Trump Uluslararası Mahkemelerde Yargılanmalıdır

Havza Haber Ajansı'nın çeviri bölümünün bildirdiğine göre, Necef-i Eşref Cuma İmamı   Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Seyit Sedrüddin Kabançı, Necef'teki büyük Fatimiye Hüseyniyesi'nde verdiği cuma hutbesinde şöyle dedi: "Resmî gazete 'El-Vakaî el-Irakiye', hükümetin tüm kararlarını yayımlamakla sorumlu olup, IŞİD’le işbirliği yapan teröristlerin mal varlıklarının dondurulmasını öngören bir yasayı yayımladı. Bu listeye Lübnan Hizbullah’ı ve Yemen Husileri de dahil edilmiştir. Bu durum garip ve kabul edilemezdir. Dostlar nasıl düşmana, düşmanlar nasıl dosta dönüşebilir?"

Hüccet-ül İslam Kabançı şöyle ekledi: "Her ne kadar hükümet bu kararın kasıtsız bir hata olduğunu açıklamış olsa da biz bu hatayı affedilemez görüyoruz. Bu konuda araştırma yapılmalı, sorumlular cezalandırılmalıdır."

Trump'a Nobel Barış Ödülü Vermek Yerine Uluslararası Mahkemelerde Yargılamalı

Necef-i Eşref Cuma İmamı şöyle ifade etti: "Trump’ın, Irak hükümetinin kendisine Nobel Barış Ödülü vermeyi teklif ettiğini iddia etmesi en tuhaf konuların başında geliyor! Oysa Filistin’de 60 bin kişi şehit olmuştur ve Trump, Siyonist rejimin Lübnan, Suriye, Yemen ve İran’a yönelik saldırılarının baş destekçisidir. Bu sebeple Trump ödüllendirilmek yerine uluslararası düzeyde yargılanmayı hak etmektedir."


Millet, Başbakan Seçimini Bekliyor

Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Seyit Sedrüddin Kabançı şunları dile getirdi: "Halk büyük bir arzuyla başbakanın seçilmesini beklemektedir. Şu anda top 'Uyum Çerçevesi Partisi' ve Şii partilerin sahasındadır. Uyum Çerçevesi’nin devamlı ve düzenli toplantılar yaparak iş birliği ruhuyla hareket etmesinden dolayı teşekkür ediyoruz; fakat halk sonuç beklemektedir."

Hüccet-ül İslam Kabançı milletvekillerine hitaben şöyle seslendi: "Halk size güven duydu; öyleyse halkınıza sadık kalın ve onlara hizmet edin."

Necef-i Eşref Cuma İmamı, Irak Kürdistanı’ndaki son çatışmalara da değindi ve şöyle dedi: "Kürdistan’da yaşananlar, köylerin yok olmasına yol açan şiddetli ve yıkıcı bir savaştır. Bu konuda hüküm vermiyoruz ancak Kürdistan’ın Irak’ın bir parçası olduğunu vurguluyoruz. Merkezi hükümet, bu çatışmaları sona erdirme, bölgede güvenlik ve huzuru sağlama sorumluluğunu taşımaktadır."

Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Seyit Sedrüddin Kabançı, hutbesinin diğer bölümünde, Bağdat’taki Er-Reşad Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ni çökmekten kurtararak restore eden Haşdi Şabi güçlerine teşekkür etti.


Ahlâk ve Surette Güzellik

Necef-i Eşref Cuma İmamı, hutbenin dini kısmında şöyle dedi: 
"Allah güzeldir ve güzelliği sever."

Hüccet-ül İslam Kabançı Emir-el Müminin Ali’nin (a.s.) şu sözüne atıfta bulundu: “Nasıl ki yabancı bir şahsı ziyaret ederken en güzel halinizle görünmek istiyorsanız dostunuzu ziyaret ederken de onu güzel bir halde ziyaret edin."

Hüccet-ül İslam Kabançı şöyle devam etti: "İnsan dış görünümünü güzelleştirdiği gibi ahlakını da güzelleştirmelidir. Çünkü güzellik her şeyde geçerlidir — sözde, çünkü güzel söz sadakadır; yemekte ve ibadette, yürüyüşte (çünkü hızlı yürümek vakarını azaltır), hatta uykuda ve giyimde bile."

Necef-i Eşref Cuma İmamı şöyle ekledi: "Güzellik yalnızca görünüşte değildir, ahlakta da tecelli eder. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: 'Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.'

İmam Seccad’ın (a.s.) duasında şöyle geçmektedir: “Allah’ım! Beni  aldatan kimseye karşı samimiyetle davranmaya, benden kopan kimseye iyilikle muamele etmeye, mahrum edene cömertlikle, bağı koparanla yeniden bağ kurarak davranmaya, gıybetimi yapan kimseyi güzel bir şekilde anarak karşılık vermeye muvaffak kıl.”

Son olarak, İmam Zeyn-ül Abidin’in Mekarim-ül Ahlak duasına atıfta bulunarak şöyle dedi: “Allah’ım! Bana yüce ahlakları bağışla ve beni övünmekten koru.”

Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Seyit Sedrüddin Kabançı, Hz. Ümmül Benîn’in (a.s.) vefat yıldönümüne değinerek şunları söyledi: "Bu büyük hanımefendi iki alanda da cihat etti: Fedakârlık Cihadı yani tüm varlığı olan dört oğlunu İmam Hüseyin (a.s.) yolunda feda etti. Hüseynî hareketin korunması ve devam ettirilmesi cihadı yani hak yolunda can veren çocukları için her gün matem törenleri düzenleyerek Aşura’nın hatırasını ve İmam Hüseyin’in (a.s.) kıyamının amacını canlı tuttu."