Cuma 6 Haziran 2025 - 02:03
Direniş Ekseni İmam Humeyni’nin (r.a) Öncü Düşüncesinin Ürünlerinden Biridir

Havza / Lübnan Müslüman Âlimler Birliği: “İmam Humeyni (r.a), rehberliğin fakihlerin elinde olduğu, İslam’a dayalı yeni bir dinî-siyasi düşünce inşa etti.”

Havza Haber Ajansı Tercüme Servisi’nin haberine göre, İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu İmam Humeyni’nin (r.a) vefatının 36. yıldönümü münasebetiyle Lübnan Müslüman Âlimler Birliği bir bildiri yayımladı. Bildiride şu ifadelere yer verildi:

İmam Humeyni’nin (r.a) vefatının 36. yılına giriyoruz; İran İslam Cumhuriyeti kendisine karşı yürütülen tüm savaşlara ve dayatılan haksız küresel ekonomik ambargoya rağmen devlet yapısının temellerini kurmuş, büyük güçler arasında yer alma yolunda bilimle silahlanmış, kalkınma yolunda ilerlemiş ve insanlığın ulaştığı tüm bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmuştur.

Âlimler Birliği açıklamasına şöyle devam etti:

Tüm bunlar İmam Humeyni’nin (r.a) inkılabın başından itibaren ortaya koyduğu fikirler ve İran devletinin bu fikirleri izlemesi sayesinde gerçekleşmiş; ayrıca Ayetullah el-Uzma Ali Hamaney’in hikmetli rehberliği bu sürece büyük katkı sağlamıştır.

İmam Humeyni (r.a), İslam’a dayalı yeni bir dinî-siyasi düşünce inşa etti; bu düşüncede rehberlik, fakihlerin elindedir. Halk, bağımlılıklardan ve istibdattan kurtulmalıdır, mazlum milletler zulüm ve zalimlere karşı direnmeli ve sömürgeciliğin baskısından kurtulmalı, doğu ile batının iki kutuplu dünyasından bağımsız olmalıdır.

İmam Humeyni’nin (r.a) açıkladığı gibi ve İran halkının İslam inkılabı boyunca düzenlediği yürüyüşlerde ifade ettiği gibi bu düşünce şu şiarla özetlenmiştir:

“Ne Doğu Ne Batı – Sadece İslam Cumhuriyeti.”

Direniş Ekseni (mihver-i mukavemet), İmam Humeyni’nin (r.a) öncü düşüncesinin ürünlerinden biridir. Bu düşünce çerçevesinde İmam (r.a), dünya mazlumlarını ve İslam ümmetini şu çağrıyla bir araya gelmeye davet etti: “Ey Müslümanlar, birleşin!”

Bugün Direniş Ekseni siyonist düşmana karşı kader belirleyici bir savaşın içindedir.

Ancak bu düşman yalnız değildir; küresel istikbar onunla ittifak halindedir ve siyonist rejimi hem ayakta tutmak hem de Direniş Ekseni’nin oluşturduğu tehditleri azaltmak için desteklemektedir.

Bu durum İran İslam Cumhuriyeti’nin bağımsız siyasetinin bir tezahürüdür; zira İran, direniş hareketlerini desteklemekte ve Batı’nın hegemonyasını reddederek ondan kurtulma yolunu tercih etmektedir.

Âlimler Birliği ayrıca şunlara dikkat çekti:

İmam Humeyni (r.a), İran ve diğer mazlum halklar için bağımsız karar alma hakkının önemini vurgulamıştır. İran, kararlarında özgür olmalı ve uluslararası güç odaklarına boyun eğmemelidir.

İmam Humeyni’nin (r.a) inkılabı üzerine kurduğu temel slogan ve halkın yürüyüşlerinde haykırdığı söz şuydu: “İstiklâl, Hürriyet, İslami Cumhuriyet.”

Bu sloganlar olmadan halkların küresel istikbar güçlerinin köleliğinden kurtuluşu garanti altına alınamaz.

İmam Humeyni (r.a), bu inkılabın İslami bir kimliğe sahip olmasını istiyordu.

Bu nedenle inkılaptan sonra gerçekleştirilen ilk referandumda halktan İran’da kurulacak olan rejimin “İslam Cumhuriyeti” olması yönünde oy vermelerini talep etti.

İran’ın yüce milleti de bu tercihte bulundu.

Bununla birlikte bu durum İmam Humeyni’nin (r.a) inkılabın başında farklı kesimlerden – dinî gruplar, solcular ve milliyetçiler – oluşan bir ittifakı etrafında toplamasına ve İran’ın refahını ve ilerlemesini isteyen herkesle iş birliği yapmasını sağladı.

Hiç kimse bu yaşlı İmam’ın 1979 yılında bölgenin en güçlü ülkesine karşı bir inkılabı yöneteceğini hayal edemezdi. O dönem bu ülke Körfez’in jandarması olmuştu ve bölgedeki en büyük askeri güce sahipti.

Ancak İmam Humeyni (r.a) Muhammed Rıza Şah Pehlevi’yi devirmekle dünyayı şaşırttı.

Şah’ı ABD ve İsrail’in kuklası olarak görüyordu.

İmam Humeyni’nin (r.a) teorisini dayandırdığı temel fikir, adaletli bir Velayet-i Fakih'tir.

Bu, İmam Zaman’ın (a.f) yokluğunda nitelikli bir fakihin İslam toplumunun liderliğini üstlenmesi gerektiği anlamına gelir.

İmam Humeyni (r.a) buna inanıyordu ve fiilen de kanıtladı ki fakih, şeriat esaslarına göre devleti ve toplumu yönetebilir ve siyasette ve dinde en yüksek makamdır.

Bu liderlik, mutlak velayettir; yani fakih İslam’ın en yüksek maslahatlarını göz önünde bulundurarak yasama ve yürütme dahil olmak üzere tam idari yetkiye sahiptir.

Günümüzde küresel istikbar güçlerinin - büyük şeytan Amerika ve işgalci siyonist rejimin - zalim saldırılarına karşı koymak için İmam Humeyni’nin (r.a) yoluna sıkı sıkıya bağlı kalmaya çok ihtiyacımız var.

İmam Humeyni’nin (r.a) bize söz verdiği gibi bu mücadele, o siyonist rejimin – ki kendisi onu “kanserli bir ur” olarak tanımlamıştı – yok edilmesiyle sona erecektir.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha