ekim'in ilk ve en önemli başarısıdır. Bu direniş ne kadar uzarsa veya ne kadar çok mazlumiyete katlanırsa küresel etkileri o kadar artacaktır.

Batı dünyası kendi medeniyet düşüncesinin haklılığına inansaydı Siyonist rejimi vahşetten şiddetle alıkoymalı ve rejimi direnişe teslim etmeliydi. Ancak görünüşe göre Batı ülkeleri, kendi medeniyet düşüncelerinin kalıcılığından umutsuzlar ki kaybolmuş itibarlarını korumak için hiçbir çaba göstermiyorlar.

Artık hiç kimse Siyonist rejimi Batı demokrasisinin bir hatası olarak görmüyor; aksine onu bu demokrasinin bir sonucu ve uğursuz bir ürünü olarak kabul ediyor. Siyonist rejim, Batı medeniyetini besleyen ve yıllarca düşüncelere hükmeden tüm bu düşünce yapısını yok etmektedir. Toz duman dağıldıktan ve bu direnişin etkileri tamamlandıktan sonra, Siyonist rejimin çabalarının artık onu kurtarmayacağı anlaşıldığında dünyayı insan onuruna dayanan başka bir düşünce yönetecektir ve zulüm düzeninin ortadan kalkması için zemin hazırlanmış olacaktır.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha