Havza Haber Ajansı muhabirinin bildirdiğine göre İlim Havzaları Müdürü Ayetullah Ali Rıza Arafi, 22 Ağustos Cuma akşamı Hz. Masume’nin (s.a) türbesindeki Necme Hatun (s.a) salonunda Tıp Fakültesi ve Tabipler Birliği’nin katkısıyla düzenlenen Doktorlar Günü anma töreninde bu etkinliği organize edenlere teşekkür ederek şöyle konuştu:
“Bu mübarek mekânda ve Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) huzurunda öncelikle yüce İslam Peygamberinden bahsetmek gerekir ve arz edeceklerim, büyük Peygamberimizin portresini ortaya koyan rivayetlere ve sahih İslami kaynaklara dayanmaktadır.”
İlim Havzaları Yüksek Konseyi üyesi şöyle dedi:
“Allah Resulü (s.a.a), yüce ilim ve marifetin ve Allah yolunda direnç ve sabrın yanında şahsiyetinin üçüncü yönünü ahlakta tezahür ettirdi; Peygamber’in güzel ahlakı ve nitelikleri onun varlığının en önemli tezahürlerinden biriydi. Öyle ki rivayetlerde onun 100’den fazla ahlaki ve davranışsal özelliği zikredilmiştir.”
Ayetullah Arafi şöyle devam etti:
“Peygamber Efendimiz (s.a.a) halkla daire şeklinde oturur ve onlarla istişare ederdi; halkın işlerini gözetmek için namazı kısaltırdı; Allah’ın emrine aykırı olmadığı sürece hiçbir zaman olumsuz cevap vermezdi; her daim güler yüzlü ve neşeliydi; dünya nimetlerini kaybetmekten dolayı üzülmez yalnızca Allah yolunda gazap ederdi; şahsi intikam almazdı; zühd, kanaat ve sade bir hayat sahibiydi; yerde oturur, yerde uyurdu; kişisel işlerini kendisi yapar ve fakirlerle, yoksunlarla oturup sohbet ederdi.”
Uzmanlar Meclisi üyesi, Peygamber’in (s.a.a) hem güler yüzlü hem de son derece zeki olduğunu ve daima insanların hâlini sorduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Peygamber (s.a.a) iyilikleri teşvik eder, kötülüklere nasihatle karşılık verirdi. Eşsiz bir cömertliklik sahibiydi; daima Allah’ı zikreder, mecliste bulunan herkese eşit şekilde ilgi gösterirdi. Onun meclisleri vakar, haya ve ihtişamla doluydu ve kendisini herkes için şefkatli bir baba olarak görürdü.”
Kum Cuma İmamı şöyle ifade etti:
“Peygamber (s.a.a) yoksullarla oturur, onların davetlerini geri çevirmezdi; hediyeyi kabul ederdi; ailesine değer verir, kadına büyük bir konum atfederdi; daima abdestli ve temiz olur, koku sürmeye önem verir, insanları temizliğe davet ederdi. İnsanların hatalarını bağışlar, başkalarının kusurlarına göz yumardı ve hiç kimsenin sözünü kesmezdi.”
İlim Havzaları Müdürü vurguladı:
“Bütün bu nitelikler ve özellikler Şii ve Sünni olsun sahih İslam kaynaklarına dayanmaktadır. Biz böyle bir Peygamberin (s.a.a) mektebinde yaşadığımız için iftihar ediyoruz; ilmin, cihadın ve ahlakın timsali olan bir Peygamber ki İslam toplumunun ebedî örneği olmalıdır.”
Peygamber (s.a.a) insanlığın zirvesidir
Anayasa Koruma Konseyi fakihler üyesi, Peygamber’e (s.a.a) bağlılığın dünya ve ahirette kurtuluş getireceğini vurgulayarak şöyle dedi:
“Resulullah ahlakın, ahde vefanın ve insanlara karşı güler yüzlülüğün timsaliydi.”
Ayetullah Arafi ayrıca İbn Sina’yı insanlık tarihinde nadir bir zirve ve beşeriyet medeniyetlerini İslami düşünceyle birleştiren bir halka olarak tanımladı.
Uzmanlar Meclisi üyesi şöyle ifade etti:
“Biz, simgesi Hz. Fatıma Masume (s.a) olan bir şehirde bulunuyoruz. Peygamberimiz de bu yüce hanımefendi gibi mazeretleri kabul eder, kimseyi aşağılamaz, her zaman ahde ve sözleşmelere bağlı kalırdı. Hz. Peygamber’in (s.a.a) yüzü güzel ve çekiciydi; bir topluluğa girdiğinde selam veren ilk kişi olur, vedalaşırken ise ayrılan son kişi olurdu. Misafirleri karşılamada öne geçer ve herkese karşı güler yüzlü olurdu.”
Kum Cuma İmamı ekledi:
“Bu, bizim ve sizin Peygamberimizin (s.a.a) gerçek tasviridir; bireysel, ailevi ve toplumsal hayatımızda uygulamak için çaba göstermemiz gereken bir örnektir. İslam Peygamberi (s.a.a) insanlığın zirvesidir; ona sarılmak ve yolunu izlemek dünya ve ahiretimiz için kurtuluş vesilesidir.”
Ayetullah Arafi, İbn Sina’nın ilmi makamına değinerek şöyle dedi:
“İbn Sina, insanlık tarihinde nadir zirvelerden biridir; medeniyetlerin ortasında yer aldı ve insanlığın büyük medeniyet ürünlerini engin zihnine ve göğsüne sığdırdı. Ardından bu büyük beşeri mirası, ilahi ve İslami mirasla birlikte cömertçe gelecek nesillere aktardı. Bu yüzden bütün insanlık medeniyetleri bir şekilde İbn Sina ile bağlantılıdır ve o, İran ve İslam tarihinde öne çıkan bir şahsiyet olarak tanınır; bu da hepimiz için büyük bir iftihardır.”
Ayetullah Arafi, İbn Sina’nın meşhur sözüne değinerek, “Ben 20 yaşıma gelmeden zamanımın tüm ilimlerini öğrendim” dediğini hatırlattı ve şöyle konuştu:
“İbn Sina, kendi dönemindeki bütün ilimlerde öncüydü; onun fikirleri insanlık medeniyetleriyle İslam düşüncesi ve modern dünya arasında bir bağ halkasıdır. Elbette biz geçmişimize ve değerli şahsiyetlerimize övünç duymalıyız, fakat orada durmamalı; onlardan ilham alarak daha yüce ufuklara yönelmeliyiz.”
Toplumun bilimsel ve sosyal gücünde tıp camiasının rolüne vurgu
İlim Havzaları Müdürü, ulusal gücün temel unsurlarından birinin bilgi ve teknoloji olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Tıp camiası özellikle sağlık krizleri ve son olaylarda, halkın sağlığının ülkenin gücünün en önemli temellerinden biri olduğunu göstermiştir.”
Anayasa Koruma Konseyi fakihler üyesi şunları ifade etti:
“Bir toplum izzet, azamet ve ihtişam sahibi olmak istiyorsa düşünce ve söylem gücü, sosyal, siyasi, askeri, güvenlik ve savunma gibi pek çok alanda güçlü olmalıdır. Fakat gücün en önemli temellerinden biri ‘ilim ve teknolojidir’.”
Uzmanlar Meclisi üyesi sözlerine şöyle devam etti:
“İlim ve bilimin bütün alanlarında hiç şüphesiz insan sağlığına ilişkin olan ve toplumun sağlığını teminat altına alan bilim en temel konuma sahiptir. Bizim tıp camiamız ki İran tarihi boyunca daima öncü olmuştur, bugün de Allah’ın lütfuyla ülkenin sağlık alanındaki gücünü elinde tutmayı başarmış, yılmaz gayretiyle toplumun direnç ve istikrarını korumuştur.”
Ayetullah Arafi şöyle devam etti:
“Doktorlarımız korona gibi krizlerde, doğal afetlerde ve hatta son saldırılarda bilimsel kudretlerini, teknolojik yetkinliklerini ve maharetlerini ortaya koymuşlardır. Bu güç bir milletin en önemli güç alanlarından biridir ve daha çok takdir edilmelidir.”
Son olarak Ayetullah Arafi, Gazze’deki son olaylara da değinerek şöyle konuştu:
“Düşmanların her yönden İran’ın izzet ve kudretini kırmaya çalıştığı bir dönemde bilimsel ve teknolojik gücün pekiştirilmesi ile toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Tıp camiası daima büyük, saygıdeğer ve yüksek bir konuma sahip bir topluluk olarak dikkate alınmalı ve tazim edilmelidir.”


yorumunuz