Havza Haber Ajansı muhabirinin bildirdiğine göre İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Ali Rıza Arafi Kum’daki Emrullahî İlim Havzası’nda bu medresenin yöneticileri, hocaları ve talebeleriyle bir araya gelerek İmam Humeynî’yi (r.a), yüce din âlimi şehitleri, Kutsal Savunma ve İslâmî Direniş şehitlerini ve bu ilim merkezinin kurucusunu rahmetle andı.
Ayetullah Arafi şöyle dedi: “Dört binden fazla din âlimi şehidimiz, ilim havzalarının büyük sermayesidir; onların hatırası ve izlediği yol, daima ilim havzalarında canlı tutulmalıdır.”
İlmi Havzalar Yüksek Şurası üyesi, Emrullahî İlim Havzası’nın yönetimi ve talebelerine teşekkür ederek şöyle ekledi:
“Bu ilim havzası, siz değerli talebelerin ve yöneticilerin kıymetli katkılarıyla ülke genelindeki örnek ilim havzalarından biri hâline gelmiştir. Havzanın birinci seviye medreseleri arasında yapılan sıralamalarda daima üst sıralarda yer almaktadır. Bu başarı, gayretli yöneticiler ve azimli talebelerin ortak çabasının bir sonucudur.”
İlim Havzaları Müdürü, merhum Emrullahî’nin ailesini hizmetkâr ve ilim ehli bir aile olarak takdir ederek şöyle belirtti:
“Bu kurumun hocaları ve hizmetkârları, talebelerin ilmî ve manevî gelişiminde etkili bir role sahiptirler. Hepsine teşekkür ediyoruz.”
Öğrenci Eğitimi ve Yetiştirilmesinde Tarihî Yaklaşımın Gerekliliği
Ayetullah Arafi, konuşmasının devamında İslam İnkılabı Rehberi’nin Kum İlim Havzası’nın yeniden kuruluşunun yüzüncü yılı münasebetiyle yayımladığı mesajına değinerek şöyle dedi:
“Rehberimizin bu mesajında vurguladığı temel ilkelerden biri, ilim havzasının eğitim sisteminde tarihî bir bakış açısına sahip olmanın zorunluluğudur. İslam İnkılabı’yla uyumlu ve yeni İslami medeniyet inşasına katkı sunan bir havza ancak tarihî bir bakışın talebeler ve hocalar arasında kökleşmesiyle mümkündür.”
Ayetullah Arafi sözlerine şöyle devam etti:
“İslam tarihinden İslam İnkılabı tarihine kadar tarih bilinci, her talebe için zorunludur. Geçmişi bilmeyen bir talebe bugünü doğru analiz edemez ve yarını da şekillendiremez. ‘İslam Tarihi’, ‘Dünya tarihi’, ‘İran tarihi’, ‘İlim havzaları tarihi’ ve ‘İslam İnkılabı tarihi’ — bunlar talebenin en azından genel düzeyde bilgi sahibi olması gereken beş önemli tarihî alandır.”
İlim Havzaları Müdürü şu vurguda bulundu:
“Tarih bilinci insana basiret ve analiz gücü kazandırır, geleceğin yolunu aydınlatır. İlim havzaları, hem resmî hem gayriresmî eğitim programlarında tarihî okumayı bir eğitim ve terbiye gerekliliği olarak görmelidir.”
İlim Havzası: Bin Yıllık İlmî, Ahlakî ve Medeniyet İnşa Eden Bir Kurum
Ayetullah Arafi, ilim havzalarının bin yılı aşkın kesintisiz bir tarihî geçmişe sahip olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Havzaların tarihi asla kesintiye uğramamıştır. İmamlar (a.s) döneminden günümüze kadar ilim havzası, canlı ve dinamik bir varlık olarak varlığını sürdürmüştür; her ne kadar zaman zaman hicret, yer değiştirme veya iniş çıkışlar yaşamış olsa da.”
İlim Havzaları Genel Müdürü sözlerine şöyle devam etti:
“Bazen havzalar ilmî ve kültürel açıdan zirveye ulaşmış, bazen de durgunluk veya siyasî baskı dönemleri yaşamıştır. Ancak hiçbir zaman bu meşale sönmemiştir. Rıza Han dönemindeki baskılara rağmen, merhum Ayetullah Hâirî Yezdî’nin (r.a) basiretiyle Kum Havzası istibdadın kılıcı altından sağ salim çıkmıştır. Bugün de o direniş ruhunun talebeler arasında canlı tutulması gerekir.”
İlim Havzasının Bilimsel ve Bilgiye Dayalı Doğası
İlim Havzaları Müdürü, ilim havzasının özünde bilimsel ve bilgi temelli bir yapıya sahip olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Havza hangi ilim dalına girmişse, o alanda zirveye ulaşmıştır. İbn Sina, Hâce Nasîrüddîn Tûsî, Mîr Dâmâd ve Molla Sadrâ gibi büyük düşünürlerin fikirleri bugün de dünya felsefe sahnesinde yerini korumaktadır. Günümüz talebelerinin görevi İslam ilminin sınırlarını korumak ve geliştirmektir.”
Ayetullah Arafi, ilim havzasının kimliğini oluşturan üç temel yönü şöyle sıraladı:
1. İlmî kudret,
2. Ahlakî ve irfanî ruh,
3. Toplumsal ve siyasî etkinlik.
İlmi Havzalar Yüksek Şurası üyesi olarak şu vurguyu yaptı:
“Eğer maneviyat, irfan ve Allah’a yönelme ruhu havzadan alınırsa, artık havzanın anlamı ve kimliği kalmaz. Havzanın temeli, manevî ve tevekkül sahibi insanlar yetiştirmektir.”
Merhum Ayetullah Nâinî’nin (r.a) konumuna da değinerek şöyle dedi:
“Merhum Nâinî yalnızca seçkin bir fakih ve usûl âlimi değil aynı zamanda Allah’a yakın bir arif ve nurlu bir şahsiyetti. Bugün Kum’da 700’den fazla ders-i haric (üst düzey fıkıh dersi) yapılmakta ve bunların birçoğunda merhum Nâinî’nin usûlî düşüncelerine atıfta bulunulmaktadır.”
İlim Havzasının Toplum ve Siyasetle Doğal Bağı
İlim Havzaları Müdürü, ilim havzasının toplum ve siyasetle olan özsel bağını vurgulayarak şöyle belirtti:
“Havzanın özü, İslam Peygamberi’nin (s.a.a) bi’setiyle başlamıştır. Bu kurum tarih boyunca her daim etkili olmuş, dönüşümler meydana getirmiş ve tarih yazmıştır. İlim havzası hiçbir zaman toplumdan kopuk veya içine kapanık bir kurum olmamış; bilakis her dönemde etkileyici, dönüştürücü ve tarihî olayların merkezinde yer almıştır. Tarihin kritik dönemlerinde de adeta mucizeler yaratmıştır. Nitekim Moğol istilası döneminde Allame Hillî ve Hâce Nasîrüddîn Tûsî, o yıkıcı gücü dine hizmet eden bir yapıya dönüştürmeyi başarmışlardır.”
Ayetullah Arafi, havzanın tebliğ faaliyetlerinin güçlendirildiğine de değinerek şöyle dedi:
“Tebliğ-i Emin projesinde görev yapan din görevlilerinin sayısı iki-üç binden yirmi bin erkek ve kadın din görevlisine yükselmiştir. Hicret Projesi de büyük bir gelişme göstermektedir.”
İlim Havzası, İslam Medeniyeti Yolunda
Ayetullah Arafi konuşmasının sonunda şunları vurguladı:
“İlim havzalarının geleceği genç talebelerin gayreti, azmi ve imanına bağlıdır. Talebeler zorluklara göğüs germeli, Allah’la yaptıkları bu manevi alışverişte sebatla yollarına devam etmelidir. Bütün ilerlemeler zorlukların kalbinde doğar. İlim havzaları bilimin, ahlakın ve toplumsal sorumluluğun zirvesinde kalarak, yeni İslami medeniyetin inşasında öncü rolünü sürdürmelidir.”
yorumunuz