Havza Haber Ajansı’nınn aktardığına göre Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Hüseyni Kummî bir konuşmasında “Ailede Güzel Ahlak” konusuna değindi. Bu konuşmayı siz değerli okuyuculara sunuyoruz:
Bazen bizler dışarıda son derece güler yüzlü ve ahlaklı insanlar oluruz. Hatta bazen güzel ahlaklı olmak zorunda kalırız; örneğin bir memur kötü huylu olursa, iş yerinden atılır.
Bir esnaf kötü ahlaklıysa, müşterisi olmaz.
Bir din âlimi sert ve kırıcı olursa, insanlar onun çevresinden uzaklaşır.
Yani biz evin dışında oldukça iyi huylu davranabiliyoruz; ama eve adım attığımız anda, eşimize ve çocuklarımıza karşı huysuzlaşıyoruz. Oysa bu eş ve çocuklar bize istemeden de olsa katlanmak zorundalar.
Açıkça ifade edeyim: Sevgili dostlar ev ortamındaki bu kötü ahlak, nifak (iki yüzlülük) alametidir.
Son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (sallallâhu aleyhi ve âlih) şöyle buyurmuştur:
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
Bu konuyla ilgili size bir kıssa anlatayım:
Peygamber Efendimizin (s.a.a) bir hizmetkârı vardı. Bu hizmetkâr, on yıl boyunca Resûlullah’a (s.a.a) hizmet etti.
Tarihte ismi kayıtlıdır: Bu kişi Enes bin Mâlik’tir.
Bu hizmetkârın hikâyesi, Peygamber Efendimizin (s.a.a) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği gün başlar. Medineliler, O’nu en güzel şekilde karşıladılar.
Gerçekten de büyük bir saygı gösterdiler. Herkes gücü yettiğince Peygamber’e (s.a.a) bir hediye getirdi.
Bu esnada bir kadın Peygamber’in (s.a.a) yanına gelerek şöyle dedi:
“Ya Resûlallah! Size bir hediye getirmeyi çok isterdim ama hiçbir şeyim yok. Sadece bir oğlum var; o da size âşıktır..."
Ayrıca bir özelliği vardı ki o dönemde çok nadir bulunurdu. Bu özellik okuma yazma bilmesiydi ve o zamanlar Arap Yarımadası’nda bu çok enderdi.
Kadın dedi ki: “Bu oğlum hem okuma yazma biliyor hem de size gönülden bağlı. İzin verir misiniz sizin gönüllü hizmetkârınız olsun?”
Bugün siz İmam Rıza’nın (a.s.) gönüllü hizmetkârı olmayı ne kadar isterdiniz? Bu kolay bir şey midir? On binlerce kişi, İmam Rıza’nın (a.s.) hizmetkârı olmayı arzuluyor.
İşte o çocuk Enes bin Mâlik’tir. O şöyle anlatır:
“Ben Peygamber Efendimize on yıl hizmet ettim ve bu süre boyunca Peygamber’in evinde, kadınlarına ve çocuklarına ondan daha merhametli birini görmedim.”
Enes der ki: “Bu on yıl boyunca Peygamber bana bir kere olsun ‘Neden bunu yaptın?’ ya da ‘Neden şunu yapmadın?’ demedi. Bazen öyle işler yapardım ki Peygamber Efendimizin hoşuna gitmezdi. Ama buna rağmen bir kere bile bana itiraz etmediler, bunu yüzüme vurmadılar.”
Hatta Enes bin Mâlik şöyle anlatır:
“Bazen Peygamber Efendimizin gece bir yere davetli olduğunu sanarak akşam yemeğini yerdim.
Ama sonradan anlardım ki hiçbir yere gitmemişler; sadece bazı sahabiler onu bekletmişler.
Yine de bu durumu bana asla hatırlatmaz, hiçbir zaman beni azarlamazlardı.””
Enes’in şu sözü çok dikkat çekicidir:
“Beni hiçbir zaman küçük düşürmedi ve yaptığım hiçbir şey hakkında tek kelime bile etmedi.”
Enes devam eder:
“Bazen Peygamber Efendimizin hanımları beni azarlardı. Ama Hz. Peygamber beni savunur, şöyle derdi: Onu rahat bırakın. Neden onu azarlıyorsunuz? Bu hizmetkârımızı niçin suçluyorsunuz? Eğer bir şey Allah tarafından yazılmış ve takdir edilmişse, neden onu kınıyorsunuz?”
Bugün pek çok evde, farklı yaşlardan insanlar sakinleştirici ilaçlar kullanıyorlar.
Bu sadece yaşlılarda değil; gençlerde ve orta yaşlılarda da oldukça yaygın hale geldi.
Ama unutmamak gerekir ki gerçek huzur verici ilaç Allah Resûlü’nün (s.a.a) sözleridir.
Eğer gerçekten inanırsak onun sözleri hayatımızın en güçlü huzur kaynağı olur.
Hayat her zaman kolay değildir; zorluklar ve sıkıntılarla doludur.
Sayın beyefendiler, sayın hanımefendiler! Evinizde ve hayatınızda bazen hoş olmayan olaylar yaşanabilir.
Allah Resûlü’nden (s.a.a) öğrenin. Buyururlardı ki:
“Bırakın gitsin, ne işiniz var?”
Yani: “Eğer Allah onu yazmış ve takdir etmişse, bırakın gitsin.”
Elbette yanlış anlaşılmasın: Burada kast edilen kendi hatalarımızı veya tedbirsizliklerimizi kaderimize havale etmek değil. Biz üzerimize düşeni yapmalı, çabalamalıyız. Hayatın her anının tam da istediğimiz gibi ilerlemesini beklememeliyiz. Zaman zaman bizim isteğimize uymayan olaylar da yaşanır; onlarla baş etmeyi öğrenmemiz gerekir.
Hayatında hiçbir sorunu olmadığını, her şeyin tam da istediği gibi gittiğini söyleyen birini tanıyor musunuz?
yorumunuz