Perşembe 23 Ekim 2025 - 10:38
Mirza Nâinî, İslâm Düşüncesinde Mücâdeleci Aklın Sembolüdür / Büyük Alimlerin Eserlerinin İhyası, İlim Havzaları için Yol Gösterici ve Genç Nesil için İlham Kaynağıdır

Havza / İlim Havzaları Müdürü, büyük âlimlerin eserlerinin yeniden canlandırılmasının hem ilim havzalarına rehberlik ettiğini hem de genç nesle ilham verdiğini vurgulayarak şöyle dedi: “Mirza Nâinî, İslâm düşüncesinde mücâdeleci aklın ve gelenekle yeniliğin birleşiminin sembolüdür.”

Havza Haber Ajansı muhabirinin bildirdiğine göre Ayetullah Ali Rıza Ârafi, Merhum Mirza Nâinî Anma Kongresi’nde yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Mücahid âlimlerin hatırasını yaşatmak, ilmî, ahlâkî ve medenî hayatın yeniden canlanması demektir. Yüce Allah’a şükrediyoruz ki bizleri bir kez daha nurlu bir mecliste bir araya getirdi; böylece büyük bir âlim, yüce bir şahsiyet ve ilim havzalarının parlayan kandillerinden biri olan merhum Mirza Muhammed Hüseyin Nâinî’ye (r.a) saygılarımızı sunma imkânı bulduk.”

Ayetullah Ârafi, kongreye katılan yerli ve yabancı konuklara hitaben şunları söyledi: “İran’dan ve çeşitli ülkelerden bu ilmî ve manevî toplantıya teşrif eden bütün değerli misafirlere, büyük âlimlere, saygıdeğer hocalara, mercii taklitlerin bürolarının temsilcilerine, İmam Humeynî’nin (r.a) mübarek hanedanına, Yüce Rehberimizin muhterem ailesine, Kum İlim Havzası Öğretim Üyeleri Topluluğu’nun başkan ve üyelerine, İlim Havzaları Yüksek Konseyi’nin genel sekreteri ve üyelerine gönülden teşekkür ediyorum.”

Ayetullah Ârafi ayrıca şunları ekledi: “İran ve dünyanın farklı bölgelerindeki havza yöneticilerine, Meşhed, İsfahan, Necef-i Eşref ve diğer İslâm beldelerinden bu nurlu toplantıya katılan temsilcilere teşekkür ediyorum. Mukaddes Harem temsilcilerinin ve Ayetullah el-Uzma Sistanî’nin mübarek hanedanının varlığı bizim için son derece değerli ve kıymetlidir.”

Konuşmasının başka bir bölümünde, Ayetullah Ârafi bu kongrenin düzenleyicilerine teşekkür ederek şöyle dedi: “Politika Konseyi Sekreteri’ne, araştırmacılara, yazar ve yürütme ekibine; ayrıca bu uluslararası ilmî kongrenin düzenlenmesi için yoğun emek veren tüm çalışanlara; haber ve kültürel boyutta etkin bir şekilde katkı sunan medya mensuplarına ve ulusal basına içten teşekkürlerimi sunuyorum.”

Mirza Nâinî, İslâm Düşüncesinde Mücâdeleci Aklın Sembolüdür / Büyük Alimlerin Eserlerinin İhyası, İlim Havzaları için Yol Gösterici ve Genç Nesil için İlham Kaynağıdır

Aziz Rehberin ve Büyük Mercilerin Liderliğine Teşekkür

İlim Havzaları Genel Müdürü ayrıca, büyük mercilerin ve Yüce Rehber’in değerli mesaj ve beyanlarına değinerek şöyle konuştu: “İslam İnkılabı Rehberi’ne, bu kongrenin yolunu aydınlatan değerli ve yol gösterici sözlerinden dolayı samimi teşekkürlerimi sunuyorum. Büyük merciilerin derin anlamlar içeren, aydınlatıcı mesajlarına da takdirle bakılmalıdır. Bizler, onların öğüt ve tavsiyelerine gereken dikkat ve özeni göstermeliyiz.”

Ayetullah Ârafi, bu kongrede bulunma amacının temelini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “Burada bulunmamın asıl nedeni, değerli misafirlere ve aziz kardeşlerimize saygı, hürmet ve teşekkürlerimi sunmaktır. Bu tür oturumların düzenlenmesi yalnızca Mirza Nainî’nin anısına düzenlenen bir etkinlik değil, aynı zamanda onun fikrî, fıkhî ve medeniyet mirası üzerine tefekkür etme meclisidir. O, İslami düşünce tarihinde din, akıl ve siyaset arasındaki ilişkiye dair ıslahçı düşüncenin kurucularından biri sayılır.”

İlim Havzalarının Asli Görevi: Büyük Alimlerin İlmî Eserlerini Diriltmek

Ayetullah Ârafi konuşmasının devamında bu tür kongre, toplantı ve oturumların düzenlenmesini İslam ve Şiî tarihinin öncü şahsiyetlerine hakkını teslim etme anlamında değerlendirdi ve şöyle dedi: “Bu tür anma etkinlikleri, onların eserlerini ilim ve fikir sahiplerinin dikkatine sunar.”

Ayetullah Ârafi sözlerini şöyle sürdürdü: “Umuyorum ki bu tür kongrelerin düzenlenmesi, havzanın ilmî hareketinin devamına ve Şiî âlimlerin medeniyet kurucu düşüncelerinin doğru biçimde tanıtılmasına vesile olur. Bu toplantılar, büyüklerin eserlerinin yeniden okunmasına ve yeniden üretilmesine zemin hazırlamalı ve onların kalıcı mesajlarını, günümüz ve geleceğin havzalarına ve İslam dünyasına yansıtmalıdır.”

İlim Havzaları Genel Müdürü ayrıca şöyle konuştu: “Gerçekten de Mirza Nainî, kriz dönemlerinde mücadeleci aklın ve siyasetle meşgul olan fakihin sembolüdür. Onun düşüncesine geri dönmek, dinin çerçevesinde akla, özgürlüğe ve maneviyata geri dönmek anlamına gelir.”

Ayetullah Ârafi şöyle devam etti: “Bu tür anma programları, büyük âlimlerin ilmî eser ve teliflerini ilim, fikir ve araştırma erbabının dikkatine sunar. Daha önce de belirtildiği gibi bu kongrede merhum Nainî’nin kırktan fazla yazılı eseri tanıtılacaktır. Ayrıca onun düşünce ve eserleri üzerine yapılan yeni ilmî araştırmaların bir derlemesi de sunulacak; bu da onun fikrî etkisinin havzalar ve ilmî çevrelerde hâlâ devam ettiğini göstermektedir.”

İlim Havzaları Genel Müdürü, büyük âlimlerin ilmî mirasını diriltmenin havzaların temel görevlerinden biri olduğunu vurgulayarak şöyle dedi: “Bu büyük şahsiyetleri anmak, sadece onlara bir vefa borcunu yerine getirmek değil aynı zamanda İslâm toplumuna ve ilim havzalarına kimlik kazandırmaktır. Bu tür anma programları genç nesiller, talebeler, araştırmacılar ve genç hocalar için ilham kaynağıdır. Onlar böyle toplantılar vesilesiyle İslam ümmetine yolu gösteren Nainî gibi basiretli, gayretli ve mücahid âlimlerin yolunu sürdürmenin geleceği belirleyeceğini kavrarlar.”

Âlimlerin İlmî Mücadelesi, Talebelere İlham Kaynağıdır

Ayetullah Ârafi, büyük âlimlerin ilmî ve toplumsal mücadelesinin günümüz havzaları için ilham verici olduğunu vurgulayarak şöyle belirtti: “Bugün biz, havzalarda bu büyüklerin temiz yaşam tarzını, ilmî geleneklerini ve ahlaki yaşam biçimlerini yeniden gözden geçirmeye ve onlara dönmeye muhtacız. Zira merhum Mirza Nainî ilim, takva ve toplumsal sorumluluğu bir arada sergileyen, kapsamlı ve mücadeleci bir âlimin örneğidir.”

Uzmanlar Meclisi Üyesi, Mirza Nainî’nin ilmî hayatının seyrini ve hicretlerini açıklarken şöyle dedi: “Merhum Nainî’nin ilmî kişiliği İsfahan’da şekillenmeye başladı; oradan Samarra’ya, ardından Kerbelâ ve Necef-i Eşref’e geçti. Bir dönem yaklaşık bir yıl süreyle Kum’a sürgün edildi ve daha sonra yeniden Necef’e döndü. Bu inişli çıkışlı, mücadele ve bereketle dolu hayat bugün için de bizlere ilham vericidir.”

Ayetullah Ârafi sözlerinin devamında merhum Nainî’nin ilmî bütünlüğüne dikkat çekerek şöyle ifade etti: “İlmi açıdan, merhum Âllâme Nainî (r.a), olağanüstü bir derinlik ve eşsiz bir ilmî bütünlüğe sahipti. Fıkıh, usûl, kelâmî düşünce ve hadis bilgisi onun ilmî hâkimiyetinin ve derinliğinin göstergesidir. Eserleri, konular arası tutarlılık, güçlü istidlal ve içkin bir ictihad ruhuyla doludur.”

İlim Havzaları Genel Müdürü devamla şöyle dedi: “Merhum Nainî, farklı ilmî mekteplerden ve geleneklerden istifade etmişti. O, dönemin İsfahan ilmî atmosferinden başlayarak Samarra’daki Mirza Şîrâzî’nin meclisine ve ardından Necef ilim havzasına kadar birçok kaynaktan faydalandı. Üstelik yalnızca bu ortamlardan etkilenen biri değildi; kendisi de bu çevrelere derin etkiler bırakmıştı. Özellikle Necef’teki son döneminde, ilim havzalarına pek çok bereket ve yenilik kazandırdı.”

Mirza Nâinî, İslâm Düşüncesinde Mücâdeleci Aklın Sembolüdür / Büyük Alimlerin Eserlerinin İhyası, İlim Havzaları için Yol Gösterici ve Genç Nesil için İlham Kaynağıdır

İslam düşüncesinde gelenek ile yeniliğin dengesi: Mirza Nainî

İlim Havzaları Yüksek Şurası Üyesi ayrıca Allâme Nainî’nin düşünce ekolünün özelliklerini açıklayarak şöyle dedi: “Mirza Nainî’nin ilmî yöntemi ve geleneğinde birkaç belirgin özellik göze çarpar. Birincisi, önceki ictihadî ilmî geleneğe derin bir bağlılığıdır. O, havzaların köklü ictihad çizgisine tamamen sadık kaldı ve bu özgün temellerden en ufak bir sapma göstermedi.

İkincisi ise, bu bağlılığın yanı sıra yenilikçi, üretken ve dinamik bir ictihad anlayışına sahipti. Bu yönüyle, usûl ilmi ve İslamî bilimlerin tarihinde dönüm noktalarından biri olarak tanınır.”

Ayetullah Ârafi şöyle devam etti: “Merhum Nainî, yeni meselelere yaklaşımda örnek alınabilecek bir modeldir. O, havzaların ilmî geleneğine bağlı kalarak dinin anlaşılmasında, toplumsal fıkıhta ve din-siyaset ilişkisinde yeni ufuklar açmıştır. İctihadî aklıyla, özellikle meşhur eseri Tenbîhu’l-Ümme ve Tenzîhu’l-Mille’de adalet, özgürlük ve toplumsal sorumluluğa dayalı İslam düşüncesinin açıklanmasında belirleyici bir rol oynamıştır.”

Mirza Nainî’nin İlmî ve Fikrî Çizgisinin Sürdürülmesi Gereği

Ayetullah Ârafi, Mirza Nainî’nin ilmî ve düşünsel yolunun devam ettirilmesinin gerekliliğini vurgulayarak şöyle dedi: “İlim Havzaları, bu büyük âlimlerin mirasını çağın diliyle yeniden okumalı ve ictihad yöntemini esas alarak gelenekle çağın gelişmeleri arasında bağ kurmalıdır. Havzanın ve İslam ümmetinin geleceği, böylesi akılcı bir yeniden okuma ve yeniden inşa sürecine bağlıdır. Bu tür bir okuma dinî aklın ve canlı, dinamik bir ictihadın ışığında toplumun gelişim ve yücelme yolunu aydınlatacaktır.”

İlim Havzaları Genel Müdürü, Mirza Nainî’nin ilmî konumu ve yöntemsel yaklaşımını açıklayarak şöyle devam etti: “Merhum Nainî, geleneğe bağlılığı ile çağın yeniliklerine dikkat etmesi arasında mükemmel bir denge kurmuş seçkin bir örnektir. O, yeni konulara eğilirken asla geleneksel ictihad ilkelerinden ve köklü temellerden uzaklaşmadı; aynı zamanda modern meselelerle yüzleşmekte de geri durmadı. İşte merhum Nainî’nin ilmî hayatındaki bu parlak nokta, ‘asliyet ile çağdaşlığı birleştirme’ olarak adlandırılabilir.”

Ayetullah Ârafi sözlerine şöyle devam etti: “Mirza Nainî, ilim havzalarının ilmî geleneklerine sadık kalmakla birlikte en yüksek düzeyde yenilik ve teori üretimini sürdürdü. Fıkıh ve usûlden kelâmî ve felsefî meselelere kadar her alanda, hem geçmişin ilmî birikimine derin bir şekilde vâkıftı hem de ileriye dönük bir bakışa sahipti.

Merhum Nainî, Şiî düşüncenin ilmî ve kelâmî temellerinde hiçbir kırmızı çizgiyi aşmadı; ancak o sağlam temeller üzerinde yenilik, üretkenlik ve teorik açılımlar ortaya koydu. Bu büyük özelliği sayesinde havza tarihinde geleneğin korunması ile günün ihtiyaçlarına cevap verme arasında bir denge noktası olarak tanındı.”

Ayetullah Ârafi ayrıca şöyle hatırlattı: “İslam dünyasında bazıları geleneğe bağlı kalıp yeni meseleleri görmezden gelirken, bazıları ise yenilik arayışında ictihadın asli yöntemlerinden uzaklaşmaktadır. Oysa Mirza Nainî, bu iki uç arasında bir denge noktasında duruyordu: hem havzanın ilmî mirasına sadık, hem de çağın fikrî ve toplumsal meydan okumalarına cevap verebilen bir âlimdi.”

Mirza Nainî’nin Fetvalar ve Sorular Konusundaki Yüksek Titizliği

Kum İlim Havzası Müderrisler Cemiyeti üyesi Ayetullah Ârafi, bu büyük fakihin yayımlanan eserleriyle ilgili olarak şöyle dedi: “Bugün tanıtımı yapılacak ve havza büyüklerinin gayretiyle derlenip yayıma hazırlanan kırk ciltlik bu külliyede görüyoruz ki merhum Nainî sorular ve fetvalar kısmında dönemin bütün yeni meselelerine cevap veren, zamanının güncel konularına hâkim, son derece dikkatli ve titiz bir müçtehittir. Buna rağmen, sağlam ve köklü ictihadî ve cevâherî (kelâm ekolü) yöntem çizgisinden asla ayrılmamıştır.”

İlim Havzaları Genel Müdürü, sözlerinin devamında Allâme Nainî’nin usûl ilmindeki dönüştürücü rolüne işaret ederek şöyle belirtti: “Usûl ilmi, Merhum Nainî ile birlikte büyük bir sıçrama yaşamıştır. Vehid Behbehânî, Şeyh Ensârî, Âhund Horasânî ve diğer büyüklerin bütün yeniliklerine rağmen, usûl ilmi Merhum Nainî’nin elinde olgunlaştı, sistematik bir yapıya kavuştu ve derin, bütüncül bir ilmî düzene dönüştü.

Merhum Nainî’nin usûl anlayışı düzenli, konuları net ve titizlikle işlenmiş, önceki âlimlerin görüşlerine yeni analizler ve özgün yorumlar eklemiştir. Onun usûlî sisteminde, sadece hüküm istinbatı kuralları değil; kelâmî, felsefî ve hatta dilbilimsel çözümlemeler de yer alır. Bu yaklaşım, İslamî metinlerin, Kur’an’ın ve sünnetin daha derin bir düzlemde anlaşılmasını mümkün kılmıştır.”

Ayetullah Ârafi sözlerine şöyle devam etti:

“Merhum Nainî’nin usûl anlayışında asla yüzeysellik yoktur. Hiçbir meseleyi yüzeysel geçmez; her konuyu derinlemesine inceler ve kavramların özüne kadar iner. Bununla birlikte analizlerinde metinlerin lafzî bağlamına ve rivayetlerin anlaşılabilirliğine dayalı bir bakış da vardır.

Merhum Nainî, ilmî derinlikle metinlerin gündelik anlam katmanlarını birleştirmeyi başarmıştır. Aklî titizlik ile nasların (dini metinlerin) örfî, yani dilsel ve bağlamsal anlayışını bir araya getirmesi, onun yönteminin en belirgin ve üstün özelliklerinden biridir.”

Mirza Nâinî, İslâm Düşüncesinde Mücâdeleci Aklın Sembolüdür / Büyük Alimlerin Eserlerinin İhyası, İlim Havzaları için Yol Gösterici ve Genç Nesil için İlham Kaynağıdır

İctihad Sisteminde Köklü Dönüşüm

Ayetullah Ârafi, Mirza Nainî’nin usûlî sisteminin ictihad düzeninde köklü bir dönüşüm yarattığını vurgulayarak şöyle dedi: “Nainî’nin kurduğu bu usûl sistemi, kısa sürede Necef’te ve ardından diğer ilim havzalarında yankı buldu; pek çok talebenin ve sonraki müçtehidin ilmî gelişimine zemin hazırladı. Merhum Âllâme Nainî güçlü bir hafızaya, keskin bir zekâya ve seçkin bir dehaya sahipti. Akıcı bir üslubu, sağlam bir kalemi, Farsça ve Arapça’ya tam hâkimiyeti ve öğrencilerini yetiştirmede olağanüstü bir yeteneği vardı.”

Ayetullah Ârafi, Nainî mektebinin öğrencilerinin önemine değinerek şöyle devam etti: “Onun fıkhî ve usûlî ekolünden Allah’ın lütfuyla, seçkin öğrenciler ve müzakereciler yetişti. Bu öğrenciler, hocasının düşüncelerini Necef, Kum ve diğer ilim merkezlerinde yayarak, onun fikirlerinin gelişmesine ve Şiî dünyasında ilmî-fikrî bir akımın oluşmasına öncülük ettiler.”

Uzmanlar Meclisi üyesi ayrıca şunları ekledi: “Bütün bu ilmî özelliklerinin yanında, merhum Nainî’nin düşünce sistemindeki bütünlük, fikirlerinin açıklığı ve ifade gücü onu –İslam İnkılabı Rehberi’nin de buyurduğu gibi– çağdaş dönemde bir siyasî düşünce ve medeniyet teorisyeni hâline getirmiştir. Merhum Nainî, İslam dünyasının sömürgecilik, istibdat ve kimlik krizi gibi büyük meydan okumalarla karşı karşıya olduğu son derece zorlu bir dönemde, ilmî cesaret ve dinî basiretle yaşamış ve düşünmüştür.”

Gelenekte Sadakat, Yenilikte Cesaret

Ayetullah Ârafi ayrıca şöyle vurguladı: “Merhum Mirza Nainî, ictihadî aklıyla dinin temel ilkelerini koruyarak ama aynı zamanda zamanın ihtiyaçlarını derinden kavrayarak bize şunu öğretti: Hem geleneğe sadık kalmak hem de yenilikçi ve çağın meselelerine karşı sorumlu olmak mümkündür. O, hem kuşatıcı bir âlim, hem ıslahçı bir düşünür, hem de dönemin seyrini değiştiren bir fakih idi. Bugün ilim havzalarının, onun düşünce dünyasına yeniden yönelmesi ve bu fikrî-medenî çizgiyi geleceğe taşıması gerekmektedir.”

Ayetullah Ârafi, merhum Mirza Muhammed Hüseyin Nainî’nin yaşadığı dönemin tarihî ve toplumsal koşullarını değerlendirerek şöyle dedi: “Merhum Nainî, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Bu dönem dünyanın fikrî, felsefî, toplumsal ve siyasal açıdan büyük dönüşümler geçirdiği bir zaman dilimidir. Her ne kadar bu dönüşümlerden bazıları İslam dünyasına gecikmeli yansımış olsa da onların etkisi kaçınılmazdı. Birinci Dünya Savaşı, küresel güç dengesinde derin değişimlere yol açtı ve İslam dünyası da bu değişimlerin sonuçlarından etkilendi.”

Merhum Nâinî Zamanının Büyük Bir Âlimiydi

Ayetullah Ârafî, o dönemin düşünsel atmosferine de değinerek şöyle dedi: “Bu dönemde bir yandan ilmî ve fikrî dönüşümler yaşanıyor, diğer yandan ise Batılı güçlerin İslam topraklarına yönelik sömürgeci saldırıları artıyordu. Çeşitli düşünceler ve öğretiler İslam dünyasına akın etmişti. Merhum Nâinî ise bu ortamda, Samarra ve Necef’te inzivaya çekilmiş bir âlim olarak kalmadı; dünyanın geniş ufuklarını tanıdı ve yeni meseleleri derinlemesine analiz etti. O, köklü bir şekilde yerleşik içtihad metoduna bağlıydı ama aynı zamanda çağının meselelerine hâkim, zamanının insanıydı.”

Ayetullah Ârafî sözlerini şöyle sürdürdü: “Merhum Nâinî ilimde önder, bayrak taşıyıcı ve yön veren bir şahsiyetti. İslami siyaset düşüncesinde de bir ekol oluşturdu. Nitekim Yüce Rehberimizin de buyurduğu gibi Mirza Nâinî, yeni konular, siyasî ve yönetimsel meseleler karşısında özgün düşünce üreten örnek bir simadır. O, dönemin önde gelen âlimleri —başta İsfahânî olmak üzere— ve Necef’in seçkin düşünürleriyle ilmî ve fikrî rekabet içerisindeydi; hem yenilikçi hem de geniş bir ilmî birikime sahipti.”

Ayetullah Ârafî, Merhum Nâinî’nin ilmî özelliklerine dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu: “Merhum Nâinî’nin usûl, fıkıh, toplumsal düzen, lafız, hücciyet ve hüküm gibi çeşitli alanlardaki yenilikleri, usûl ilmi tarihinde nadir görülen bir dönüşüm meydana getirmiştir. Nâinî’nin fikirleri, merhum Horasânî’nin düşüncelerinden sonra medreselerde hızla yayıldı ve hem taraftarlar hem de eleştirmenler kazandı. İmam Humeynî (r.a), Nâinî’ye duyduğu büyük saygıya rağmen, onun görüşlerini defalarca ele almış ve tahlil etmiştir; bu da Nâinî’nin ilmî konumunun önemini göstermektedir.”

Uzmanlar Meclisi üyesi ayrıca şunları ekledi: “Bugün de Necef başta olmak üzere birçok ilmî merkezde, merhum Nâinî’nin yüksek düzey dersleri her hafta okutulmaktadır. Fıkıh ve usûl derslerinde onun görüş ve delillerine değinilmeyen neredeyse hiçbir oturum yoktur. Bu durum, hem genç talebelere hem de hocalara ilham vermekte ve onun düşünce mirasının yeniden tanınmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Merhum Nâinî, İslam düşünce evreninde bir güneş gibi parlamaktadır; onun fikirlerinden yararlanmak bugünün ve geleceğin ilmî hareketleri için elzemdir.”

Merhum Naini’nin Sîret ve Sözü Analitik ve Yol Göstericiydi

Ayetullah Ârafî, Mirza Nâinî’nin yaşadığı dönemin siyasî ve toplumsal şartlarına değinerek şöyle dedi: “Merhum Nâinî, I. Dünya Savaşı sonrasında yaşadı; İslam dünyasının dağınık hâle geldiği ve Batı sömürgeciliğinin etkilerinin açıkça hissedildiği bir dönemdi. O, 19. ve 20. yüzyıllarda Batı’daki fikrî ve siyasî dönüşümleri yakından takip edip analiz etti. Aynı zamanda sömürgecilik tehditlerini ve Batı düşüncesinin saldırılarını tanıyarak, İslam dünyasının konum ve rolünü derin bir şekilde kavradı. Nâinî, bu karmaşa ve meydan okumalarla yüzleşti ama çağının insanı olarak kaldı; hem analitik düşünen bir mütefekkir hem de çözüm üreten bir rehberdi. İslâm’ın fıkhî ve siyasî ilkelerini çağdaş sorunlara cevap verecek biçimde açıklayıp sağlam bir temele oturtmayı başardı.”

Ayetullah Ârafî, Mirza Nâinî’nin siyasî ve toplumsal konulardaki konumuna da dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bu büyük merci ve yüce âlim, gerek Mirza Şîrâzî’nin yanında bulunduğu dönemde, gerek Âhund Horasânî ile geçirdiği yıllarda, gerekse bizzat merciyet makamını üstlendiği zamanlarda daima İslam âleminin ve İran ile Irak halklarının dertleriyle dertlenmiştir. O, döneminin meselelerini derinlemesine anlar, karşılaştığı zorluk ve tehlikelerden asla geri durmazdı. Nâinî, tüm bu aşamalarda etkin bir rol oynadı; öyle bir siyasî düşünce ve yönetişim modeli ortaya koydu ki hem zamanının gelişmelerini derin bir idrakle gözlemliyor hem de İslamî ve toplumsal ilkelere sarsılmaz bir bağlılık sergiliyordu.”

Mirza Nâinî, İslâm Düşüncesinde Mücâdeleci Aklın Sembolüdür / Büyük Alimlerin Eserlerinin İhyası, İlim Havzaları için Yol Gösterici ve Genç Nesil için İlham Kaynağıdır

Mirza Şîrâzî’nin Fikrî Danışmanı ve Âhund Horasânî’nin Dayanağı

Ayetullah Ârafî, Merhum Nâinî’nin aktif rolüne dikkat çekerek şöyle dedi: “Nâinî, İran ve Irak’taki en önemli hareket ve isyanlarda son derece etkili ve öne çıkan bir aktör olmuştur. İster Mirza Şîrâzî’nin yanında, ister Âhund Horasânî ile birlikte olsun, hatta kendi döneminde merciyet makamını üstlendiğinde dahi öncü ve etkili bir rol oynamıştır. İran ve Irak’taki yarım asırlık varlığı ve bu iki ülkedeki faaliyetleri, onun önemini ortaya koyar ve bugün hâlâ talebeler ve araştırmacılar için örnek teşkil eder.”

Ayetullah Ârafî sözlerine şöyle devam etti: “Henüz gençlik ve orta yaş dönemlerinde Nâinî, Mirza Şîrâzî tarafından büyük bir güvenle karşılanıyordu. Merhum, Mirza Şîrâzî’nin siyasî kararlarında ve icraatlarında aktif rol aldı ve görüşleri etkili oldu. Bu güven ve etki Nâinî henüz toplumsal makam ve merciyet pozisyonuna ulaşmamışken bile onun, dönemin büyükleri arasındaki ilmî ve fikrî konumunu göstermektedir.”

Ayetullah Ârafî, şöyle ekledi:

“Necef’e hicret ettikten sonra merhum Nâinî, Merhum Âhund Horasânî’nin yanında yer aldı. Belki klasik anlamda tam bir öğrenci-üstat ilişkisi kurulmamıştı fakat Âhund Horasânî’nin ona duyduğu tam güven açıktı. O dönemde Necef’teki pek çok siyasî bildiri, önemli deklarasyon ve toplumsal kararlar Nâinî’nin görüşleri ve danışmanlığı doğrultusunda şekillendi.”

Merhum Âllâme Nâinî’nin Sömürge Karşıtı Ayaklanmalardaki Kilit Rolü

Ayetullah Ârafî, Merhum Nâinî’nin sömürge karşıtı hareketlerdeki rolüne dikkat çekerek şöyle dedi: “Nâinî, İngiliz egemenliğine karşı Irak’taki ayaklanmalarda öncü ve etkili bir rol üstlendi. Onun ve yakın çevresinin halk hareketlerini ve siyasî eylemleri yönlendirmedeki katkısı o kadar belirgindi ki bu faaliyetlerin doğrudan sonucu olarak kendisi ve arkadaşları Kum’a sürgün edildi. Nâinî’nin bu duruşu ilim, siyasî farkındalık, cesaret ve toplumsal sorumluluk unsurlarını bir araya getirir ve onun İslam ümmetine ve bölge milletlerine derin bağlılığını gösterir.”

Ayetullah Ârafî sözlerine şöyle devam etti: “İmam Humeynî (r.a) modern tarihte bir dönüm noktası yarattı; İran halkının kahramanca direnişi ve bunu takip eden havzaların dönüşüm hareketi son bin yılda eşi benzeri görülmemiş bir örnek teşkil eder. Bağdat’tan Moğol dönemi ardından Meşrutiyet hareketine kadar pek çok iniş çıkış yaşanmıştır; ancak İmam’ın döneminde hem İslam ümmeti hem de İran milleti için köklü bir dönüşüm gerçekleşti.”

Ayetullah Ârafî, ilim havzalarının tarihî önemine de işaret ederek şunları ekledi: “Bugün ilim havzaları, talebeler ve hocalar için bir ilham kaynağı olarak geçmişteki ilmî ve toplumsal faaliyetlerini titizlikle incelemelidir. Büyük âlimler, Merhum Mirza Nâinî ve Âhund Horasânî gibi Necef’te akıllıca bir rol alarak siyasî alanda aktif oldular ve yol gösterici tavsiyeler sundular. Onların tecrübeleri, günümüzün ihtiyaçlarına cevap bulmada önemli bir rehberdir.”

İlim Havzaları Genel Müdürü ayrıca şunları vurguladı: “Geçmişteki başarıları ve eksiklikleri dikkate almak zorundayız. Meşrutiyet hareketi büyük dersler barındırıyordu; büyük ayaklanmalardan istibdattan ve sömürgecilikten kurtulma çabalarına kadar pek çok örnek vardı. Din adamları her zaman İran halkının yanında rol oynamıştır. Yüce İmam, geçmiş hareketleri —Tütün, Meşrutiyet, Petrol Hareketi— kapsamlı bir şekilde analiz ederek, merciyet ve velâyetin merkezi bir noktada olduğu yeni bir sistem kurmuştur.”

Ayetullah Ârafî sözlerine şöyle devam etti:

“Mirza Nâinî, üstün ilmî özelliklerinin yanı sıra seçkin bir sosyal ve siyasî kişiliğe de sahipti. Onun manevî, ruhî ve ahlâkî izzeti hâlâ toplum tarafından yeterince tanınmamıştır. Bugün, her zamankinden daha çok ahlâkî ve manevî rehberlere ihtiyaç var ve Nâinî, bu örneklerin başında yer almaktadır.”

Talebeler ve Genç Hocalar için İlham Kaynağı

Ayetullah Ârafî, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bilginlerin, âlimlerin ve hocaların katılımı için teşekkür ediyorum; umuyoruz ki bu kongre, genç talebeler ve hocalar için bir ilham kaynağı olur ve ilim havzalarının tarihî seyrini, ilmî ve ahlâkî eğitimini sürdürmesine katkı sağlar. Özellikle Yüce Mercii Ayetullah el-Uzma Subhânî’ye, mesajları ve katılımlarıyla ilim havzaları ve din adamları toplumu için sağlam bir dayanak oluşturdukları için samimiyetle teşekkür ediyorum.”

Mirza Nâinî, İslâm Düşüncesinde Mücâdeleci Aklın Sembolüdür / Büyük Alimlerin Eserlerinin İhyası, İlim Havzaları için Yol Gösterici ve Genç Nesil için İlham Kaynağıdır

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha