Perşembe 18 Aralık 2025 - 12:00
İslam İnkılabı Kadınlara Hangi Fırsatları Sundu? / İnkılapçı Kadınların Misyonları

Havza / İslam İnkılabı, kadınları toplumsal hayattan dışlamadı; bilakis onları toplumsal ve siyasal dönüşümlerin merkezine taşıdı ve en önemli sorumlulukların birçoğunu inkılapçı kadınların omuzlarına yükledi.

Havza Haber Ajansı’nın haberine göre, İslam İnkılabı’nın inişli çıkışlı tarihi boyunca Kutsal Savunma (İran-Irak Savaşı) döneminde ve diğer alanlarda; her zaman erkeklerle omuz omuza duran, bu görkemli inkılabın zafere ulaşması ve korunması için çaba gösteren kadınların değerli rolünü görmezden gelmek mümkün değildir.

Şüphesiz İslam İnkılabı, kadınları toplumsal hayattan dışlamadı; bilakis onları toplumsal ve siyasal dönüşümlerin merkezine taşıdı ve en önemli sorumlulukların birçoğunu inkılapçı kadınların omuzlarına yükledi.

Toplumun yarısını oluşturan kadınlar, toplumsal yönlendirme süreçlerinde doğrudan rol üstlenmektedir. Toplumun diğer yüzde ellisini oluşturan erkekler üzerinde ise kadınlar, dolaylı ama son derece etkili rolleriyle etki bırakmaktadır. Bu nedenle İslam İnkılabı dâhil olmak üzere toplumsal ve siyasal hareketlerin yüzde yüzünün, doğrudan ya da dolaylı olarak kadınların rol üstlenmesi ve etkisi altında gerçekleştiği ve gerçekleşmeye devam ettiği söylenebilir.

Bu vesileyle İslam İnkılabı’nı koruma ve İslami sistemi muhafaza etmede kadınların rolünü irdelemek amacıyla, kültürel ve cihadi alanda faaliyet gösteren isimlerden Sümeyye Selimi ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

İslam İnkılabı Kadınlara Hangi Fırsatları Sundu? / İnkılapçı Kadınların Misyonları

İslam İnkılabı Rehberi, 17 bin kadın şehit, esir ve gaziye adanmış Ulusal Kongre’ye gönderdiği mesajda şöyle buyurmuşlardır: “Kadın şehitler, gaziler ve esirler; İslam İnkılabı ve İslam Cumhuriyeti’nin en yüce iftihar zirvelerinden birinin temsilcileridir. İman gücü, büyük cihat yollarını İranlı kadınların önüne açtı ve onların zor meydanlarda cesurca, fedakârca ve yaratıcı biçimde varlık göstermelerine dair hayranlık uyandıran ve eşine az rastlanır sahneler ortaya çıkardı.”

Sizce İslam İnkılabı’nın zaferinde kadınların rolü nedir?

Pehlevi yönetimi dönemine döndüğümüzde, görünürde “kadınların ilerlemesi ve konumunun yükseltilmesi” olarak sunulanların, gerçekte İranlı kadınları Batılı model ve kültürlere yönlendirmeyi amaçlayan bir çaba olduğu görülmektedir. Bu yönelim “yenileşme” ve “modernite” adı altında propaganda edilse de gerçekte Müslüman İranlı kadının özgün kimliğini hedef almıştır.

İslam İnkılabı’nın zaferiyle birlikte koşullar değişmiş; kadınların daha güçlü, daha etkili ve daha sahici biçimde rol üstlenebilmeleri için zemin hazırlanmıştır. İslam İnkılabı, kadınları toplumsal hayattan dışlamamış; bilakis onları toplumsal ve siyasal dönüşümlerin merkezine taşımış ve en önemli sorumlulukların birçoğunu inkılapçı kadınların omuzlarına yüklemiştir.

Öne çıkan alanlardan biri, kadınların İslam İnkılabı öncesi ve sonrasında siyasal hareketler içindeki varlığıdır. Bu varlık, hem kadınlara özgü bağımsız hareketlerin yönetimi ve örgütlenmesi şeklinde, hem de erkek mücahitlerin perde arkasından desteklenmesi ve yönlendirilmesi biçiminde tezahür etmiştir. Bazı kadınlar bağımsız siyasal kimlikleriyle mücadele hareketlerinin bayraktarlığını üstlenmiş; bazıları ise mücadeleci eş ve evlatlarını destekleyerek belirleyici roller oynamıştır.

Bu güçlü varlığın çarpıcı örnekleri arasında hicap şehitleri ile merhume Hanım Dabbâğ gibi direnişçi kadınlar zikredilebilir. Bu kadınlar, SAVAK zindanlarının en ağır işkence ve baskılarını sabır, dirayet ve imanla göğüslemiş ve bu zorlu dönemden başı dik çıkmışlardır. Kuşkusuz, kadınlar bu siyasal süreçlere aktif biçimde katılmasaydı ve mücadele hareketiyle etkili bir dayanışma sergilemeselerdi, İslam İnkılabı’nın kader belirleyici pek çok dönüşümü gerçekleşmezdi.

İslam İnkılabı’nın zaferine zemin hazırlama sürecinde kadınların desteği, bir diğer önemli konudur. Bu meseleye derinlemesine bakıldığında, İslam İnkılabı’nın kökleşmesi ve yükselmesinin büyük ölçüde kadınların bilinçli, fedakâr ve sorumluluk sahibi varlığına, desteğine ve rol üstlenmesine borçlu olduğu görülür. İslam İnkılabı’nın çeşitli alanlarında sahada yer alan kadınların özverili ve hikmetli çabaları olmasaydı, mücadeleci erkekler de bu büyüklüğü ve ihtişamı ortaya koyamazdı.

Bu temelde şuna inanıyorum ki toplumun yarısını oluşturan kadınlar, toplumsal yönlendirme ve hareket oluşturma süreçlerinde doğrudan rol sahibidir. Toplumun diğer yüzde ellisini oluşturan erkekler üzerinde ise kadınlar, dolaylı ama son derece etkili rolleriyle tesir icra etmektedir. Dolayısıyla İslam İnkılabı dâhil olmak üzere toplumsal ve siyasal hareketlerin yüzde yüzünün doğrudan ya da dolaylı olarak kadınların rol üstlenmesi ve etkisi altında şekillendiği söylenebilir.

İslam İnkılabı’nın Yüce Rehberi, havza ve üniversite çevrelerinden seçkin kadınlarla yaptığı bir görüşmede şöyle buyurmuştur: “İnkılap cephesinde aktif olan kadınlar, bir dönem çok belirgin roller üstlendiler; bu cephedeki aktif kadınların görünür varlığının sönükleşmesine izin vermeyin.”

Sizce kadınların dinî ve kültürel faaliyetlerdeki rollerinin güçlenmesi, ayrıca sportif ve toplumsal alanlardaki etkinliklerinin artması için hangi programlar hayata geçirilmelidir?

Kadınların sosyal ve kültürel alanlar ile sportif sahalar da dâhil olmak üzere çeşitli alanlardaki rol üstlenmeleri, ne inkılapçı bakış açımızla ne de İslami değerlerimizle çelişmektedir. Aksine bazı yüzeysel yaklaşımların iddia ettiğinin tersine, dinî geleneklerimiz ve temel ilkelerimiz hiçbir zaman kadınların toplumsal varlığına ve faaliyetlerine karşı olmamıştır.

Nitekim İslam ve İran kültürü perspektifinden kadın kimliğine bakıldığında kadınlık ve annelik kimliği için son derece geniş, yüce ve ilham verici bir konum tanımlandığı görülür. Bu kapsamlı bakış açısı, kadınların toplumsal ve kültürel alanlardaki başarılarının ve hak talep etmelerinin, gerek toplumsal zihniyette gerekse düşünürlerimizin nazarında değerli ve saygın bir yere sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Bununla birlikte önemli olan husus şudur ki; bir kadın sosyal, kültürel ya da sportif bir alanda toplumsal bir sahneye adım attığında, gerçekte milletimizi, geleneklerimizi, dinî inançlarımızı ve medeniyet birikimimizi temsil ettiğinin bilincinde olmalıdır. Bu nedenle giyim tarzında, ifade biçiminde, iletişim ve etkileşim yöntemlerinde, ayrıca bulunduğu ortamda insanlarla kurduğu ilişkinin düzeyinde son derece dikkatli ve zarif davranması gerekmektedir. Zira bu tür konumlarda toplumdaki geniş bir kadın kitlesinin temsilcisi konumundadır.

Kadınlar giyim, söz ve davranışta doğru örnekleri tercih ederek, toplumlarında en aktif ve en etkili bireyler hâline gelebilirler. Nitekim son yıllarda bu başarılı ve onurlu varlığın somut örneklerine sıkça tanık olmaktayız. Gerek yöneticiler arasında, gerek üniversite hocaları arasında ve gerekse bilimsel, kültürel ve sportif alanlardaki seçkin kadınlar arasında; yetkinlikleri ve vakarlarıyla son derece parlak bir performans sergileyen pek çok isim bulunmaktadır.

Elbette kabul etmeliyiz ki özellikle doğru rol model oluşturma, giyim-kuşam, profesyonel davranış ve şer‘î ile millî ölçülere riayet etme konularında hâlen bazı eksikliklerle karşı karşıyayız. Bu boşlukların giderilmesi için ilgili kurumların daha ciddi ve planlı bir şekilde sürece dâhil olmaları gerekmektedir. İnşallah Yüce Allah’ın lütfuna dayanarak, inkılap ölçülerine uygun örnek bir kadın modelini dünyaya tanıtmayı başarabiliriz; öyle bir model ki dünyanın dört bir yanındaki özgür kadınlar için ilham kaynağı olsun.

İslam İnkılabı Kadınlara Hangi Fırsatları Sundu? / İnkılapçı Kadınların Misyonları

İslam İnkılabı’nın Yüce Rehberi, havza ve üniversite çevrelerinden seçkin bir grup kadınla yaptığı görüşmede şöyle buyurmuştur: “Düşmanlar, inkılapla yüzleşme ve İslam İnkılabı’na karşı koyma sürecinde kadın unsurundan ve yetkin kadınlardan yararlanmaya çalışıyorlar. Oysa inkılap cephesi; etkin, aktif, güçlü hitabete sahip, yazar, âlim ve bilim insanı olan kadınları çok daha fazla bünyesinde barındırmaktadır. İnisiyatif sahibi, düşünen, yazan, konuşan ve fikir üreten hanımlar; inkılap sahnesini ve İslam İnkılabı’nı savunma alanını asla boş bırakmasınlar.”

Sizce, aktif ve düşünce sahibi kadınların tebyin cihadındaki rolü nedir?

Kadının konumu ve yüceliği hakkında etkili bir düşünsel akım oluşturabilmek için ilgili tüm kurum ve paydaşların sürece dâhil olması gerekmektedir; özellikle de kültürel etki gücüne sahip kadınların. Bu kadınlar, kadın yaratılışının yüceliğine dair zihinsel şüpheleri hedefli bir şekilde giderebilir ve kadınların toplumdaki önemli rol ve sorumluluklarını açık biçimde hatırlatabilirler.

Bir toplumun kalıcı ve olumlu sonuçlar üretebilmesi, sağlıklı bir aile zemininin ve gelişim ortamının varlığına bağlıdır. Ailenin sağlığı, aslında toplumsal sağlığın altyapısını oluşturur. Bu düzenlemenin yöneticisi, düşünürü ve merkezi çoğu zaman bizzat kadınlardır. Ailenin mahremiyetini koruma ve evin günlük işlerini yürütme noktasında kadınların rolünün önemi inkâr edilemez. Kadınların meşguliyetleri, zorunlulukları ve sorumlulukları dikkatle ele alınmalı ve saygı görmelidir.

Kadınlardan söz ederken, adil ve kapsayıcı bir bakış açısına sahip olmak ve kadın kimliğini üç düzeyde ele almak gerekir: bireysel kimlik, eşlik (evlilik) kimliği ve toplumsal kimlik. Ne yazık ki kimi analizlerde bu boyutlardan yalnızca biri öne çıkarılmakta; ya sadece bireysel kimlik vurgulanmakta, ya yalnızca eş rolü ele alınmakta ya da yalnızca toplumsal eylemlilik üzerinde durulmaktadır. Oysa bu üç boyut, birbirini tamamlayan “uyumlu bir üçgen” oluşturmaktadır ve hepsinin eş zamanlı ve dengeli biçimde dikkate alınması gerekir.

Kadının bireysel, eşlik ve toplumsal kimlikleri doğru biçimde tanımlanıp güçlendirildiğinde toplumdaki varlığının nihai sonucu “insan inşası” olacaktır. Bu, yaratılışta kadına tevdi edilen en büyük misyondur. Zira kadın çok boyutlu yetkinliği sayesinde ruhu, psikolojiyi ve bedeni en iyi şekilde yönlendirme gücüne sahiptir.

Bu nedenle özellikle kültürel ve eğitsel alanda aktif olan, muhataplar üzerinde etki gücü bulunan kadınlar; bilinçli, ilmî, adil ve sorumluluk sahibi bir yaklaşımla sahaya inmeli ve zihinlerdeki şüpheleri gidermelidir.

Tüm bu çabaların hedefi, kadının toplumdaki rolü ve yüceliğine dair her türlü araçsallaştırıcı ya da istismar edici bakışı ortadan kaldırmak; bunun yerine, kadınların aile ve toplum içindeki varlığına ve payına yönelik yüce ve saygılı bir perspektifi yaygınlaştırmak olmalıdır.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha