Havza Haber Ajansı’nın aktardığı habere göre ilim havzalarının ilmi dernekleri, bilimsel merkezleri ve İnsan Hakları Komisyonunun bildirisi şu şekildedir:
Bismillahirrahmanirrahim
Eğer Allah’ın, insanların bir kısmıyla diğer kısmını engellemesi olmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler -ki oralarda Allah’ın adı çokça anılır- yıkılır giderdi. Allah kendi dinine yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir. (Hac Suresi 40. ayet)
İlahi önderler ve din âlimleri, İslam ümmetlerinin ve insan toplumlarının kimliğinin eksiksiz bir aynasıdır. Onlara yönelik her türlü saldırı, yüz milyonlarca insanın inanç ve duygularına yönelik bir saldırı ve toplumların manevi ve medenî varlığına yönelik bir tehdit olarak değerlendirilir. Bu temelde ve dinî öğretiler ile temel hukukî ölçütler ışığında, ilim havzalarına bağlı ilmi dernekler, âlimler, fakihler, düşünürler, araştırmacılar ve hukukçular adına ABD Başkanı Trump’ın İran İslam Cumhuriyeti’nin yüce mercîsi ve bilge rehberi Ayetullah el-Uzma Hamaney (Allah gölgesini daim kılsın) hakkındaki benzeri görülmemiş nefret söylemi ve tehditleri karşısında derin kaygıları dile getirerek ve tüm uluslararası kuruluşların, devletlerin, İslam ülkelerinin ve özgür halkların dikkatini aşağıdaki hususlara çekmektedir:
1. Uluslararası Hukukun Temel İlkeleri ve Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın Açık İhlali
Siyasi ve dinî şahsiyetlerin özellikle Birleşmiş Milletler’e üye bir ülkenin üst düzey yetkililerinin tehdit edilmesi, uluslararası hukukun emredici kurallarının açık bir ihlalidir. Bu tür tehditler sadece BM Anlaşması’nın 2. maddesinin 4. fıkrasına aykırı olarak devletlerin toprak bütünlüğü veya siyasi bağımsızlıklarına karşı tehdit veya güç kullanımını yasaklayan hükmü ihlal etmekle kalmaz aynı zamanda insanî hukuk ilkeleri ve barış ya da savaş zamanlarında sivil yetkililerin korunmasına ilişkin temel kurallarla da ciddi şekilde çelişmektedir.
2. Toplumsal Duyguların Yaralanması ve Nefret Söylemi
Bu tür tehdit ve eylemler açık bir nefret söylemi örneğidir ve yalnızca İslam ümmetinin dinî duygularını değil bağımsız ve özgürlük yanlısı diğer milletlerin ve dünyanın onurlu insanlarının duygularını da derinden yaralamaktadır. Aynı zamanda bölgesel ve uluslararası düzeyde şiddetli ve kontrolsüz tepkilere yol açabilecek potansiyele sahiptir. Medenî ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 20. maddesinin 2. fıkrası yasalar uyarınca ayrımcılığı, düşmanlığı veya şiddeti teşvik eden her türlü millî, ırkî veya dinî nefreti kışkırtmayı yasaklamaktadır. Bu hüküm özellikle şiddetin yayılmasını önlemeye yöneliktir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 1. maddesinde yer alan uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması hedefi dikkate alındığında bu tür tehditler açıkça küresel düzen için fiilî bir tehdit niteliği taşımaktadır.
3. Suikast Tehdidinde Bulunanların ve Uygulayıcılarının Uluslararası ve Cezaî Sorumluluğu
Resmî ve dinî şahsiyetlerin tehdit edilmesi ve suikasta uğramalarının yasak olduğuna dair uluslararası teamül hukukuna ve 1998 tarihli Roma Statüsü’nde yer alan bazı kurallara göre belirli bir hedefe yönelik, suç kastıyla yapılmış açık teşvik ve kışkırtma yalnızca bir şahsın öldürülmesiyle sınırlı kalmayıp daha geniş sonuçlar doğurduğu takdirde cezaî kovuşturma konusu olabilir. Bu durum faillerin dokunulmazlığını ortadan kaldırır.
4. Uluslararası ve Bölgesel Kurumların Acil Tepkisi Gereklidir
Daha önce de birçok kurum Müslüman toplumların önderlerine yönelik tehdit ve hakaretler konusunda net ve kararlı tavırlar sergilemiş; bunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesiyle açık bir çelişki olarak değerlendirmiştir. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere BM Genel Sekreteri, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve diğer uluslararası insan hakları kuruluşlarının bu açık ve benzeri görülmemiş tehdide karşı net, kamuya açık ve etkili bir tepki vermesi; uluslararası hukuk dışı, suç teşkil eden bu tür yöntemlerin normalleşmesini önlemesi beklenmektedir.
5. BM Anlaşması’nın 51. Maddesi Uyarınca İran’ın Meşru Müdafaa Hakkı
İran İslam Cumhuriyeti, doğal bir hak olarak meşru müdafaa hakkına sahiptir ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde bu tür saldırgan eylemlerle mücadele etmek amacıyla tüm askerî ve sivil imkânlarını kullanma hakkını elinde bulundurmaktadır.
Yukarıda ifade edilen hususlar çerçevesinde ilim havzalarına bağlı bilimsel dernekler, akademik merkezler ve insan hakları komisyonları ABD Başkanı’nın sorumsuz, gayrimeşru ve tüm uluslararası ve insani ölçütlere aykırı beyanlarını şiddetle kınamakta ve ülkenin diplomasi kurumundan, ilgili ulusal ve uluslararası mercilerden ve dünya genelindeki tüm özgür insanlardan beklentilerini şu şekilde dile getirmektedir: Bu küstah ve utanmazca saldırılar karşısında mevcut tüm yasal ve diplomatik imkânlar seferber edilmeli; uygun hukukî süreçler ivedilikle başlatılmalı ve bu çirkin davranış en güçlü şekilde mahkûm edilmelidir.
“Zafer ancak yüce ve hikmet sahibi Allah katındandır.”
(Enfâl Suresi, 10. ayet)
Katılımcı Ayetullahlar ve Hucecü’l-İslâm:
• Ebû’l-Kâsım Ali Dost – Fıkıh ve Hukuk Derneği
• Cevad Habibi Tabar – Kadın ve Aile Derneği
• Hasan Heyri – Sosyal Araştırmalar Derneği
• Hamit Rıza Mutahharî – Medrese Tarih Araştırmacıları Derneği
• Rıza Berenckâr – Havza İslam Kelamı Derneği
• Rıza Habibî – İslam Ahlakı Derneği
• Seyyid Sadık Muhammedî – Havza Usûl-i Fıkıh Derneği
• Abdülhâdî Mesudî – Havza Hadis Derneği
• Ali Agapîrûz – İslamî Yönetim Derneği
• Ali Ekber Reşâd – Felsefe Derneği
• Seyyid Kâzım Seyyid Bâkırî – Siyaset Araştırmaları Derneği
• Muhsin Elveyrî – Medeniyet Araştırmaları Derneği
• Seyyid Muhammed Vâiz Mûsevî – İletişim ve Tebliğ Derneği
• Muhammed Hüseynzâde – Havza Epistemoloji Derneği
• Muhammed Gurbanpûr – Çeviri ve Yabancı Diller Derneği
• Muhammed Takî Rebbânî – Havza Mehdeviyet Araştırmaları Derneği
• Muhammed Takî Subhânî – İmamet Derneği
• Muhammed Cevâd Zâreân – İslamî Eğitim ve Terbiye Derneği
• Muhammed Cevâd Tevakkulî – İslam Ekonomisi Derneği
• Muhammed Hasan Zamanî – Kur’an ve Şarkiyatçılar Derneği
• Muhammed Hüseyin Behrâmî – Din ve Dijital Medya Derneği
• Muhammed Rıza Berte – Havza İlmî Dernekleri ve İnsan Hakları Komisyonu Sekretaryası
• Muhammed Ali Rızâî-İsfahânî – Kur’an Araştırmaları Derneği
• Mehdi Hâd – İslamî Psikoloji Derneği
• Mehdi Fermâniyân – Dinler ve Mezhepler Derneği
• Mehdi Ebûtâlebî – Çağdaş Tarih Derneği
yorumunuz