Havza Haber Ajansı’na göre, Direniş’in Havza Uluslararası Karargâhı toplantısı Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı Allâme Şeyh Ali el-Hatib ve bir grup ilim havzası yetkilisinin katılımıyla yapıldı.
Toplantının başında Hüccet’ül-İslam ve’l-Muslimîn Muhammed Rıza Berte, Şeyh Ali el-Hatib’i karşılarken şunları söyledi: “Allah’a şükür, kıymetli âlimimiz Şeyh Ali el-Hatib ve beraberindekilerin huzurunda bulunma bahtiyarlığına eriştik.”

Ardından merhum Ayetullah Misbah Yezdi (rahmetullahi aleyh) ile ilgili bir hatırayı nakletti: “86 yılında Havza’nın sanal üniversitesi çalışmasını başlattığımızda, Avrupa’da bir üniversite hocası aradı ve Havza Sanal Üniversite sitesine içerik yüklenmesindeki gecikmeden rahatsız olduğunu söyledi. Nedenini sorduğumuzda, dedi ki: ‘İran İslam İnkılabı otuz yıl önce oldu ama siz inkılabın öğretilerini sınırların ötesine aktarmaya ancak otuz yıl sonra başladınız.’ Bu hareketin neden geç gerçekleştiğine üzülüyor. Bu hoca, havzada öğretilenlerin üniversitede de okutulduğunu söylüyordu.”
Hüccet’ül-İslam ve’l-Muslimîn Berte sözlerine şöyle devam etti: “Bu durumu Allâme Misbah Yezdi’ye arz ettim; Avrupa’da tanımadığımız bir üniversite hocasının havza metinlerini kullandığını ve bunların geç tercüme edilmesine üzüldüğünü anlattım. Kendisi şöyle dedi: ‘Biz müşrik olmamalıyız. Allah’ın tekvini sıfatı bütün âlemi kuşatmıştır; internet dahi Allah’ın rububiyet alanındadır. Melekler yalnızca Bedr ve Uhud gazveleriyle sınırlı değildir, internet ortamında da mevcuttur. Doğru davranırsak, ilahi melekler işi sonuçlandırır ve hakikat nurunu dünyanın her köşesine ulaştırırlar.’”

Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı Allâme Şeyh Ali el-Hatib de Direniş’in Havza Uluslararası Karargâhı toplantısının devamında Lübnan’daki savaş şartlarını anlatarak şöyle dedi:
“Biz savaşın çok zor bir aşamasındayız. Düşman bütün gücüyle Lübnan’a saldırıyor ve biz, bütün yaralarımıza rağmen direniş görevimizi sürdürüyoruz.”
Şeyh Ali el-Hatib, Beyrut bölgesinin savunma operasyonlarında çok sayıda şehit verildiğini ve bunların çoğunun Şii olmadığını belirterek şöyle dedi: “Bu durum, Lübnan’daki tüm kesimlerin düşmanın saldırısına karşı birlik ve dayanışma içinde olduğunu gösteriyor.”
Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı, Siyonist rejimin Lübnan’daki saldırganlığına değinerek bazı köylerin ciddi şekilde zarar gördüğünü, Bekaa ve diğer bölgelerde çok sayıda evin yıkıldığını söyledi. Buna rağmen direnişin devam ettiğini vurguladı.
Şeyh Ali el-Hatib, Lübnan direnişindeki Şiilerin belirgin rolüne işaret ederek şunları söyledi: “Şehit olan Şiilerin nüfusa oranı oldukça dikkat çekicidir. Bu da Lübnanlı Şiilerin vatanlarını savunmada büyük bir paya sahip olduklarını gösteriyor.”
Şeyh Ali el-Hatib, “Tüm sıkıntı ve yıkımlara rağmen direniş devam edecektir. Allah’ın lütfu ve İslam ülkelerindeki kardeşlerimizin desteğiyle biz galip geleceğiz.” dedi.
Şeyh Ali el-Hatib, Seyyid Hasan Nasrallah’ın (rahmetullahi aleyh) ve direniş komutanlarının şehadetine atıfta bulunarak şöyle ekledi: “Tüm bu zafer ve başarılar, sevgili Seyyid Hasan ve komutanlarımızın şehadetinden sonra elde edildi. Hatta cep telefonları gibi iletişim imkânlarından bile yararlanamadığımız koşullarda direniş kahramanca devam etti.”
Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı şöyle vurguladı: “İsrail, ileri düzey imkânlara sahip olmasına rağmen hedeflerine ulaşamadı. Beş tam teçhizatlı İsrail tümeni Lübnan’a giremedi; bu da direniş güçlerinin kararlılığını gösteriyor.”
Şeyh Ali el-Hatib, direniş ruhunu takdir ederek şunları söyledi: “Bu zaferler, ilahi irade ve halkın azminin en gelişmiş askerî teçhizatın bile üstesinden gelebileceğini gösteriyor. Lübnan direnişi, Allah’a tevekkül ve direnişle en zor şartlarda bile zafer kazanılabileceğini kanıtladı.”
Şeyh Ali el-Hatib, direnişin kararlı duruşunu överek şöyle dedi: “Lübnan direnişi, Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğünü savunmada hiçbir taviz vermediğini ortaya koymuştur. Biz yolumuza devam edeceğiz; ta ki Lübnan toprakları tamamen yabancı güçlerden temizlenene kadar.”
Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı şu noktaya değindi: “Bu tecrübe bize öğretti ki direniş, sadece savaş alanında güçlü olmamalı aynı zamanda siyasî ve toplumsal meydan okumaları da iyi yönetebilmelidir. Bugün direniş o tecrübelerden ders almış ve geçmişe göre daha güçlüdür.”
Şeyh Ali el-Hatib, Siyonist rejimin askerî yenilgiden sonra yöntemini değiştirerek psikolojik, siyasî ve medya savaşına yöneldiğini, ayrıca ekonomik baskılarla Lübnan’ı zor duruma sokmaya çalıştığını belirtti.
Şeyh Ali el-Hatib, direnişin sürekliliğini vurgulayarak şöyle dedi: “Bu baskılar direnişi zayıflatmadı aksine yolumuza devam etme kararlılığımızı artırdı. Bugün Lübnan direnişi komplolar karşısında geçmişten daha uyanık bir şekilde duruyor.”
Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı, sözlerinin sonlarına yaklaşırken şunları söyledi: “Düşman bilmelidir ki Lübnan halkı, birliği ve direnişiyle tüm bu baskılara karşı durmakta ve toprağı ile egemenliğini savunmaktadır.”

Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı, konuşmasının devamında İsrail’in Katar’a yönelik son saldırısını değerlendirerek şöyle dedi:
“Katar’da yaşanan olay, büyük bir Amerikan üssünün varlığına işarettir ve bu, tüm Arap ve bölge ülkeleri için ibretlik bir derstir.”
Şeyh Ali el-Hatib, bu olayın sonuçlarına değinerek şöyle ekledi: “Bu olay gösterdi ki Arap ülkelerinin Amerika’dan aldığı tüm vaatler ve imkânlar, ihtiyaç anında onları düşmanın saldırısından korumuyor. Hatta Amerika’nın himayesinde olduğu düşünülen Katar bile hedef alındı.”
Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı bu olayı bölge ülkeleri için bir uyanış fırsatı olarak değerlendirerek şunları söyledi: “İnşallah bu olay Arap ülkelerinin uyanmasına ve Amerika ile İsrail’in aşırı taleplerine karşı birlik oluşturmalarına vesile olur. Kurtuluşun tek yolu dayanışma ve birliktir.”
Şeyh Ali el-Hatib, direniş modeline vurgu yaparak şöyle dedi: “Bölge halkları bilmelidir ki yabancı güçlerin bölgede bulunması yalnızca daha fazla kırılganlık getirir. Lübnan direnişi örneği, iç güçlere dayanarak ve birlik içinde olarak her türlü saldırıya karşı durulabileceğini göstermiştir.”
Lübnan Yüksek Şii Meclisi Başkanı, konuşmasının sonunda şunları söyledi: “Arap ülkeleri bu olaydan ders çıkarmalı ve kaderlerini yabancı güçlere teslim etmek yerine dayanışma ve birlikle kendi ellerine almalıdır.”
yorumunuz