Perşembe 30 Ekim 2025 - 13:17
Medyanın "İdeal Kadın" Sunumu Gerçek mi Yoksa Hayal mi?

Havza / Medya, her alanda öne çıkan "ideal kadın” yani başarı, güzellik ve güçten yoğrulmuş, adeta kusursuz bir heykel olan kadın imgesi yaratmıştır. Oysa bu renkli ve parlak görüntünün ardında, çoğu zaman görülmeyen derin yaralar gizlidir.

Havza Haber Ajansı muhabirinin aktardığı haberde, şatafat dolu sanal dünya ve medya, toplumda derin yaralar açmakta ve her kesime farklı zararlar vermektedir.

Toplumda açılan yaralardan biri de kadınların gerçek dışı tasvir edilmesidir.

Medya, her alanda öne çıkan; örnek bir anne, iyi ve sadık bir eş, bağımsız ve toplumsal olarak aktif bir birey, enerjik bir sporcu, daima bakımlı ve gülümseyen bir kadın, özetle “ideal kadın” yani, başarı, güzellik ve güçten yoğrulmuş, adeta kusursuz bir heykel olan kadın imgesi yaratmıştır.

Oysa bu renkli ve parlak görüntünün ardında, çoğu zaman görülmeyen derin yaralar gizlidir.

Bu “ideal” imajla karşılaşan kadınlar, kendilerini yetersiz hissetmeye başlarlar. Olağan her hata, yorgunluk, başarısızlık yaşamın doğal bir parçası olması gerekirken kişisel bir yenilgi olarak algılanır. Bu durum, kadınlara ruhsal, psikolojik ve hatta fiziksel baskılar yükler. Öte yandan, anne olmayı ve evinin hanımı olmayı seçen kadınlar da bu medya anlatısı yüzünden toplumun kenarına itilmektedir.

Böyle bir tasvir, aslında kadınlara karşı işlenen gizli bir şiddet türüdür. Saklı kalmış görünmeyen birçok zararı da beraberinde getirir. Bu gizli zararları incelemek için, alanında uzman kişilerle bir söyleşi gerçekleştirdik

Kadın ve aile alanında faaliyet gösteren Masume Zehiri’nin Havza Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamadan kesitler:

Günümüz dünyasında medya, sosyal ağlar ve kültürel akımlar, “ideal kadın”ın öyle bir tasvirini sunmuşlar ki bu tasvire göre kadın aynı anda birden fazla rolde parlamalıdır; yani yüksek öğrenim görmeli, çalışmalı ve ekonomik olarak bağımsız olmalı, güzel bir görünüme sahip olmalı, kusursuz bir anne ve eş olmalı, geniş çapta sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmalı ve tüm bunların yanında iç huzurunu ve dengesini de koruyabilmelidir.

Medyanın "İdeal Kadın" Sunumu Gerçek mi Yoksa Hayal mi?

Bu sunum dışarıdan bakıldığında motive edici görünse de aslında kadınlara çok katmanlı bir psikolojik baskı ve kimlik krizi yüklemektedir.

Medyanın İdeal Kadın İmgesi ve Onun Psikolojik-Sosyal Zararları

Aynı zamanda medrese ve üniversite hocası olan Zehiri sözlerine şöyle devam etti:

Modern dünyada “ideal kadın”, her alanda üstün olmalıdır; ancak bu gerçek dışı imaj, kadınlarda yoğun zihinsel ve ruhsal baskılara yol açmaktadır. Ünlü psikolog Christina Maslach’ın da belirttiği gibi, çok rollü kadınlar, diğer insanlara göre duygusal tükenmişlik (Emotional Burnout) riskine daha fazla maruz kalmaktadır. Bu, aşırı duygusal yorgunluk hali olup, yaşam enerjisinin azalmasına, evlilik doyumunun düşmesine ve hatta depresyona neden olur. Bir diğer olgu yetersizlik hissidir (Impostor Syndrome). Sürekli başkalarıyla kendini kıyaslayan kadınlar, kendilerini daima idealin altında görürler. Bu sürekli kıyaslama alışkanlığı, kaygı ve özgüven düşüklüğünün nedenlerinden biridir.

Zehiri devamında:

Kur’an-ı Kerim, Bakara Suresi’nin 286. ayetinde gerçekçi bir bakış açısıyla önemli bir ilkeye işaret eder:

Allah, hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.”

Bu ayet, gerçek dışı beklentilerden ve kişinin kendine aşırı yüklenmesinden kaçınmak için ilahî bir temel ortaya koymaktadır.

Sosyolojik açıdan bakıldığında Zygmunt Bauman, “Akışkan Yaşam” (Liquid Life) teorisinde modern toplumun insanı mükemmel olma uğruna bitmeyen bir rekabetin içine hapsettiğini açıklar. Bu süreçte iç huzur, gösterişli dış görünüş uğruna feda edilir.

Böylesi bir ortamda, kadınlar varoluşsal kaygı ve kişilik yıpranması sorunlarını her zamankinden daha yoğun bir biçimde yaşamaktadırlar.

Kadın ve aile meseleleri üzerinde uzmanlaşan Zehiri, şu noktayı da hatırlattı:

Dini kaynaklarda ideal kadın modeli, erkekliğin bir kopyası ya da yabancı kültürlerin taklidi değil, dengeli ve vakur bir insan olarak tanımlanır.

Emirü’l-Müminin İmam Ali (a.s.), Hikmet 47’de şöyle buyurur:

Hayanın derecesi kadar iffet olur, iffetin derecesi kadar da hayır ve erdem.”

Yani, kadının değer ve erdemi, dışsal güç gösterisinde değil; iffetinde, haya ve vakarında gizlidir.

Kadınlar Nasıl Denge ve Gerçek Standarta Ulaşabilir?

Masume Zehiri bu soruya şöyle cevap verdi:

Burada “standart”tan kasıt, toplumsal ortalamaya göre bir performans değildir; aksine, kadının kendi gücü, zamanı ve bireysel önceliklerine dayalı olarak roller arasında gerçek bir denge kurmasıdır.

Kur’an-ı Kerim, Bakara Suresi’nin 143. ayetinde şöyle buyurur:

Ve işte böylece sizi orta bir ümmet kıldık.”

Yani, ölçülü ve dengeli bir toplum olmanız istendi.

Bu öğreti ışığında, Müslüman kadın, ailevi görevleri, kişisel gelişimi ve toplumsal sorumlulukları arasında bir uyum ve denge sağlamalıdır.

Zehiri şöyle devam etti:

Gelişim psikolojisi açısından bakıldığında, Erik Erikson, sağlıklı bir kimliğin ancak birey “kişisel kimlik” ile “toplumsal sorumluluk” arasında denge kurabildiğinde oluştuğunu belirtir. Aksi hâlde, kişi rol çatışması (Role Conflict) yaşayarak içsel bir huzursuzlukla karşı karşıya kalır.

Zehiri sözlerine şöyle devam etti:

Aile açısından bakıldığında, sorumlulukların adil bir şekilde paylaşılması, kadının ruh sağlığının temel unsurlarından biridir.

İslam kültüründe, aile sorumluluğu yalnızca kadının omuzlarına yüklenmemiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi davranandır; ben de aileme karşı en iyi olanınızım.”

Bu hadis açıkça göstermektedir ki, erkeğin eşine destek olması ve aile işlerine katılması, ahlaki üstünlüğün bir ölçütüdür.

Psikolojik açıdan bakıldığında da kadının çabalarının takdir edilmesi ve duygusal destek görmesi, kadının kendini değerli hissetmesini sağlar ve psikolojik baskıyı azaltır.

Kadınların ve Çevrelerinin Rolü ve Roller Arasındaki Baskıyı Yönetmek

Kadınların Rolü

Kadın ve aile meseleleri uzmanı Zehiri şöyle vurguladı:

Kadınlar, kendi gerçek istekleri ile toplumun beklentileri arasında ayrım yapmayı öğrenmelidir.

Aşırı mükemmeliyetçilik, psikoloji açısından, kaygı ve başarısızlık duygusunun en önemli nedenlerinden biridir, çünkü kişi asla kendisinden tam anlamıyla memnun olamaz.

Kendine özen göstermek (Self-care) yani ibadet, dinlenme, eğlenme ve okuma gibi faaliyetler kadının ruh sağlığını koruması ve rollerini verimli biçimde yerine getirmesi için zorunludur.

Zehiri ayrıca hatırlattı:

Dini öğretilerde de kadının iç huzurunun korunmasına özel önem verilmiştir.

Kur’an-ı Kerim, Rum Suresi’nin 21. ayetinde eşler arasındaki ilişkiyi şöyle tasvir eder:

O’nun ayetlerinden biri de, sizin için kendi cinsinizden eşler yaratmasıdır ki, onlarda huzur bulasınız. Aranıza sevgi ve merhamet koymuştur.”

Bu ayet, kadının bitmek bilmeyen rekabet ve beklentiler baskısı altında değil, sevgi ve merhamet ortamında huzur bulması gerektiğini, sakin ve destekleyici bir ilişkide yaşaması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. 

Çevrenin ve Toplumun Rolü

Medrese ve üniversite hocası Zehiri şöyle ekledi:

Yakın çevre, özellikle eş, kadına karşı destekleyici ve anlayışlı bir tutum içinde olmalıdır.

Kadının seçimlerine saygı duymak, sorumlulukları adil biçimde paylaşmak ve onun zaman ile duygusal sınırlarını gözetmek, “ma‘rûf üzere birlikte yaşamak” ilkesinin somut örneklerindendir.

Kur’an-ı Kerim, Nisâ Suresi 19. ayette şöyle buyurur:

Kadınlarla iyi geçinin, onlara güzel davranın.”

Zehiri devamında şöyle belirtti:

Kültürel kurumlar ve medya kuruluşları da gerçek dışı, tüketim odaklı kadın modellerini yaymaktan kaçınmalı ve bunun yerine dengeli, başarılı ve gerçekçi kadınları toplum için hakiki rol modelleri olarak tanıtmalıdır.

Medya uzmanı şu hatırlatmada bulundu:

Medyanın sunduğu “ideal kadın”, aslında gerçekçi olmayan ve baskı oluşturan bir modeldir.

Din ve psikoloji açısından bakıldığında başarılı kadın, kendisi, ailesi ve toplumu arasında denge ve huzur kurabilen kadındır; başkalarıyla rekabet içinde, bütün rolleri aynı anda üstlenmeye çalışan değil.

Uzman şöyle devam etti:

Toplum, “kusursuz model”den “dengeli model”e doğru bir değişim göstermelidir.

Nitekim Şehit Murtaza Mutahhari, İslam’da Kadının Hakları Sistemi adlı kitabında şöyle der:

“Kadın, mükemmel olmak için erkekleşmemeli, kabul görmek için de erkeğin gölgesinde kalmamalıdır. Kadın, ancak kadın olduğunda kemale erer; erkeğin bir kopyası olduğunda değil.”

Kadınların desteklenmesi için farklılıkların kabulü gereklidir.

İkinci söyleşimizi Klinik Psikolog Dr. Feride Azizi ile gerçekleştirdik. Dr. Azizi, Havza Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada şöyle dedi:

“Farklı kültür ve toplumlarda ‘ideal kadın’ imajı farklı biçimlerde tanımlanmıştır.

Bu imaj genellikle toplumun değerlerinden, inançlarından ve sosyal beklentilerinden kaynaklanır; ancak çoğu zaman kadınların gerçek yaşam koşullarından oldukça uzaktır.

İdeal kadın ile gerçek kadın arasındaki farkı tanımak ve bu farkların yol açabileceği zararları incelemek, kadınları desteklemek için uygun çözümler geliştirmemize yardımcı olur.”

Dr. Azizi sözlerine şöyle devam etti: 

“İdeal kadın, toplumda belirli ölçütlere (kriterlere) göre şekillenen bir imajdır.

Bu ölçütler; dış güzellik, belirli davranış kalıpları, sosyal roller (örneğin eşlik, annelik) ya da mesleki başarılar gibi unsurları içerebilir.

İdeal kadın imajı çoğu zaman medya, aile ve kültür tarafından teşvik edilen bir görüntüdür ve bazen tamamen gerçek dışı ve ulaşılmaz bir nitelik taşır.”

Klinik psikoterapist, gerçek kadının tüm bireysel özellikleri ve farklılıklarıyla bir birey olduğunu vurgulayarak şöyle dedi:

“Gerçek kadın, ‘ideal kadın’ın tüm özelliklerine sahip olamayabilir ya da olmak istemeyebilir.

O, güçlü ve zayıf yönleriyle, kendine özgü duygular ve deneyimlerle yaşamını sürdürür; çeşitli roller ve istekler arasında denge kurmaya çalışır.”

Dr. Azizi şu hususu vurguladı:

“İdeal kadın imajı bir ülkü (ideal) olabilir; ancak kadınların gerçek yaşamı çok daha karmaşık ve çeşitlidir. Farklılıkların kabulü ve kadınların bireysel gelişim yolunda desteklenmesi, sağlıklı ve eşit bir toplum inşa etmenin anahtarıdır. Zararları fark etmek ve uygun çözüm yolları geliştirmek, yalnızca kadınlara değil, toplumun tamamına fayda sağlar.”

Dr. Azizi sözlerine şöyle devam etti: “İdeal kadın imajı, tarih boyunca ve farklı kültürlerde değişime uğramıştır. Bu ‘ideal kadın’ figürü, toplumun, ailenin ve kültürün belirlediği ölçütler ve beklentiler doğrultusunda şekillenen bir kişiliktir.

Genellikle belirli fiziksel, davranışsal ve kişilik özelliklerini içerir.

Ancak bu ideal imaj, çoğu zaman kadınların gerçek yaşam koşullarıyla büyük ölçüde çelişir. Kadınların bu imaja uyum sağlamaya zorlanması, çeşitli zorluklar ve sorunlar doğurur. Bu nedenle, kadınları desteklemek ve onlara yardımcı olmak için bu sorunların iyi anlaşılması ve uygun çözüm yollarının geliştirilmesi gerekir. İdeal kadın, toplumun gözünde arzu edilen tüm özelliklere sahip bir kadın imajıdır. Bu özellikler genellikle fiziksel güzellik ve bakımlılık, uygun ve nazik davranış, eşlik, annelik ve mesleki rollerindeki yetkinlik, sabır, fedakârlık ve destekleyicilik, ayrıca aile ve sosyal yaşamda başarı gibi unsurları kapsar. Bu imaj çoğunlukla medya, aile ve kültür tarafından teşvik edilir; ve bu imaja ulaşamayan kadınlar, zaman zaman yetersizlik hissine kapılabilirler.”

"İdeal Kadın" Olmanın Zorlukları

Klinik psikolog şöyle dedi:

“Gerçekçi olmayan standartlara ulaşma çabası, kadınlar üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Kadınlar, dış görünüşe, davranışlara ve mesleki başarıya dair beklentilerle karşılaştıklarında başarısızlık hissine kapılabilirler; bu da stres ve kaygıya yol açar.”

Şöyle ifade etti:

“Kadınlar kendilerini ideal kadın imajıyla karşılaştırdıklarında ve o seviyeye ulaşamadıklarında, özgüvenleri azalır ve özdeğer düşüklüğü yaşayabilirler. Ayrıca bu baskılar, depresyon, kaygı bozukluğu ve yeme bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilir; bu durum da kadınların genel ruhsal ve fiziksel sağlığını tehdit eder.

Azizi şöyle ekledi:

“İdeal kadından, hem iyi bir anne hem de iyi bir eş olması, aynı zamanda da mesleğinde başarılı olması beklenir. Bu çoklu rol yükü, kimi zaman çatışma ve yoğun yorgunluk yaratabilir. Öte yandan, ideal kadın kavramı bazen kalıplaşmış ve sınırlayıcı roller çerçevesinde tanımlanır; bu da kadınların kişisel gelişim ve ilerlemesini engeller. Ayrıca gerçekçi olmayan beklentiler, aile içi ilişkilerde gerginliklere yol açabilir ve kadınları gerekli destekten mahrum bırakabilir. İdeal kadın, aslında toplumsal bir imajdır ve kadınlar üzerinde çok yönlü baskılar ve zorluklar oluşturabilir.

Bu baskılar, doğru şekilde yönetilmediğinde, kadınların ruhsal ve bedensel sağlığını tehdit eder; ayrıca ailevi ve sosyal ilişkilerde de sorunlara yol açabilir. Bu zorlukların doğru biçimde tanınması ve eğitsel, psikolojik, sosyal ve yasal çözümler sunulması sayesinde, kadınlar kendilerini kabul ederek ve bireysel güçlenme yoluna giderek daha sağlıklı ve başarılı bir yaşam sürdürebilirler.

Kadınlarını gerçek halleriyle kabul eden ve destekleyen bir toplum, gelişmiş ve sürdürülebilir bir toplum olacaktır.

Kadınlara, Toplumsal Sorunlarla Mücadele Etmelerinde Nasıl Destek Olunabilir?

Eğitim ve Farkındalık

Klinik psikolog, stresle başa çıkma becerilerinin öğretilmesini çözüm yollarından biri olarak değerlendirdi ve şöyle dedi: “İdeal kadına, gerçekçi olmayan baskılar ve beklentilerle nasıl başa çıkacağını öğretmek gerekir. Örneğin, derin nefes egzersizleri, meditasyon ve zaman yönetimi teknikleri gibi yöntemlerin uygulanması bu konuda etkili olabilir. Ayrıca, ruh sağlığının önemi ve kaygı ile depresyonun belirtileri hakkında daha iyi bir farkındalık oluşturulması, kadının gerektiğinde daha erken yardım aramasına yardımcı olur.”

Özgüven ve Öz-Kabulün Güçlendirilmesi

Uzman, kadınlara kendi güçlü ve zayıf yönleriyle kendilerini kabul etmeyi öğretmenin ve değerlerini gerçek dışı ölçütlerden bağımsız biçimde fark ettirmenin önemli bir çözüm olduğunu belirtti.

Ayrıca, iletişim, karar verme ve problem çözme becerileri gibi uygulamalı yetkinliklerin geliştirilmesinin, kadınlarda özgüveni artırdığını ifade etti.

Danışmanlık ve Psikoterapi Hizmetlerine Erişim

Dr. Azizi, psikolojik baskı altında olan kadınlara uzman danışmanlık hizmetlerinin sunulması, duygularını tanıma ve yönetme konusunda destek verilmesi, ayrıca kadınların deneyim ve duygularını paylaşabilecekleri psikolojik destek gruplarının oluşturulmasının önemli çözümler arasında olduğunu ifade etti.

Aile ve Toplum Desteği

Dr. Azizi, ailevi duygusal desteğin ve gerçek dışı beklentilerin azaltılmasının, kadının üzerindeki baskıyı azalttığını belirtti. Ayrıca kadınların sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmalarının teşvik edilmesinin, moralin yükselmesine ve yalnızlık hissinin azalmasına katkı sağladığını vurguladı

Roller Arasındaki Dengenin Yönetimi

Klinik psikoterapist, kadına önceliklerini düzenleme ve zamanını yönetme konusunda yardımcı olmanın, yaşamın farklı rollerinden kaynaklanan baskıyı azalttığını belirtti. Ayrıca, ev ve aile içi sorumlulukların aile bireyleri arasında paylaşılmasının, özellikle erkeklerin ev işlerine daha fazla katılımının son derece etkili bir çözüm olduğunu vurguladı.

Fiziksel Sağlığa Özen Gösterme

Uzman, beden sağlığının ruh sağlığı üzerinde doğrudan etkisi bulunduğunu ifade etti. Düzenli spor yapmanın, endorfin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağladığını; yeterli uyku ve dinlenmenin ise psikolojik enerjinin yenilenmesine yardımcı olduğunu belirtti.

Kalıp Yargılar ve Olumsuz İnançlarla Mücadele

Dr. Azizi şöyle ekledi: Kadınlara, medyada sunulan “ideal kadın” imgelerini analiz etme ve eleştirel bir bakış geliştirme eğitimi verilmesi son derece önemlidir. Böylece kadınlar bu tür mesajlardan daha az etkilenirler. Ayrıca, hiç kimsenin kusursuz olmadığını ve hata ile eksikliklerin yaşamın doğal bir parçası olduğunu kabullenmeye teşvik etmek de büyük önem taşır.

Rahatlama ve Tamamlayıcı Psikoterapi Yöntemlerinin Kullanımı

Klinik psikolog şöyle ekledi: Meditasyon teknikleri ve sakin ortamlarda bulunmak, stresi azaltmaya ve odaklanmayı artırmaya yardımcı olur. Ayrıca duyguların sanatsal yollarla ifade edilmesi, ruhsal gerginlikleri azaltmada etkili bir yöntemdir.

Uzman hatırlattı: “İdeal kadın”ın psikolojik sağlığı, sosyal baskılar ve çoklu roller nedeniyle risk altına girebilir. Ancak, başa çıkma becerilerinin öğretilmesi, aile ve toplumsal destek, psikolojik danışmanlık hizmetlerine erişim ve bedensel sağlığa özen gösterilmesi sayesinde kadının ruh sağlığı korunabilir ve güçlendirilebilir. Toplumda kabul ve gerçekçiliğe dayalı bir atmosfer oluşturmak da bu baskıların azalmasında önemli bir rol oynar.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha