Cuma 7 Mart 2025 - 19:12
Kadınların Hayattaki Öncelikleri: Çocuk Eğitimi mi, Sosyal Hayatta Yer Almak mı?

Havza / Kadının toplumda yer alması, onun temel önceliklerine, yani aile içindeki rolüne ve çocuklarının eğitimine zarar vermediği sürece yalnızca sakıncalı olmamakla kalmaz, aynı zamanda oldukça faydalı ve etkili olabilir. Ancak, eğer bu toplumsal katılım kadının aile içindeki asıl sorumluluklarını ihmal etmesine neden olursa, bu durum kabul edilemez.

Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Fereci, “Kadının aile içindeki rolü ile toplumsal hayattaki varlığı arasındaki denge nasıl sağlanabilir?” sorusuna yanıt verdi. Bu değerli açıklamalar, siz kıymetli okurlarımıza sunulmaktadır.

Kadınların Aile Sorumlulukları ile Toplumsal Hayattaki Varlıkları Arasında - Aile İçindeki Geleneksel Değerler Etkilenmeden- Denge Nasıl Sağlanabilir?

İslam, kadının toplumsal hayatta yer almasına karşı değildir. Kadınların toplumda bulunmasına -gereken alanlarda- Masum İmamlar (a.s.) ilk destek verenler olmuş ve onların bu alanlarda yer almasını teşvik etmişlerdir.

Bu durum, Hz. Zeyneb’i (s.a.) Kerbela’da, Hz. Hüseyin’in (a.s.) eşlerini ve diğer bazı kadınları Kerbela’da, Hz. Ali’nin (a.s.) kızlarını Kerbela’da görmekle açıkça anlaşılmaktadır. Aynı şekilde, Hz. Fatıma’nın (s.a.) toplumsal ihtiyaç olduğunda mescitte hitap ettiğini görüyoruz.

Bütün bunlar, İslam’ın kadının toplumsal varlığını reddetmediğini gösterir. Ancak burada önemli olan, önceliklerin korunmasıdır. Kadınların toplumsal hayata katılımı, aile içindeki asli sorumluluklarını ihmal etmelerine sebep olmamalıdır. Öncelikler göz ardı edilmemeli ve dengeli bir şekilde korunmalıdır.

Aile içindeki sorunlar ve anlaşmazlıkların başlıca nedenlerinden biri, önceliklerin göz ardı edilmesidir. Doğru olan şu ki, İslam, kadının toplumda yer almasına karşı değildir, ancak bu katılımın hangi konumda olması gerektiği önemlidir.

Kadının iş ve sosyal pozisyonu, onun bu işi yapma yeteneği ve dayanıklılığına uygun olmalıdır. Örneğin, bir kadın maden işlerinde çalışamaz, çünkü bazen erkekler bile böyle zor ve dayanılmaz koşullarda dayanamayabilir.

Ne yazık ki bazı Avrupa ülkelerinde, kadınların madenlerde çalıştığına dair raporlar ve fotoğraflar bulunmaktadır, ancak bu durum oldukça garip ve yanlış bir uygulamadır.

Kadının toplumda yer alması, onun doğal kapasitesiyle uyumlu olmalıdır. Bu mesele çok önemlidir ve daha da önemlisi kadının toplumsal katılımı, temel önceliklerine zarar vermemelidir.

Bir kadının ilk önceliği, aile içinde ve çocuklarıyla birlikte olmasıdır. Günümüzde psikoloji alanında, çocuklarıyla planlı ve düzenli bir şekilde vakit geçiremeyen kadınların, çocuklarının gelişim ve eğitiminde ciddi sorunlara yol açtığına dair birçok çalışma bulunmaktadır.

Bununla birlikte, kadının sosyal rolü de önemlidir ve birçok durumda onun toplumda yer alması gereklidir.

Kesinlikle kadınlara özel olan bazı meslekler bulunmaktadır ve bazı alanlarda kadınların toplumda yer almaması durumunda işler başarıya ulaşmaz.

Kadınların Hayattaki Öncelikleri: Çocuk Eğitimi mi, Sosyal Hayatta Yer Almak mı?

Örneğin kadınlardan oluşan eğitmenlere ve öğretmenlere ihtiyacımız var, çünkü onlar öğrencileriyle daha iyi bir iletişim kurabilirler. Bazen bir erkek, öğrencilerle uygun bir ilişki kuramayabilir, ancak bir kadın bu iletişimi kolaylıkla kurabilir.

Tedavi alanında da bazı alanlara başvuranlar kadınlar olmaktadır. Bu alanda, hemşirelerin ve sağlık personelinin kadınlardan oluşması, işlerin çok daha verimli bir şekilde ilerlemesine yardımcı olabilir. Bazen dini öğretilerimize dayanarak, bazı sosyal mesleklerde kadınların varlığından faydalanmak zorunludur.

Bu nedenle İslam asla kadının toplumda yer almasına ve sosyal mesleklerde bulunmasına karşı değildir, ancak bu katılım önceliklere ve kadınların doğal kapasitelerine uygun şekilde olmalıdır.

Önemli olan, İslam’ın öncelikleri net bir şekilde tanımlaması ve bu önceliklerin korunması gerektiği üzerinde ısrar etmesidir.

Allah’ın yaratılıştaki en büyük mucizelerden biri, duygular ve hislerdir ki bunlar annelerin içinde yer almaktadır. Bu duygular, çocukların yetiştirilmesi ve gelişimi konusunda eşsiz bir rol oynamaktadır; bu nedenle bu mesele “ilk öncelik” olarak ele alınmalı ve bunun yanında diğer öncelikler de göz önünde bulundurulmalıdır.

Eğer ilk önceliğimiz, diğer önceliklere fazla odaklanmaktan dolayı zarar görürse, doğal olarak ikinci önceliklere sıra gelmeyecektir. Bu durumu dikkatlice göz önünde bulundurmalıyız. Dinî öğretilerimizde, bir kişinin kendini yok etmesinin, başkalarını kurtarmak adına doğru olduğu şeklinde bir ifade yoktur. Evet fedakârlık vardır, ancak bu fedakârlık insanı doğru yoldan saptırmamalıdır. Fedakârlık, insanı doğru yolda ve dosdoğru bir şekilde tutan türde olmalıdır.

Örneğin, toplumda aktif olmayı ve toplumun çocuklarını eğitmeyi amaçlasam, ancak kendi çocuklarımın eğitimini ihmal etsem, bu davranış kabul edilemez.

Bu mesele önceliklerin doğru şekilde sıralanması ve buna göre bir plan yapılması gerektiği bir konudur. Her birey kendi yerinde uygun ve faydalı bir şekilde görevini yerine getirebilmesi için net tanımlar ve planlara sahip olmalıdır.

Kadının toplumda yer alması, onun temel önceliklerine yani aile içindeki rolüne ve çocuklarını yetiştirme sorumluluğuna zarar vermediği sürece yalnızca bir sakınca taşımaz, hatta çok faydalı ve etkili olabilir. Ancak bu katılım, kadının ailedeki asli sorumluluklarından uzaklaşmasına sebep olursa, bu durum kabul edilemez.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha