Salı 25 Mart 2025 - 12:53
Rehberin Düşüncesinde Kadının Konumuna Bir Bakış

Havza / Rehberimizin düşünce sisteminde ortaya çıkan Üçüncü Kadın Modeli, aşırı muhafazakâr ve eve hapsedilmiş kadın modeli ile Batılı anlayışta iffetin bir anlam ifade etmediği kadın modeli arasında bir denge sunmaktadır. Bu model, kadını toplumda aktif bir birey olarak tanımlarken, onun kimliğini ve özünü korumasına vurgu yapmaktadır.

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Müçteba Necefi, Havza Haber Ajansı muhabiriyle yaptığı röportajda şöyle ifade etti:

“Rehberimizin düşüncesinde kadın konusu ve onun günümüz toplumundaki önemli misyonu, en önemli ve tartışmalı meselelerden biri haline gelmiştir. İran İslam İnkılabı, farklı ekoller ve modern seküler ideolojilerin her birinin kadın meselesine dair kendine özgü bir bakış açısına sahip olduğu bir ortamda, insanlığa yeni ve dönüştürücü bir perspektif sundu.”

Hüccetü’l-İslam Necefi sözlerine şöyle devam etti:

“Bu yeni bakış açısı, İranlı müslüman kadının toplumsal faaliyetleri ve etkin rolüyle somutlaşmış ve Rehberimizin ifadesiyle ‘Üçüncü Kadın Modeli’ni hayata geçirmiştir. Bu model ne doğulu ne de batılıdır; İranlı Müslüman kadın modeli, kadınlar için yeni bir örnek olarak sunmaktadır.”

Ayrıca şu ifadelerde bulundu:

“İslami düşüncede kadın, kadınsı güçlerini iman ve iffetle birleştirir. Rehberimiz, kadının toplumda hiçbir erkeğin yerine getiremeyeceği benzersiz bir rol oynayabileceğine inanmaktadır. İranlı Müslüman kadın, iman açısından sarsılmaz bir dağ ve sevgi ile şefkat dolu coşkun bir pınar gibidir. Hem kendisini hem de çevresini maneviyata, ilerlemeye ve ilmi ile ameli makamların yüceliğine doğru yönlendirebilir. Bu bakış açısı, Batı’nın kadını yalnızca çeşitli menfaat ve sömürü aracı olarak gören anlayışına tamamen karşıdır.”

İslam İnkılabı Söylem Topluluğu Kum Eyaleti Başkan Yardımcısı şu ifadelerde bulundu:

“Batı düşüncesinde kadın, erkekler için bir cinsel araç ve modern kapitalizmin hizmetinde bir unsur olarak tanıtılmaktadır. Bu bakış açısı, günümüz dünyasında kadın krizine yol açmış, kadını ruhsal, psikolojik ve duygusal baskılar altında bırakmış ve onu özgürlük ve istihdam adı altında aşağılamıştır. Rehberimiz, İslam İnkılabı’nın bu konuda Batı’dan alacaklı olduğunu ve İslam İnkılabı’nın kadın meselesine yönelik eleştirel bakış açısıyla elde ettiği kazanımların dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır.”

Öte yandan, Müslüman kadın modeli ile Batılı materyalist kadın modeli arasında ciddi ve temel bir mücadele devam etmekte olduğunu belirten Hüccetü’l-İslam Necefi şunları ekledi:

“Müslüman kadın modelinin yerleşmesi ve kurumsallaşması, seçkin dini örneklere dayanarak ve yozlaşmış Batı kültürüne galip gelerek gerçekleşmelidir. Bu, Müslüman ve devrimci İranlı kadınlar için önemli bir misyondur.”

Hüccetü’l-İslam Necefi ardından şu değerlendirmelerde bulundu:

“Rehberimiz, bu alandaki teorik boşlukların doldurulması gerektiğine ve saf İslami öğretiler doğrultusunda teorik çerçevenin oluşturulmasına inanıyor. Bu alandaki asıl aktörler bizzat kadınlardır. Onlar, düşünce üretimi ve uygulanabilir çözümler sunarak bu hedefin ilerletilmesine katkıda bulunmalıdır.”

Hüccetü’l-İslam Necefi şunları ekledi:

“Aile içindeki görevler açısından kadın ve erkek arasında farklılıklar bulunmaktadır, ancak aile hakları bakımından eşittirler. Ayetullah el-Uzma Hamaney, cinsiyet adaletinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, tüm alanlarda mutlak eşitliğin mümkün olmadığını vurgulamaktadır. Ayrıca İslam’da önemli bir ilke olan tesettüre dikkat çekerek, tesettürün cinsel istismarın önlenmesinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtmiştir.”

İlahiyat araştırmacısı, Rehberin düşüncesinde anneye saygı ve iyilik etmenin önemine vurgu yaparak şunları söyledi:

“Hz. Resulullah (s.a.a), annelerin aile içindeki konumuna defalarca dikkat çekmiş ve anneye saygıyı babaya saygıdan önde tutmuştur. Bu, ailenin içinde kadının yerini ve onun gelecek nesilleri yetiştirme ve eğitmedeki önemini göstermektedir.”

Ayrıca şu ifadelerde bulundu:

“Rehberimiz, kadınların toplumsal meselelere katılımına da büyük önem vermekte ve kadın ile erkeğin bu sorumluluklara eşit şekilde iştirak etmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu alanlarda cinsiyet, belirleyici bir unsur değildir. Müslüman kadınlar, toplumdaki haklarının ve rollerinin farkında olmalı ve mevcut durumu değiştirmek için çaba göstermelidir.”

Hüccetü’l-İslam Necefi ardından şu değerlendirmelerde bulundu:

“Sonuç olarak, Rehberimizin düşünce sisteminde ortaya çıkan Üçüncü Kadın Modeli, aşırı muhafazakâr ve eve hapsedilmiş kadın modeli ile Batılı anlayışta iffetin bir anlam ifade etmediği kadın modeli arasında bir denge sunmaktadır. Bu model, kadını toplumda aktif bir birey olarak tanımlarken, onun kimliğini ve özünü korumasına vurgu yapmaktadır. Kadın, topluma katılırken kendi değerini sergileme arayışına girmez.”

Hüccetü’l-İslam Necefi son olarak şunları ekledi:

“Eğer bu bakış açısı hem kadınlar hem de erkekler tarafından benimsenirse, her iki cins de kendi yetkinliklerine göre çeşitli alanlarda yer alabilir ve İslam medeniyetine ulaşma yolunda İran’a katkı sağlayarak ideal toplumu inşa edebilir.”

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha