Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Arafi, İslam ülkelerinden bilim ve siyaset dünyasından önemli isimlerin katılımıyla Arapça düzenlenen, “Gazze Halkına Yönelik Kıtlık ve Aç Bırakma ile Zorunlu Göç Ettirme Savaş Suçlarının Kınanması” konulu Uluslararası Gazze ve İslam Âlimleri Webinarı’nda bir konuşma yaptı. Konuşmasının tam metni şöyledir:
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, âlemlerin Rabbi, bütün mahlûkatı yaratan Allah’adır. Salât ve selâm, efendimiz, peygamberimiz ve sevgilimiz Ebu’l-Kasım Mustafa Muhammed’e, onun tertemiz Ehl-i Beyti’ne ve seçkin ashabına olsun.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:
“Size ne oluyor ki Allah yolunda ve erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan oluşan mazlumlar uğruna savaşmıyorsunuz?” (Nisâ, 75)
Aziz misafirler, değerli âlimler ve fazıllar,
İslam dünyasının önde gelen lider ve şahsiyetleri,
Biz bugün, çağdaş tarihin en korkunç hadiselerinden ve insanlığa karşı en iğrenç suçlarından birine tanıklık ediyoruz. Burada gasıp Siyonist rejim, küresel müstekbir güçlerin — özellikle de cani Amerika’nın — doğrudan desteğiyle, yalnızca mazlum Filistin topraklarını -ki o İslam ümmetinin kopmaz bir parçasıdır- işgal etmeye devam etmekle kalmıyor; aynı zamanda Gazze Şeridi’ne yönelik insanlık dışı kuşatmayı ısrarla sürdürüyor ve direnişçi halkını açlığa, zorunlu göçe ve ölüme mahkûm ediyor.
Bu suçlar açıkça insan haklarının ve tüm ilahî prensiplerin, dinî değerlerin ve insani ahlâkın apaçık ihlalidir.
Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de — okunan mübarek ayette de olduğu gibi — bizleri mazlumlara yardım etmeye emretmiştir. Bugün, Gazze’nin mazlum halkı gaspçı Siyonistlerin en temel haklarını ellerinden aldığı “mustazaflar”ın açık bir örneğidir ve onlara yardım etmek her Müslümanın omzunda duran dinî ve ilahî bir görevdir.
Nitekim Peygamber-i Ekrem Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlih ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Bir adamın ‘Ey Müslümanlar, yardım edin!’ diye çağrısını işitip de ona cevap vermeyen, Müslüman değildir.”

Uluslararası bildirgeler ve anlaşmalar mazlumların çağrısına cevap verme ve saldırganlarla kararlı bir şekilde mücadele etme gerekliliğini vurgulamış; açık, net ve kapsamlı biçimde soykırım, aç bırakma, zorunlu göç ve sivillerin katledilmesi gibi suçları kınamıştır.
Roma Statüsü’nün 7. maddesi, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2. maddesi, Cenevre Sözleşmeleri’ne Ek I No’lu Protokol’ün 54. maddesi ve birçok diğer uluslararası bildiri ve yasaya göre Siyonist rejimin vahşi eylemleri açıkça savaş suçu, soykırım ve insanlığa karşı suç kapsamına girmektedir.
İşgalci Siyonistler; Gazze Şeridi’ne yönelik zalimce, vahşice ve iğrenç kuşatmayı sürdürerek çocukları, kadınları ve yaşlıları sudan ve gıdadan mahrum bırakmakta, hastaneleri ve okulları vahşi bombardımana hedef yapmaktadır. Bu durum Allah-u Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerîm’de şu şekilde nitelediği bozguncuların açık bir örneğidir:
“Allah ve Resulü’ne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası…” (Mâide, 33)
ve yine onlar hakkında şöyle buyurmuştur:
“O, iş başına geçti mi yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekinleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 205)
Öte yandan Emîru’l-Mü’minîn İmam Ali (aleyhisselâm) [tüm dünya insanlarına hitaben] şöyle buyurmuştur:
“Zayıfa adaletli davranmayı terk eden kimseyi, Allah şiddetli bir azapla yakalar.”
Gasıp Siyonist rejim, kuruluşunun uğursuz başlangıcından itibaren küresel müstekbirlerin elinde İslam ümmetinin vücudunda fitne ve savaşlar çıkarmak için bir araç haline gelmiş, bölge ve dünya için katliam, yıkım ve terör dışında hiçbir kazanım elde edememiştir. Bu rejim, karanlık tarih boyunca uluslararası büyük güçlerin desteği altında bölge devletlerine ve milletlerine karşı sayısız zulüm ve cinayet işlemiştir.
Ancak tüm bunlara rağmen Siyonist rejim, İran İslam Cumhuriyeti topraklarına karşı son gerçekleştirdiği 12 günlük saldırının ardından İran tarafından sert bir darbe almış; bu durum onu küçük düşürmüş ve şaşkına çevirmiştir. Bu büyük olay, İslam ümmetinin şeref ve izzetine yeniden kavuşmasının müjdecisi ve aynı zamanda bu rejimin sonunun yaklaştığının işaretidir.
Kardeşlerim, dünyanın özgür insanları,
İslam ümmetinin evlatları, özellikle âlimler, düşünürler ve büyükler:
Bugün, Kur’ân-ı Kerîm’in aydınlatıcı rehberliği ile Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlih) ve tertemiz Ehlibeyt’in sünneti doğrultusunda aşağıdaki hususları ilan ediyoruz:
Bu gasıp rejimle herhangi bir siyasi, ekonomik veya kültürel ilişki kurmak, Allah’ın yasakladığı bir günah, saldırı ve zulme ortak olmaktır:
“Günah ve düşmanlığa yardımlaşmayın.” (Mâide, 2)
Mazlum Filistin halkına, özellikle aç ve zulme uğramış Gazze halkına; gıda ve ilaç göndererek siyasi, hukuki, yasal, diplomatik ve maddi destek vererek yardım etmek; dinî, insani ve ahlaki bir görevdir. Zira Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Birini doyuran kimseyi, Allah Kıyamet Günü doyurur.”
Ancak bu hassas dönemde en önemli konu İslam ümmetini ve dünyanın tüm özgür insanlarını soykırım, zorunlu göç ve bu toprakların kontrolü için Siyonist rejimin yürüttüğü tehlikeler konusunda bilinçlendirmektir.
Biz kesin bir inançla biliyoruz ki; bu rejimin işgalci ve yıkıcı planları, İslam ümmetinin uyanıklığı, bağımsız devletlerin girişimleri ve dünya çapındaki özgürlükçü aktivistlerin çabaları sayesinde başarısız olacak ve geri püskürtülecektir.
Hidayeti izleyenlere selam olsun.
Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
yorumunuz