Çarşamba 12 Mart 2025 - 02:24
İslam Toplumlarında Birliğe Ulaşmanın Yolları Ele Alındı

Havza / İlk Uluslararası Kur’anî “Vahdet: Zaferin Sırrı” Konferansı, Dünya İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Birliği Genel Sekreteri Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Şehriyarî ve İslam ülkelerinin büyükelçileri ve yerli ile yabancı düşünürlerin katılımıyla Tahran’da gerçekleştirildi.

Havza Haber Ajansı muhabirinin Tahran’dan bildirdiğine göre, ilk Uluslararası Kur’anî “Vahdet: Zaferin Sırrı” Konferansı Dünya İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Birliği Genel Sekreteri Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Hamid Şehriyarî ve İslam ülkelerinin büyükelçileri ve yerli ile yabancı düşünürlerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Konferansta konuşan Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Hamid Şehriyarî, Siyonist rejimin İslam dünyasına karşı stratejik planlarına değinerek şu açıklamada bulundu:

“Bu rejim adım adım hedeflerini hayata geçiriyor. Irak ve Suriye’yi bölme ve İslam ülkelerini ele geçirme, planlarının bir parçasıdır. Eğer İslam ülkeleri bu komplolara karşı kayıtsız kalır ve Suriye’de zarar görürlerse, er ya da geç diğer İslam ülkelerinin de hedef alınma sırası gelecektir.”

Dünya İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Birliği Genel Sekreteri, İslam dünyasında birlik söyleminin yaygınlaşmasına da dikkat çekerek şunları söyledi:

“38 Uluslararası İslami Vahdet Konferansı düzenleyerek mezhepler arasındaki birlik çağrısını yükselttik. Ancak bugün yalnız değiliz. Artık bu sesi sadece Tahran’da değil, Mekke’de, Kahire’de ve İslam dünyasının diğer bölgelerinde de duyuyoruz. Bu gelişme, İslam ülkeleri birliğinin ve tek bir ümmet olma idealinin gerçekleşmesine dair umut verici bir işarettir.”

Konferansta konuşan Dünya İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Birliği Genel Sekreteri Uluslararası İşler Yardımcısı Hüccetü’l-İslam Muhammed Rıza Murtazavî, Ramazan ayının Müslümanlar arasındaki ortak yaşam tarzını yansıtan bir birlik sembolü olduğunu belirtti.

Hüccetü’l-İslam Murtazavî konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Ramazan ayında Müslümanlar ortak ibadetler yapar ve yaşam tarzları birbirine benzer. Bu, Müslümanların birliğinin bir simgesidir. Ramazan ayı, bu birliği güçlendirmek ve kardeşlik ruhuyla birbirimize destek olmak için bir fırsattır.”

Hüccetü’l-İslam Muhammed Rıza Murtazavî konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Bizler; alimler, entelektüeller ve mücahitlerin fedakarlıkları sayesinde güven içinde yaşayan vatandaşlar olarak, birlik ve beraberliği koruma konusunda ortak bir karar almalı ve ortak düşmana karşı durmalıyız. Her zaman direnişin sembollerini ve hem Şii hem de Sünni şehitlerin yüzlerini gözümüzün önünde bulundurmalıyız.”

Afganistan Muhacir Alimler Konseyi Başkanı Mevlevi Kuruhi, konuşmasında Kur’an’ın bir yaşam kitabı olduğunu ve Müslümanlara hayat, şeref ve izzet kazandırmak için indirildiğini belirtti. Ardından şu soruyu sordu:

“Bugün Müslümanlar huzurlu bir yaşam sürüyor mu? Kur’an’a sahip olmamıza rağmen İslam ümmetinin durumu iyi mi? Hayır! Bugün Müslümanlar çöküşün zirvesinde ve en kötü koşulları yaşıyorlar, çünkü Allah’ın ve Peygamber’in (s.a.a) çağrısına kulak vermediler. Kur’an’a ve Resûlullah’a (s.a.a) sahip olmamıza rağmen ümmet, maalesef bölünmüşlük ve parçalanmışlık içinde.”

Mevlevi Kuruhi, Müslümanlar arasındaki bölünmenin düşmanların bir oyunu olduğunu ve onların bu planı uzun yıllardır bilim, teknoloji ve stratejik programlarla hayata geçirdiğini belirterek şu açıklamayı yaptı:

“Düşman, aramıza ayrılık soktu ve yıllar boyunca ilim, planlama ve teknoloji ile Müslüman topraklarına hakim oldu. Bizi birbirimize düşürdü. Kur’an, düşmanın gerçek yüzünü bize gösteriyor ama Müslümanlar bu uyarıya kulak vermedi. Kur’an diyor ki: ‘Düşmanlarınıza karşı güç hazırlayın.’ Peki, Müslümanlar güç sahibi mi? Yenilik ve icat konusunda ilerlemiş mi? Maalesef hayır! Batılı ülkelere muhtaç durumdalar. Düşman, teknolojisiyle evlerimize girdi ve gençlerimizi eğiterek kendi amaçları doğrultusunda yetiştiriyor.”

Mevlevi Kuruhi, Müslümanların birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Bugün her zamankinden daha fazla birlik ve fiili dayanışmaya ihtiyacımız var. Emperyalizm bizden yönetimi aldı, çünkü onlar güçlüler. İsrail, Amerika’nın bölgemizdeki temsilcisidir. Bugün Gazze, Filistin ve Lübnan halkı, küresel saldırıya karşı direniyor. Kafir dünyası tamamen İsrail’in arkasında duruyor. Ancak eğer Müslümanlar tek bir saf olursa, Muhammed (s.a.a) ümmeti mutlaka zafere ulaşacaktır.”

Tacikistanlı hatip Selamuddin Med Emin, konuşmasında İslam toplumunun şeref ve iman ile aklın hâkim olduğu bir hayat arzuluyorsa, Kur’an yönetiminden başka bir yolunun olmadığını vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:

“Eğer Kur’an, ruhumuza ve kalbimize iner ve onun hükümleri hayatımıza yön verirse, bereketleri de bizlere ulaşır. Bugün İslam ümmetinin, Allah’ın vaatlerine olan inancını pekiştirmeye ve İslam ümmetinin zaferini haykırmaya ihtiyacı vardır. Ancak bu şekilde birlik ve zafer İslam toplumuna hâkim olabilir.”

Türkiye’nin büyükelçilik ateşesi Dr. Adil Bürel, “Vahdet: Zaferin Sırrı” Uluslararası Kur’anî Konferansı’nda yaptığı konuşmada şu noktaya dikkat çekti:

“Kur’an-ı Kerim, Müslümanların izzeti ve insanlığın ıslahı için indirilmiştir.”

Bağımsız düşüncenin ve Kur’ani değerleri korumanın önemine işaret eden Dr. Bürel, şu açıklamada bulundu:

“Kendi iradesine sahip çıkan ve aklını başkalarına teslim etmeyen bir birey, İslamî düşünce çerçevesinde Kur’an’ın temel değerlerini muhafaza edebilir. Asıl sorunumuz düşünce ve ahlak alanındadır. Kur’an’da ‘hak’, ‘adalet’ ve ‘sabır’ kelimeleri birçok kez tekrar edilmiştir. Müslümanlar, bu kavramları hayatlarının merkezine koymalıdır.”

Uluslararası Kur’anî “Vahdet: Zaferin Sırrı” Konferansının sonunda Pakistan Camiatü’l-Muntazar Enstitüsü Müdürü Hüccetü’l-İslam Seyyid Hasan Nakavî, İslam ümmetinin birliğini en temel İslami meselelerden biri olarak değerlendirdi. Konuşmasında birliğe ulaşmanın üç temel ilkesine vurgu yaparak şunları söyledi:

  1. Emr-i bil Ma’ruf ve Nehy-i anil Münker (İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak):

              •            İslam toplumunun temel direklerinden biridir ve ümmetin birliğinde büyük bir rol oynar.

              •            Toplumsal önemi büyüktür ve Müslümanlar arasında dayanışmayı güçlendirir.

  1. Allah yolunda mücadele ve cihad:

              •            Mazlumları desteklemek, her Müslümanın insanî görevidir.

              •            Filistin, Gazze ve Lübnan, Müslümanların ortak bir noktası olmalı ve bu birliktelik emperyalizme ağır bir darbe indirecektir.

              •            Zulüm dünyaya gölge düşürmüşken Müslümanların birleşmesi zorunludur.

              •            Siyonist rejimin işlediği cinayetler, Müslümanların gafletinden faydalanılarak gerçekleştirilmektedir.

  1. Emr-i bil Ma’ruf ve Nehy-i anil Münker’in sürekli uygulanması:

              •            Müslümanların sadece bireysel değil, toplumsal sorumluluklarını da yerine getirmeleri gerekir.

Konuşmasının sonunda Hüccetü’l-İslam Nakavî, İslam ülkelerinin birlik ve beraberlik içinde İslami bir ordu kurmasını önererek şu çağrıyı yaptı:

“İslam ülkeleri ortak bir İslam ordusu oluşturmalı ve ayrıca tüm Müslümanların maddi yardımlarını toplayarak savaş bölgelerine destek sağlayacak bir uluslararası fon kurmalıdır.”

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha