Havza Haber Ajansı muhabirinin Tahran’dan bildirdiğine göre Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Âlî, Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın (s.a) şahadet günleri münasebetiyle Hz. Abdülazîm Hasanî (a.s) Türbesinde yaptığı konuşmada, Hz. Zehra’nın (s.a) yüce makamı, şeytanların âlemdeki rolü ve ahir zamanda deccâl kavramı üzerinde durdu.
Konuşmasının başında Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın (s.a) büyüklüğü ve konumuna dikkat çeken Hüccetü’l-İslam Âlî şöyle dedi: “Bütün imamlar (a.s), Hz. Fatımatü’z-Zehrâ’nın (s.a) meclislerine özel bir önem verirlerdi. Emirü’l-Müminin (a.s) bizzat bu meclislere katılır, İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) de onun yanında otururlardı.”
İlim Havzası Hocası, En‘âm Suresi’nin 112. ayetine işaret ederek şöyle ekledi: “Allah-u Teâlâ buyuruyor ki: ‘Her peygamber için, insan ve cin şeytanlarından düşmanlar kıldık.’
Cinlerin şeytanlarının başında İblis, insan şeytanlarının başında ise Yahudiler bulunmaktadır. Bu iki cephe, tarih boyunca peygamberlere ve Allah’ın velilerine karşı durmuşlardır.”
Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Âlî, insan dışı varlıkların konumunu açıklayarak şöyle devam etti: “Cin, hayalî değil gerçek bir varlıktır. Kur’an-ı Kerim birçok surede onlardan bahseder. Cinler, alevli ateşten yaratılmıştır ve insandan üstün bazı güçlere sahiptirler; örneğin duvarlardan geçebilmek, uzayda hızlı hareket etmek, denizlerin derinliklerine inebilmek gibi. Ancak bu güçler bir kemal sayılmaz; çünkü kemal, fiziksel güçte değil, ilim ve akıldadır.”
Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Âlî sözlerine şöyle devam etti: “Mümin ve Müslüman cinler dahi ne nübüvvet ne de imamet makamına ulaşabilirler. Hatta bazı şer‘î meselelerde Ehl-i Beyt imamlarına (a.s) başvururlardı. Bu nedenle insanlara, cinlerle –hatta Müslüman olanlarıyla bile– yakın ilişki kurmamaları tavsiye edilmiştir.”
Bu İlim Havzası Hocası, ahir zamanın durumuna değinerek şöyle dedi: “Ahir zamanda şeytanların faaliyetleri yüz kat artacaktır; çünkü onlar, İmam Zaman’ın (a.f) zuhuru ile birlikte düzenlerinin tamamen ortadan kalkacağını bilirler. Bu yüzden, zuhuru geciktirmek ve müminleri hataya ve gaflete düşürmek için çaba gösterirler.”
Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Âlî, şeytanların şerrinden korunma yolları hakkında da şunları tavsiye etti: “Her gün beş defa Âyetü’l-Kürsî okumak, dört ‘Kul’ suresini (İhlâs, Kâfirûn, Felak, Nâs) günlük olarak tilavet etmek, küçük bir Kur’an veya İmam Cevâd’ın (a.s) duası olan ‘Hirz-i İmam Cevâd’ı üzerinde taşımak, evde yüksek sesle ezan okumak ve Kur’an’ı sesli okumak, sadaka vermek — özellikle İmam Zaman’ın (a.f) selameti niyetiyle sadaka vermek — ve mümkünse bela ve musibetlerin giderilmesi niyetiyle kurban kesmek, şeytanın kötülüklerinden korunmak için etkili yollardır.”
Hüccetü’l-İslam Âlî sözlerine şöyle devam etti: “Merhum Ayetullah Behcet (r.a) ve Ayetullah Behauddînî (r.a) bu amellere çokça tavsiye ederlerdi. Ancak bütün bunların üstünde, Allah’a tevekkül etmek ve Ehl-i Beyt’e (a.s) tevessül etmek, şeytanlara karşı en güçlü kalkandır.”
Daha sonra Deccâl konusuna değinen Hüccetü’l-İslam Âlî şöyle konuştu: “Rivayetlerde Deccâl, doğu ve batıyı fitne ve fesada sürükleyecek tek gözlü bir varlık olarak tanıtılmıştır. Bazı insanlar Deccâl’in mutlaka fiziksel olarak tek gözlü, kusurlu bir insan olduğunu sanıyorlar. Ancak Şehit Sadr, Sûretü’l-İmam el-Mehdî (a.f) adlı eserinde bundan çok daha derin bir açıklama yapar.”
Hüccetü’l-İslam Âlî açıklamasında şöyle dedi: “Şehit Sadr’a göre Deccâl, mutlaka fiziksel bir kişi olmak zorunda değildir; ahir zamanda ortaya çıkacak yozlaşmış, maddeci bir kültürel akım da olabilir. Bu kültür sadece maddi göze sahiptir, manevî ve ilahî gözü yoktur. Günümüz Batı kültürü, insanı mide ve şehvete indirgeyen, maneviyatı hayattan çıkaran bu kültür Deccâl’inin en açık örneğidir.’”
Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Âlî sözlerine şöyle devam etti: “Şehit Sadr’a göre Deccâl, Yahudi bir anneden doğacaktır; bu da bu kültürün köklerinin, küresel kültür üretim merkezleri olan Yahudi ve Siyonist çevrelere dayandığını gösterir. Günümüzde dünya sinemasının yüzde 80’i Hollywood tarafından besleniyor ve büyük film şirketlerinin tüm yöneticileri Siyonist Yahudilerdir. Filmleriyle, şehvet ve şiddet unsurlarını kullanarak genç neslin zihnini adeta hipnotize ediyorlar. Hatta çocuk çizgi filmleri ve animasyonları bile gizli kültürel mesajlar taşımaktadır.”
Hüccetü’l-İslam Âlî sözlerine şu şekilde devam etti: “Amerika Eğitim Bakanlığı eski yardımcısı Edward Berman’ın Kültürün Kontrolü adlı kitabı, kültürel Siyonizmin nasıl haber, sanat ve medya üretim merkezlerini ele geçirdiğini açıkça göstermektedir.”
Ardından İlim Havzası Hocası şöyle ekledi: “Rivayetlerde Deccâl’in ‘yemeğinin dağlar kadar olduğu’ ifade edilir; bu, maddiyata dayalı bu kültürü ayakta tutmak için devasa sermayelerin harcandığı anlamına gelir. Bugün bu şirk dolu kültür, doğudan batıya kadar tüm dünyayı kuşatmış, hatta Müslümanların yaşamına bile sızmıştır.”
Hüccetü’l-İslam Âlî şöyle devam etti: “Belki de ‘İmam Zaman’ın (a.f) zuhuru öncesinde zulmün bütün yeryüzünü kaplayacağı’ yönündeki mütevatir rivayetin anlamı budur. Çünkü Kur’an buyuruyor ki: ‘Şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.’ (Lokman, 13) Yani en büyük zulüm şirktir. O hâlde ‘zulmün yayılması’, aslında şirk ve maddecilik kültürünün yayılması anlamına gelir.”
Konuşmasının sonunda Hüccetü’l-İslam Âlî şu ifadeleri kullandı: “Bu açıklamaya göre, biz artık alnının ortasında tek gözü olan bir Deccâl beklememeliyiz; çünkü o ‘kültürel Deccâl’ çoktan gelmiştir ve bugün inançları, kimlikleri ve nesilleri biçimlendirmektedir. Ona karşı koymanın yolu, imana dönmek, Allah’a tevekkül etmek ve Ehl-i Beyt’e (a.s) sarılmaktır.”
yorumunuz