Pazartesi 20 Ocak 2025 - 11:46
Neden kıble "Beyt-ul Mukaddes"ten "Kabe"ye değişti?

Havza /  Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi, kıblenin değişiminin aslında farklı aşamalarda bir imtihan ve olgunlaşma süreci olduğunu ve her birinin insanı doğru yola yönlendiren ilahi bir rehberlik örneği olduğunu söyledi.


Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre,  Ayetullah el-Uzma Naser Mekarim Şirazi, "Beyt-ul Mukaddes"ten "Kabe"ye kıblenin değişiminin nedenini açıklayan bir yazıda bu konuyu ele almıştır:

Kısa cevap:
Hicretten birkaç ay sonra, Yahudiler Müslümanları Beyt-ul Mukaddes'e yönelerek namaz kıldıkları için eleştiriyorlardı. Bir süre sonra, Peygamber (s.a.a) Beni Sâlim Mescidi'nde öğle namazını kılarken Cebrail geldi, Peygamber'in (s.a.a) kolunu tuttu ve yüzünü Kabe'ye döndürdü; böylece kıblenin değiştirilmesi emri verildi. Yahudiler bu durumdan rahatsız oldular ve tekrar bahaneler ürettiler. Allah, doğu ve batının O'na ait olduğunu ve hiçbir mekanın O'nun inayeti olmadan öz bir şerefe sahip olamayacağını bildiren kesin bir cevap verdi.

Detaylı cevap:
İslam Peygamberi (s.a.a), peygamberlikten sonra on üç yıl boyunca "Mekke"de ve hicretten birkaç ay sonra "Medine"de Allah'ın emriyle "Beyt-ul Mukaddes'e" doğru namaz kılmaktaydı. Ancak daha sonra kıble değiştirildi ve Müslümanlara "Kabe"ye doğru namaz kılmaları emredildi. Medine'de Müslümanların Beyt-ul Mukaddes'e doğru ibadet süreleri konusunda müfessirler arasında farklı görüşler vardır. Bu süre yedi aydan on yedi aya kadar belirtilmiştir. Bu süre zarfında Yahudilerin eleştirilerine maruz kaldılar; çünkü "Beyt-ul Mukaddes" aslında Yahudilerin kıblesiydi. Onlar Müslümanlara "Bunların kendilerine ait bir bağımsızlıkları yok, bizim kıblemize doğru namaz kılıyorlar." diyerek, bunun da haklı olduklarının bir delili olduğunu ifade ediyorlardı.

Bu konuşmalar, İslam peygamberi (s.a.a) ve Müslümanlar için hoş olmayan bir durumdu. Onlar bir yandan Allah'ın emrine itaat ediyor, diğer yandan da Yahudilerin alaylarından kurtulamıyorlardı. Bu nedenle peygamber (s.a.a) geceleri gökyüzüne bakarak sanki ilahi vahyi bekliyordu. Bir süre bu bekleyiş sürdü, ta ki kıble değişikliği emri geldi. Peygamber (s.a.a) "Beni Sâlim" camisinde öğle namazının iki rekatını Beyt-ul Mukaddes'e doğru kılmıştı ve bu sırada "Cebrail" (a.s) Peygamberin (s.a.a) kolundan tutarak yüzünü Kabe'ye döndürmekle görevlendirildi.

Yahudiler bu olaydan dolayı oldukça rahatsız oldular ve eski alışkanlıkları gereği bahaneler üretmeye ve eleştirilerde bulunmaya başladılar. Daha önce "Biz Müslümanlardan daha iyiyiz; çünkü onların kıble konusunda bağımsızlıkları yok, bize tabidirler" diyorlardı. Ancak Allah tarafından kıble değişikliği emri geldiğinde, hemen itiraz etmeye başladılar. Kur'an, Bakara suresi 142. ayette şöyle der: "Yakında bazı akılsız insanlar, 'Onları hangi şey kıblelerinden çevirdi?' diyeceklerdir."

"Neden bunlar, önceki peygamberlerin kıblesinden bugün yüz çevirdiler? Eğer ilk kıble doğruysa, bu değişikliğin anlamı nedir? Eğer ikincisi doğruysa, neden on üç yıl ve birkaç ay boyunca Kudüs'e doğru namaz kıldınız?!"

Allah, Peygamber'ine (s.a.a) şöyle buyurur: "Onlara de ki: Doğu ve batı Allah'ındır; dilediğini doğru yola iletir." (Bakara, 142). Bu, bahaneler üretenlere karşı kesin ve açık bir delildir; çünkü Kudüs, Kabe ve her yer Allah'ın mülküdür. Allah'ın aslında bir evi veya mekanı yoktur; önemli olan, O'nun emirlerine teslim olmaktır. Allah nereye emrederse o yöne namaz kılmak kutsal ve saygındır; hiçbir mekan, O'nun lütfu olmadan özünde bir şerefe sahip değildir.

Kıble değişikliği aslında çeşitli aşamalarda bir imtihan ve olgunlaşma sürecidir ve her biri, ilahi rehberliğin bir örneğidir. O, insanları doğru yola yönlendirendir.

Etiketler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha