Pazar 15 Haziran 2025 - 16:18
Siyonist Rejim Tüm İslam Dünyası için Bir Tehdittir

Havza / Hz. Masume’nin (s.a) türbesinde konuşan hatip, Allah-u Teâlâ’nın Emirü’l-Müminîn’in (a.s) velayetini tebliğ ettikten sonra ‘Bugün kâfirler, İslam’ın yeryüzünden silinmesinden ümitlerini kestiler’ buyurduğunu belirterek şöyle dedi: “Bu ayet, İslam’ın bekasının velayet meselesine bağlı olduğunu göstermektedir. İlahi velayet, Peygamber (s.a.a) ve İmamlar (a.s) zamanında olduğu gibi gaybet döneminde de Veliyy-i fakih’in sorumluluğundadır.”

Havza Haber Ajansı’nın aktardığına göre Ayetullah Muhammed Mehdi Şebzendedar, Gadir-i Hum Bayramı günü öğle saatlerinde Hazret-i Masume’nin (s.a) türbesinde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, “Dünya her zaman sevinç ve sıkıntıların iç içe olduğu bir yerdir” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Bugün ‘Eydullâhi’l-Ekber’ yani en büyük bayramdır. Ancak bu sevincin ve bereketin gölgesinde, İslam dünyası ve Şiilik; zalimlerin, çocuk katili ve vahşi Siyonistlerin zulmü altında kalmıştır.”

Ayetullah Şebzendedar bazı büyük İslam komutanlarının ve ülkenin seçkin nükleer bilim insanlarının Siyonist rejimin cellatları tarafından şehit edildiğini belirterek şöyle konuştu:

“Şehitlik, onlar için büyük bir şereftir. Bugün o azizler, Masum İmamlarla (a.s) birlikte Allah’ın dostluk meclislerinde ilahi nimetlerle rızıklanmaktadır. Ancak gece gündüz demeden bu millete hizmet eden, erdemli ve yüce insanları kaybetmek bizler için çok ağır ve acı vericidir.”

İslami İlim Havzaları Yüksek Konseyi Genel Sekreteri olan Ayetullah Şebzendedar, hakkın yolunun, geçmiş peygamberlerden itibaren her zaman çeşitli zorluklar ve baskılarla birlikte olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu, Allah’ın sünnetidir. O, insanı özgür iradeye sahip bir varlık olarak yaratmış ve bu dünyayı herkes için bir imtihan ve deneme alanı kılmıştır.”

Ayetullah Şebzendedar Gadir-i Hum Bayramı’nın çok yönlü ve derin konular içerdiğini vurgulayarak şu şekilde konuştu:

“Bugünün en önemli meselelerinden biri Ali b. Ebi Talib’in (a.s) üstün niteliklerini, hayranlık uyandıran fazilet ve meziyetlerini anlamaktır. Bu faziletler öyle derindir ki insan onları tam anlamıyla anlatmaktan âciz kalır.”

Konuşmasının devamında Maide Suresi’nin 67. ayetine dikkat çeken Ayetullah Şebzendedar şunları söyledi:

“Yüce Allah, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ömrünün sonlarına doğru bu ayeti indirerek ona şöyle hitap etti: ‘Sana indirdiğimiz şeyi (ki bu senin kendinden sonra bir halef tayin etmen ve velayet işini Emirü’l-Müminin Ali’ye (a.s) devretmendir) açıkça insanlara tebliğ et.’”

Ayetullah Şebzendedar ardından şöyle ifade etti:

“Bu mesele öylesine büyük ve değerlidir; ilahî düzenin ve yapının temel direklerinden biri konumundadır ki Yüce Allah, Peygamber’e şöyle buyurdu:

Eğer bu meseleyi (velayet konusunu) insanlara tebliğ etmezsen sanki hiç risaletini yerine getirmemiş, Allah-u Teâlâ’nın sana yüklediği peygamberlik görevini ve tüm ilahî hükümleri, marifetleri ve değerleri insanlığa aktarmamışsın demektir.’”

Anayasa Koruyucular Konseyi’nde görevli fakih üyelerden biri olan Ayetullah Şebzendedar sözlerine şöyle devam etti:

“Peygamber Efendimiz (s.a.a), velayet konusunu insanlara bildirme konusunda endişe taşımıştı; çünkü halkın bu meseleyi kabul etmeyebileceğinden hatta onu kendi akrabalarını halef tayin etmekle suçlayabileceğinden kaygı duymuştu. Ancak Yüce Allah ona şöyle buyurmuştur: ‘Biz seni insanlardan koruyacağız.’”

İslami İlim Havzaları Yüksek Konseyi Genel Sekreteri ardından sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu mübarek ayetten açıkça anlaşılıyor: İslam ümmetinin velayeti ve yönetimi meselesi öyle yüksek bir konuma sahiptir ki eğer bu esas sistemden çıkarılırsa sanki İslam’ın hiçbir öğreti ve marifeti insanlara ulaşmamış olur.”

Ayetullah Şebzendedar sözlerini şöyle sürdürdü:

İmam Bâkır (a.s) buyuruyor: ‘İslam beş temel üzerine kurulmuştur: namaz, zekât, oruç, hac ve velayet.’

Zürâre adındaki sahabe soruyor: ‘Bu değerler arasında hangisi en üstündür?’

İmam buyuruyor: ‘Velayet hepsinden üstündür; çünkü diğer tüm öğretilerin ayakta kalmasının anahtarı velayettir.’

Sonra şöyle buyuruyor: ‘Kendisine velayet emanet edilen kimse, İslam’ın diğer temel esaslarını insanlara açıklayan ve yönlendiren kişidir.’”

Ayetullah Şebzendedar devamında şu açıklamada bulundu:

“Hükümet, ilahî değerlerin korunmasının sorumlusudur. ‘Yönetici, dinî meselelerden sorumlu değildir’ diyen bazı kişilerin bu sözü ne Kur’an-ı Kerim’e ne de rivayetlere uygundur.

İslamî sistem ve devlet halkın güvenliği, refahı ve ekonomik düzeniyle ilgilendiği gibi insanların dinî hayatını, Allah-u Teâlâ ile olan bağlarını, ilahî hükümlerin ve değerlerin –örneğin hicab ve iffet gibi– uygulanmasını da düzenlemekle yükümlüdür.”

İlahî hükümlerin uygulanması yolunda adım atmak

İslami İlim Havzaları Yüksek Konseyi Genel Sekreteri İslami bir yönetimin, ilahî değerleri koruma sorumluluğundan kaçamayacağını belirterek şöyle dedi:

“İslamî bir yönetim, Allah’ın hükümlerinin hayata geçirilmesi yönünde kararlı adımlar atmalıdır.”

Ayetullah Şebzendedar sözlerinin devamında şöyle konuştu:

“Resul-i Ekrem (s.a.a), Gadir-i Hum Bayramı günü hacda bulunan tüm kabilelerin bir araya toplanmasını emretti. Sonra Emirü’l-Müminin Ali’nin (a.s) elini havaya kaldırarak şöyle buyurdu: ‘Bu Ali, benden sonra benim halefimdir.’ Böylece Emirü’l-Müminin’in (a.s) velayetini tüm İslam toplumu ve insanlığa tebliğ etti.

Allah Teâlâ da Peygamber’in (s.a.a) bu ilahî buyruğu yerine getirmesinin ardından şu ayeti indirdi:

Bugün (Ali’nin velayet ve halifeliğinin ilanıyla birlikte) kâfirler İslam’ın yeryüzünden silineceğinden artık ümitlerini kestiler.’”

Dolayısıyla Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra İslam’ın bekası, gelişimi ve yükselişinin temel unsuru, velayet meselesidir.

İslam’ın Bekası, Velayet Meselesine Bağlıdır

Ayetullah Şebzendedar, İslam’ın bekasının velayet meselesine bağlı olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Velayet, nasıl ki Masum İmamların (a.s) zamanında vardıysa gaybet döneminde de velayet, fakihin elindedir. Dolayısıyla bugün İslam’ın bekası yüce rehberimiz Ayetullah el-Uzma Hamaney’in (Allah onu korusun) önderliğine bağlıdır. Biz bu gerçeği bugünlerde açıkça görmekteyiz.”

İslami İlim Havzaları Yüksek Konseyi Genel Sekreteri sözlerinin devamında şöyle dedi:

“Yüce Allah, velayet meselesi tebliğ edilip Emirü’l-Müminin (a.s) İslam toplumuna veli olarak tanıtıldıktan sonra şöyle buyurmuştur:

Bugün dininizi kemale erdirdim; üzerinizdeki nimetimi tamamladım –ki bu nimet, doğruluk, saadet ve kurtuluşa ulaşmanın yoludur– ve İslam’ı sizin için din olarak seçtim.’”

Hazret-i Masume’nin (s.a) türbesindeki konuşmasında Ayetullah Şebzendedar, Nur Suresi’nin 55. ayetine işaret ederek şunları söyledi:

“Yüce Allah bu ayette İslam toplumuna şu müjdeyi vermektedir:

‘İman edip salih amel işleyenleri, kendinden öncekileri halife kıldığı gibi yeryüzünde halife kılacaktır. Onlar için razı olduğu dini yeryüzünde yerleştirecek ve daha önce yaşadıkları korku ve tedirginlikten sonra güven, huzur ve sükûnetle onları buluşturacaktır.’”

Ayetullah Şebzendedar şöyle devam etti:

“Gerçek bir mümin ve velayet ehli insan bugün düşmanın önümüze çıkardığı her türlü zorluğun karşısında dağ gibi sağlam ve kararlı durur. Bu musibetler karşısında ne umutsuzluğa düşer ne de meydanı terk eder. Aksine Allah’a tevekkül ederek mücadeleye devam eder ve sonunda ilahî yardımı gözleriyle görür.”

Ayetullah Şebzendedar konuşmasının sonunda şunları söyledi:

“Veli’nin ümmetle ilişkisi, ruhun insan bedenine olan ilişkisi gibidir. Ruh bedenden ayrıldığında beden bir cesede dönüşür; hareketsiz ve işlevsiz kalır. Aynı şekilde insanı ve toplumu harekete geçiren şey de velayet meselesidir. Bu yüzden velayetin kadrini bilmeli, ona sahip çıkmalı ve korumalıyız ki inşallah İmam Zaman’ın (a.c) zuhuruna tanıklık edebilelim.”

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha