Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, Yüksek Dinî İlimler Konseyi Genel Sekreteri ve Anayasa Koruma Konseyi Fakihler Üyesi Ayetullah Muhammed Mehdi Şebzendedâr, mübarek Ramazan ayından gereğince istifade edilmesi gerektiğine işaret ederek şöyle dedi:
“Mübarek Ramazan ayı, yeni yılın başlangıcı olarak birbirimizi tebrik etmemizin yerinde olduğu bir aydır.”
Ayetullah Şebzendedâr şöyle dedi: “İslam’da belki de beş tür yıl anlayışı vardır. Bunlardan biri, Hz. Peygamber’in (s.a.a) hicretini başlangıç kabul eden ve kamerî takvime göre hesaplanan yıldır. Bu yıl, bulûğ çağına ulaşma ve ilahi sorumluluklara dikkat etme açısından önemlidir.
Diğeri, güneşin sabit oluşuna dayalı olarak hesaplanan şemsî yıldır.
Bir başka yıl, hums (beşte bir vergisi) ile ilgili olup, başlangıcı kişinin kazanç türüne, kârın ortaya çıkışına veya bazen bizzat mükellefin belirlemesine bağlıdır.
Bir diğer yıl da zekâtla ilgilidir; zekât verilmesi gereken malların üzerinden bir kamerî yıl geçmesi gerekir ki nisaba ulaşsın.
Ancak bir de ‘sülûk yılı’ (manevî yolculuk yılı) vardır ki, başlangıcı mübarek Ramazan ayıdır. Bu yıl, insanın kendini gözeterek ve nefsini kötü huylardan arındırarak, Allah’a yönelmesi ve O’nu daha iyi tanıması içindir. Bu sayede kişi, peygamberlerin ve velîlerin makamlarını ve ilahî hakikatleri daha iyi kavrayarak, ilahî azamet kaynağına doğru yol alabilir.”
Dua ve Münacatların Görevi
Yüksek Dinî İlimler Konseyi Genel Sekreteri sözlerine şöyle devam etti:
“Dua ve münacatların en önemli görevlerinden biri, bizleri gafletten uyandırmak ve sahip olduğumuz kapasiteyi fark ettirmektir. Onlar bize, hangi mertebelere ulaşabileceğimizi ve nasıl Allah Teâlâ’nın rızasına kavuşabileceğimizi hatırlatır.
Recep ve Şaban aylarının dualarında, bereketli ayların doğuşunda ve özellikle Kumeyl duasında bu noktaya vurgu yapılmıştır. Bu dualar, bize cehennem azabına düçar olmanın ne büyük bir felaket olduğunu ve Allah korusun, eğer bu duruma düşersek, asıl kaybın O’nun rızasını ve mülakatını (manevî yakınlığını) elde edememek olduğunu hatırlatır.”
Allah’a Ulaşmanın Yolu
Ayetullah Şebzendedâr şunları ekledi: “On birinci imam, Hz. Hasan Askerî’nin (a.s) ifadesiyle Allah’a ulaşmanın yolu bir yolculuktur. Bazı filozoflar ve akıl sahipleri buna ‘halktan Hâlık’a yolculuk’ derler. Şâri‘-i Mukaddes bu yolculuğun başlangıcını mübarek Ramazan ayı olarak belirlemiştir. İnsan, bu ay boyunca manevî bir program yapmalı ve Ramazan’ın sonunda kendini hesaba çekerek bu yıl içinde ne kadar başarı ve manevî yükseliş elde ettiğini görmelidir.”
Derin Anlamlarla Dolu Bir Dua
Anayasa Koruma Konseyi Fakihler Üyesi sözlerine şöyle devam etti: “İmam Musa bin Cafer’den (s.a) nakledilen, son derece derin anlamlar ve muhteva barındıran bir dua vardır ki, bu dua Kumeyl duasına benzemektedir. Merhum Şeyh Abbas Kummî, Ramazan ayı günlerine ait ameller arasında bu duayı da zikretmiştir.
Bu duada, İmam (a.s) defalarca ‘senetî fî hâzâ’l-âm’ (yani ‘bu yıl benim yılım olsun’) ifadesini buyurmuştur. Bu duayı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Hadis âlimleri arasında, bu duanın Ramazan’ın ilk gecesinde mi yoksa ilk gününde mi okunması gerektiği konusunda görüş ayrılığı vardır. Merhum Allame Meclisî ve Merhum Muhaddis Nûrî, rivayetten anladıklarına göre bu dua ilk güne aittir. Ancak bazı âlimler, ilk gecede okunmasının da faziletli olacağını söylemişlerdir.
Her hâlükârda, bu dua insana pek çok öğreti sunmaktadır ve ondan istifade edilmelidir.”
Duaların Özellikleri
Yüksek Dinî İlimler Konseyi Genel Sekreteri şöyle açıkladı: “Duaların en önemli özelliklerinden biri, manevî hakikatleri okuyana aktarmalarıdır. Bu dualar, Allah ile ünsiyet kurmanın ve O’nunla münacatta bulunmanın yanı sıra, çok önemli etkileri de beraberinde getirir.
Bu bahsi geçen dua, güvenilir bir senede sahiptir ve her kim bu duayı okursa, o yıl boyunca (bu Ramazan’dan gelecek Ramazan’a kadar) hem inançsal hem de bedensel fitnelerden korunur.
Bununla birlikte, rivayetlerde, Kadir Geceleri’nin bu sülûk yılıyla çelişmediği, aksine manevî yolculuğun farklı derecelerine işaret edebileceği ifade edilmiştir.”
Ramazan: Eşsiz Bir Fırsat
Ayetullah Şebzendedâr konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Ramazan, Allah’ın kullarına sunduğu çok önemli ve istisnai bir fırsattır. Ömrünüz boyunca, Allah’ın size bahşettiği nimetler vardır ve bunların kıymetini bilmek gerekir.
Masum İmamlarımızdan (a.s) rivayet edilen bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
‘Gerçekten Allah Teâlâ, ömrünüzün günleri içinde bazı rahmet esintileri (manevî fırsatlar) yaratmıştır; o hâlde, kendinizi onlara maruz bırakın!’
Bu mübarek ay, ilahi nimetlerden faydalanmak ve Allah’a yakınlaşmak için büyük bir fırsattır.”
İmam Musa bin Cafer’in (a.s.) Duası şu şekildedir:
Allah’ım!
Sana, her şeyin boyun eğdiği isminle, her şeyi kuşatan rahmetinle, her şeye galip gelen izzetinle, her şeyin tevazu gösterdiği azametinle, her şeyin teslim olduğu kuvvetinle, her şeyi alt eden celaletinle ve her şeyi kuşatan ilminle yalvarıyorum.
Ey Nur! Ey Kuddûs!
Ey her şeyden önce var olan Evvel!
Ey her şeyden sonra baki kalan Bâkî!
Ey Allah! Ey Rahman!
Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve beni şu günahlarımdan dolayı bağışla:
• Nimetleri değiştiren günahlarımı,
• Bela indiren günahlarımı,
• Ümidi kesen günahlarımı,
• Düşmanları bana musallat eden günahlarımı,
• Duaların kabul edilmesini engelleyen günahlarımı,
• Musibetleri üzerime çeken günahlarımı,
• Göklerin rahmet yağmurunu kesen günahlarımı,
• Günahların perdelerini yırtan hatalarımı…
Beni, asla nüfuz edilemeyecek sağlam zırhınla kuşat.
Beni gece ve gündüz endişe ettiğim her türlü kötülükten koru.
Bu senemde beni her türlü şerden muhafaza eyle.
Allah’ım!
Yedi kat semanın ve yedi kat yerin ve içindekilerin ve aralarındakilerin Rabbi!
Yüce Arş’ın Rabbi!
Yedi ayetin (Fatiha Suresi) ve büyük Kur’an’ın Rabbi!
İsrafil, Mikail ve Cebrail’in Rabbi!
Resulullah Muhammed’in (s.a.a) ve tüm peygamberlerin sonuncusunun Rabbi!
Ey Azîm! Sen büyüklüğünle ihsanda bulunursun,
Bütün korkuları defedersin,
Bollukla nimet verirsin,
Az iyiliğe çok sevap verirsin,
Ve dilediğini yaparsın!
Ey Kadîr!
Ey Allah! Ey Rahman!
Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve bu senemde beni senin örtünle kuşat, yüzümü nurunla aydınlat, beni sevginle diri kıl, rızana ve büyük nimetlerine ulaştır, bana kimseye vermediğin en üstün nimetlerini bahşet, beni sağlık ve afiyetinle kuşat!
Ey her şikayetin merciği, her sırra şahid olan, her gizliyi bilen, dilediği belayı defeden Allah!
Ey bağışlaması bol olan, hoşgörüsü güzel olan!
Beni, İbrahim’in (a.s.) dini ve fıtratı üzere, Muhammed’in (s.a.a.) yolu ve sünneti üzere yaşat ve en hayırlı şekilde vefat ettir.
Beni dostlarına dost, düşmanlarına düşman olarak öldür.
Bu yıl beni sana uzaklaştıracak her söz, fiil ve işten uzak tut,
Sana yaklaştıracak her söz, fiil ve işe yönelt,
Kötü sonuç doğuracak ve gazabına sebep olacak her şeyden koru.
Beni:
Kendi himayene al,
Sağlam korumanla kuşat,
Beni sıhhatinle donat,
Bana ikramınla muamele et!
Ey Rabbim!
Beni geçmişteki salih kullarının yoluna ilet, onlara kat!
Onların doğrulukla söylediklerine teslim olanlardan eyle.
Sana sığınıyorum:
• Günahlarımın, haksızlıklarımın, nefsime zulmümün ve şehvetlerime uymamın beni rahmetinden mahrum bırakmasından,
• Beni gazabına ve cezanın hedefi olmama sebep olmasından…
Allah’ım!
Beni razı olacağın her salih işe muvaffak kıl, bana yakınlığını nasip et.
Nasıl ki Peygamberin Muhammed’i (s.a.a.) düşmanlarının şerrinden korudun, sıkıntılarını giderdin, üzüntülerini kaldırdın, vaatlerini gerçekleştirdin; bana da aynı şekilde bu yılın korkularından, afetlerinden, hastalıklarından, fitnelerinden, şerlerinden, üzüntülerinden ve geçim sıkıntılarından kurtuluş ver.
Beni:
Tam bir sağlıkla nimetlerin içinde yaşat,
Ömrümün sonuna kadar huzur içinde eyle.
Ey Rabbim!
Hata eden, zulmeden, aciz kalan ve itiraf eden bir kul olarak senden diliyorum ki:
Geçmiş günahlarımı bağışla,
Meleklerinin kaydettiği, hafızların koruduğu hatalarımı affet,
Beni günah işlemeye karşı koru,
Ömrümün sonuna kadar beni senin yolunda sabit kıl.
Ey Allah! Ey Rahman!
Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve ne istediysem bana ver.
Çünkü sen, dua etmemizi emrettin ve kabul edeceğini vaat ettin.
Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Kaynak:
• Kâfî, cilt 2, sayfa 72
• Men Lâ Yahduruhû’l-Fakîh, sayfa 175
• Bihârü’l-Envâr, cilt 55, sayfa 376
yorumunuz