Pazartesi 21 Nisan 2025 - 21:12
Yapay Zekânın Dijital Ortamda Dinî Tebliğ ve Ehl-i Beyt (a.s) Öğretilerinin Yayılmasındaki Kullanım Alanları

Havza / İlim Havzaları Dijital Tebliğ Merkezi Sorumlusu şöyle dedi: “Yapay zekâ, çok büyük ve geniş kapsamlı veri yığınlarını (Big Data) otomatik ve hassas bir şekilde toplama ve analiz etme imkânı sunuyor. Metin madenciliği ve veri madenciliği teknikleri sayesinde, hedef kitlelerin görüşlerini, ilgi alanlarını ve ihtiyaçlarını belirleyebiliyoruz.”

İlim Havzaları Dijital Tebliğ Merkezi Sorumlusu Hüccetü’l-İslam Mesud Abdullahî, Havza Haber Ajansı muhabiriyle yaptığı röportajda, yapay zekânın sanal dinî tebliğdeki rolünü detaylı biçimde anlattı:

Yapay zekâ, İlim Havzaları Dijital Tebliğ Merkezi’nin faaliyetlerinde nasıl kullanılmaktadır?

Şüphesiz, yapay zekâ günümüzde dijital dinî tebliğin süreçlerini iyileştirmek ve hızlandırmak için en önemli araçlardan biridir. Biz, bu merkezde yapay zekâyı; hem yurt içi hem de yurt dışı mesajlaşma uygulamalarındaki bilgilendirme kanalları, bireylerin sosyal medya hesapları (gerek destekleyici gerekse muhalif), çeşitli kurum ve kuruluşlar, haber ajansları ve hatta radyo, televizyon ve uydu gibi geleneksel medya platformlarından toplanan çevrim içi verilerin analizinde kullanıyoruz.

Bu analiz sürecinde veri madenciliği, metin madenciliği ve istatistiksel değerlendirme yöntemleriyle; kullanıcıların davranış kalıplarını, eğilimlerini ve ihtiyaçlarını tespit ediyoruz.

Hem yerli hem de yabancı kurumsal yapay zekâ sistemlerinden yararlanıyoruz. Bu sistemler sayesinde akıllı izleme gerçekleştirilebiliyor. Birçok kurum, API’larını ve takip verilerini dijital dinî tebliğ yapan görevlilerle paylaşıyor. Hatta bazı kurumlar günlük, haftalık ya da aylık raporlarını PDF formatında; bazıları ise anlık uyarı ve verileri doğrudan mesaj yoluyla ülke çapındaki içerik üretim ekip liderlerine gönderiyor. Bu sayede, dinî içerik üretiminde kullanılacak stratejiler en etkili şekilde belirlenebiliyor.

Bu kurumsal iş birliği ve akıllı izleme sistemiyle birlikte, İlim Havzalarının yerli yapay zekâ platformları sayesinde; içerik türü, kullanılan anahtar kelimeler, konu yoğunluğu ve sıklığı, meta veriler ile içerik üreticisi kullanıcılar kümeleme ve sınıflandırma teknikleriyle ayrıştırılıyor.

Bu detaylı sınıflandırma sayesinde, her bölgenin coğrafi yapısına, zamana ve hedef kitleye özel içerik üretim stratejileri geliştiriyoruz.

Peki Yapay Zekâ, İlim Havzaları’ndaki dinî tebliğ görevlilerine hedef kitleyi daha iyi tanımada nasıl yardımcı oluyor?

Yapay zekâ bize, çok büyük ve karmaşık veri kümelerini (Big Data) otomatik ve hassas bir şekilde toplama ve analiz etme imkânı sunuyor. Metin madenciliği ve veri madenciliği teknikleri sayesinde; insanların düşüncelerini, ilgi alanlarını ve ihtiyaçlarını tespit edebiliyoruz.

Örneğin; sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve internet sitelerinde kullanıcıların yorumlarında ve paylaşımlarında kullandıkları anahtar kelimeleri ve konuşulan konuları analiz ederek, şu anda hangi konulara ilgi duyduklarını, hangi meseleler hakkında soruları ya da kafa karışıklıkları olduğunu anlayabiliyoruz.

Hangi konular onları mutlu ediyor, neler onları öfkelendiriyor, kimlerle hemfikir veya karşıt görüşteler gibi duygusal eğilimler de akıllı sistemler tarafından tespit edilebiliyor.

İlim Havzalarında görevli mühendisler ve uzmanlar, bu veriler ışığında kullanıcıların düşünce yapısını ve davranışlarını önceden tahmin edebilmek için sürekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütüyor. Çünkü çok açık bir gerçek var ki, düşman cephesi bugün sanal dünyada düşünce hâkimiyetini ele geçirmiş durumda ve birkaç adım bizden önde. Onlar modern tebliğ araçlarını kötü niyetli şekilde kullanıyor.

Dolayısıyla bu farkı kapatmak ve bilişsel savaşta galip gelebilmek için biz de donanımlı ve hazırlıklı olmalıyız.

İnşallah yakın gelecekte gelişmiş algoritmalar aracılığıyla sosyal dalgaları ve toplumsal eğilimleri öngörebileceğiz.

Bu da bize, hem bugünkü hem de gelecekteki ihtiyaçlara tam olarak hitap eden içerikler üretme imkânı sağlayacak.

Başka bir ifadeyle, yapay zekâ sayesinde artık sadece savunmada kalan değil, taarruz eden bir tebliğ anlayışına geçiş yapabileceğiz — ki bu da bizzat Ayetullah el-Uzma Hamaney’in de vurguladığı bir stratejik hedeftir.

Farklı hedef kitleleri için özel içerik üretiminde yapay zekânın rolünü açıklar mısınız?

Yapay zekânın sanal tebliğdeki en önemli kullanım alanlarından biri, kişiselleştirilmiş içerik üretimidir. Akıllı takip sistemleri sayesinde elde edilen verilerle; hedef kitle, yaş, cinsiyet, coğrafi konum, ilgi alanları ve çevrim içi davranış gibi çeşitli kriterlere göre sınıflandırılabiliyor. Daha sonra, yapay zekâ algoritmaları yardımıyla, her hedef grubun ihtiyacına ve ilgisine özel içerikler üretiliyor.

Son dönemde, ülke genelindeki sanal tebliğ merkezlerinde görevli din görevlileri, ayet ve rivayetlerden elde edilen içerikleri etiketleme (anlamlandırma) çalışmalarına yoğunlaşmış durumda. Bu içerikler modern formatlara dönüştürülerek hikâye, masal, senaryo ya da film metni şeklinde yeniden kurgulanıyor.

Aslında medreselerde geliştirilen uzman, akıllı ve düşünsel sistemler, bu içerikleri gözetmen eşliğinde öğrenme aşamasında. Ancak yakın gelecekte, yeterli sayıda doğrulanmış ve etiketlenmiş veri tabanı oluşturulduğunda, bu sistemlerin tamamen makine destekli ve gözetmensiz öğrenmeyle içerik etiketleme ve üretim sürecine geçmesi bekleniyor. Bu gelişme, medreseler için çok önemli bir teknolojik atılım olacak.

Örneğin, eğer belirli bir kullanıcı grubunun İslam ahlakı ve felsefesiyle ilgili içeriklere ilgi gösterdiği tespit edilirse, onlar için özel olarak kısa videolar, animasyonlar ya da podcastler gibi modern medya formatlarında içerikler hazırlanıyor.

Üstelik bu içerik paketleri, doğrudan ahlak ve felsefe alanında uzmanlaşmış din görevlilerine sunuluyor. Görevli, hedef kitlenin türüne ve ihtiyacına göre bu içerikleri hem çevrim dışı hem de çevrim içi olarak, dijital ve geleneksel tebliğ platformlarında kullanabiliyor.

Bu yaklaşım yalnızca içeriklerin etkisini ve yönlendirici gücünü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda kullanıcı etkileşimini ve memnuniyetini de önemli ölçüde yükseltiyor.

Yapay Zekâ, içerik izleme ve değerlendirme süreçlerini nasıl iyileştiriyor?

İçerik izleme ve değerlendirme, sanal tebliğ sürecinin iki kritik parçasıdır. Yapay zekâ, bu süreçleri otomatik olarak ve geniş ölçekli bir şekilde gerçekleştirmemize olanak tanır. Entegre ve akıllı sistemler sayesinde, internet üzerinde yayımlanan içerikleri anlık olarak izleyebiliriz. Ayrıca, içerikleri, tasarlanmış robotlar aracılığıyla anında dijital platformlarda ve reklam ortamlarında yayımlayarak; etkileşim oranı, etkinlik ve reklam hedefleriyle ilişki gibi çeşitli kriterlere göre değerlendirme ve sonuç analizleri yapabiliriz.

Bunun yanı sıra yapay zekâ, ürettiğimiz içeriklerin performansını da değerlendirmemize yardımcı olur. Örneğin belirli bir içeriğin, reklam hedeflerimize ne kadar yardımcı olduğunu veya içerik üretim stratejilerinde herhangi bir değişikliğe ihtiyaç olup olmadığını analiz edebiliriz. Bu analizler, sürekli olarak gelişmemize ve daha iyi, güncel içerikler üretmemize olanak sağlar. Ayrıca, din görevlilerini ve reklam gruplarını değerlendirebilir ve yönlendirebilir; onların eğitim ve araştırma ihtiyaçlarını planlayabiliriz.

Yapay Zekâ ve uzman din görevlileri arasında nasıl bir sinerji vardır?

Yapay zekâ ve ülke genelindeki sanal tebliğ merkezlerinde aktif olarak görev yapan uzman din görevlileri sinerjik bir şekilde çalışmaktadır. Yapay zekâ, veri toplama ve analiz etme gibi tekrarlayan ve zaman alıcı süreçleri otomatik hale getirmemize olanak tanırken, içerik üretimi için gereken kararlar ve yaratıcılık hâlâ din görevlilerinin uzmanlığına ve deneyimine dayanır. İçerik üretimi ve değerlendirmesinde, insan zekâsına, uzmanlığa ve deneyime başvurmaktan başka bir seçeneğimiz yoktur.

Ancak hem içerik üretiminde hem de değerlendirmesinde akıllı araçlardan faydalanıyoruz. Örneğin, üretilen içeriklerin onaylanmadan önce kara listeye alınan konular ve kelimelerle karşılaştırılmasını sağlıyoruz. Bu sayede, içeriklerin değerlendirmecilere (din görevlisi, grup lideri, editör ve baş değerlendirmeciler) gösterilmeden yayımlanmasını engelliyoruz. Böylece hem değerlendirme uzmanlarının zamanından tasarruf ediyoruz, hem de yapay zekâdan faydalanmış oluyoruz. Ayrıca, içerik üretimi ve yayılmasındaki hata oranını da azaltıyoruz.

Aslında, akıllı bir değerlendirme yardımcı sistemi üzerinde çalışmaya başladık ve bu sistem şu an hem manuel hem de otomatik olarak içerik reddi için kara listeler oluşturuyor ve sürekli gelişiyor. Ancak bir kez daha vurgulamak gerekir ki, içerik üretimi ve değerlendirmesinde mutlaka din görevlilerinin deneyim ve uzmanlıklarına başvurulmalıdır.

Yapay zekâ, içerik reddetme konusunda daha düşük sorumluluk ve sonuçlara sahipken, içerik onaylama işlemi kesinlikle yapay zekâya bırakılmayacaktır.

İçerik üreticileri, senaristler, sesli ve grafik ekipleri, animasyon merkezleri ve danışmanlar, hepsi içerik üretiminde yapay zekâdan faydalanıyorlar. Hatta danışmanlar, daha hızlı yanıtlar almak için akıllı asistanlardan yararlanıyorlar. Ancak en önemli nokta, İslamî öğretiler ve dini bilgilerdir. Şükürler olsun ki, ilim havzalarında yüksek lisans ve doktora seviyelerindeki din görevlileri, sanal tebliğ merkezlerinde bu konularda tam bir uzmanlığa sahiptirler.

Sanal tebliğ görevlileri, yapay zekâ tarafından sağlanan veri ve analizleri kullanarak daha etkili reklam stratejileri tasarlamaktadırlar. Bu verileri yaratıcı bir şekilde kullanarak, içerik üretiminde yeni fikirler sunabilmektedirler. Bu şekilde, yapay zekâ güçlü bir araç olarak, din görevlilerinin yanında yer alır ve daha etkili reklam yapmamıza yardımcı olur.

Yapay Zekânın sanal tebliğdeki geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Yapay zekânın sanal tebliğdeki geleceği oldukça parlak görünüyor. Yapay zekâ teknolojilerindeki ilerlemelerle birlikte, bu araçların sanal tebliğin her alanında daha geniş bir şekilde kullanılacağı öngörülüyor. Bu ilerlemeler arasında, izleyici davranışlarını tahmin etmek için daha gelişmiş algoritmalar, otomatik içerik üretimi ve izleyici etkileşimini artırma gibi gelişmeler yer alıyor. Allah’a güvenerek ve Ehlibeyt’e (a.s.) dua ederek, yakın gelecekte gelişmiş algoritmalar kullanarak toplumsal dalgaları ve sosyal akımları tahmin edebileceğiz. Ayrıca, çevrim içi kullanıcıların düşünce ve davranışlarını öngörebileceğiz. Daha önce de belirttiğim gibi, bu iş yapma tarzı, bize şu anki ve gelecekteki dijital kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun içerik üretmemizi sağlayacak ve savunmacı reklamlardan saldırgan reklama doğru bir adım atmamıza olanak tanıyacak.

Bunun yanı sıra, modern araçlar ve medya platformlarının önemine dikkat çekerek, yapay zekâ, içeriklerimizi yalnızca mevcut izleyici taleplerine uygun hale getirmekle kalmayacak, aynı zamanda onların gelecekteki ihtiyaçlarını da önceden tahmin ederek karşılamak için bize yardımcı olacak. Başka bir deyişle, yapay zekâ, toplumsal ve kültürel değişimlerin her zaman bir adım önünde olmamıza olanak tanıyacak ve böylece izleyicilerimize en iyi içerik hizmetini sunmamıza yardımcı olacak.

Bu konuyla ilgili son sözünüz nedir?

Son olarak, 2025 yılındayız ve şunu belirtmek isterim ki bugün yapay zekâ, sanal tebliğdeki en gerekli araçlardan biridir. Hâlâ bazı kişiler akıllı araçların kullanımına karşı çıkarken, bazıları da bunların kullanımı ve kullanılmaması üzerine çalışıyorlar. Ancak bizler, yapay zekânın derin katmanlarında yerelleştirme ve İslamî öğretiler ile İran kültürüne uygun donanım, yazılım ve algoritmalar üretmeye odaklanmalıyız. Böylece içerik izleme, analiz etme ve değerlendirme süreçlerini daha hassas ve verimli bir şekilde gerçekleştirebiliriz.

Huzur ve ilim içinde, yapay zekâ ve din görevlilerinin iş birliğiyle, sanal tebliğ merkezlerinde gruplar, bölgeler, kuruluşlar, enstitüler ve şirketlerle birlikte, dini öğretileri, kullanıcıların bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarına göre yayma amacımız doğrultusunda çalışıyoruz. Ayrıca, sanal ortamda kullanıcılarımıza zarar vermemek ve olumsuz etkilerden korumak için önleyici tedbirler almayı hedefliyoruz.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha