Nefis Terbiyesi, Hem Günlük Yaşamda Hem de Sanal Ortamda Ahlâkî Gelişim için Pratik Bir Alıştırmadır

Havza üstadı Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Ahmet Ferbehi Havza Haber Ajansı'nın Sari'deki muhabiriyle yaptığı sohbette “nefis terbiyesi ve ahlâkın pratik eğitimi”nin önemine vurgu yaptı ve konunun çeşitli yönlerini açıkladı. 

Havza üstadı, Masum İmamların (a.s) “riyazet” (nefis terbiyesi) kavramına yaptıkları vurgulara dikkat çekerek şöyle dedi: “Emir-el Müminin Ali (a.s.) şöyle  buyuruyor: 'Akıllı insan için her işte bir tür egzersiz ve riyazet vardır.'
Yine başka bir rivayette nefis terbiyesinin şeriatın temeli ve esasını oluşturduğu buyurulmuştur. 
Yani bilge insan, hayatındaki her durumu kendi manevi direncini geliştirmek ve ruhunu arındırmak için bir fırsat olarak görür."

Hüccet-ül İslam Ferbehi, nefis terbiyesinin farklı örneklerine değinerek "ilim öğrenmeyi" bunlardan biri olarak niteledi ve şöyle devam etti: “Gerçek manada ders çalışmak; anlama gayretiyle konulara derinlemesine nüfuz etmeye çabalamak da bir tür riyazettir.”

Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Ferbehi "zühdü" (dünyaya bağlı olmamayı) nefis terbiyesinin başka bir örneği olarak gördüğünü ifade etti ve şunları ekledi: “Zühdün başlangıcı 'tezehhüt'tür. yani kişi kendini çabayla zahiren zâhitlerin hâline sokar. Bu, insanın gerçek ve samimi zühde ulaşması için pratik bir hazırlık sürecidir.”

Hüccet-ül İslam Ferbehi, "ilmî tevazu"yu da riyazetin bir başka çeşidi olarak gösterdi ve şöyle dedi: “Gerçek bir âlim, hiçbir zaman kendisini bilgi bakımından doyuma ulaşmış saymaz. Başkalarının bilgisini küçümsemez, kendini ‘bilgiyle dolu’ göstermekten sakınır ve her daim öğrenmeye istekli kalır.”

Son olarak Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Ferbehi, şu ifadeleri kullandı: “Tartışmalar ya da farklı görüşlerle yüzleşmek gibi zorlu ortamlar, aslında Allah’ın gizli nimetlerindendir. Bu ortamlar, nefis terbiyesi için ideal bir fırsat sunar. İnsan bu sayede tahammülünü artırır, başkalarının sert tutumları karşısında kendini kontrol eder, ne sözlerinde ne davranışlarında edepten ve mantıklı delilden sapar. Eğer kişi bu zorlu durumları doğru bir şekilde değerlendirirse, onlar nefsi olgunlaştırmak ve ahlâkı kemale erdirmek için en değerli fırsatlara dönüşür.”