Perşembe 18 Aralık 2025 - 22:43
İkinci Adım Bildirgesi, Yeni İslami Medeniyetin ve Beşerî Bilimlerde Dönüşümün Yol Haritasıdır

Havza / Ayetullah Recebî, “İkinci Adım İnkılap Bildirgesi Ufku’nda İslami Beşerî Bilimler” başlıklı Ulusal Sempozyumun kapanış töreninde, İkinci Adım İnkılap Bildirgesi’ni medeniyet inşa edici ve kapsayıcı bir bildiri olarak nitelendirdi ve şunları söyledi: “Bu bildiri, İslami ve beşerî bilimlerin gelişim sürecini açık bir şekilde ortaya koymakta; mevcut imkân ve kapasitelere işaret ederek Yeni İslami Medeniyete ulaşmanın yolunu net biçimde tasvir etmektedir.”

Havza Haber Ajansı’nın haberine göre, İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı Ayetullah Mahmut Recebî, Kum Üniversitesi Hikmet Konferans Salonu’nda düzenlenen “İkinci Adım İnkılap Bildirgesi Ufku’nda İslami Beşerî Bilimler” başlıklı Ulusal Sempozyumun kapanış töreninde yaptığı konuşmada İslami beşerî bilimlerin geliştirilmesinin, dinî kaynaklardan yararlanmadan ve deneysel bilimlerle etkileşim kurulmadan mümkün olmadığını belirtti.

Uzmanlar Meclisi Üyesi Ayetullah Recebî, ilmî ve kültürel bir toplulukta bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek şunları söyledi: “Dinî ilimler; Kur’an, rivayetler ve akıl gibi güvenilir dinî kaynaklara dayanır ve dinî-ilmî yöntemle şekillenir. Bu ilimler bilimsel bir yöntemle incelendiğinde, İslami beşerî bilimlerin hayata geçirilmesi için sağlam bir temel oluşturabilir.”

Beşerî Bilimler Dinî Kaynaklar Olmadan Eksiktir

Ayetullah Recebî, araçsal bilimlerin de dinî kaynakların anlaşılmasında önemli bir rol oynadığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Bu bilimler doğrudan dinî metinlerden çıkarılmamış olsa da, dinî kavramların anlaşılması ve açıklanması için birer araçtır; belagat ilimleri ve usûl-i fıkıh buna örnektir.”

İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı, beşerî bilimlerin önemine işaret ederek şunları kaydetti: “İnsan ve toplumu inceleyen bu bilimler daha önce de tavsiye edilmişti; ancak pozitivist yaklaşım ve bu alanların dinî kaynaklardan koparılması, onların tahrif edilmesine ve etkinliğinin azalmasına yol açmıştır. Bu nedenle deneysel veriler de dinin anlaşılmasında rol oynayabilir; deneysel bilimlerin din alanındaki değerini bütünüyle reddeden aşırı yaklaşım ise doğru değildir.”

Ayetullah Recebî, Kur’an ve rivayetlerin yalnızca itikadî konularda değil, aklî ve felsefî meselelerde de yol gösterici olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: Aklî alanı dinden bağımsız düşünmek mümkün değildir. Örneğin felsefe ve nefis ilmi tartışmalarında, vahyî kaynaklara dayanmak, aklî istidlalin sonuca ulaşamadığı durumlarda bile meselelerin çözümünü aydınlatabilir. Dolayısıyla dinî ve vahyî kaynaklar, İslami beşerî bilimlerin içeriği ve temellerinde kurucu bir role sahiptir; onsuz bilimsel gelişme mümkün değildir.

Beşerî Bilimlerin ve İslami Medeniyetin Yol Haritası: İkinci Adım Bildirgesi

İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı konuşmasının devamında, İkinci Adım İnkılap Bildirgesi’ni medeniyet inşa edici ve kapsayıcı bir bildiri olarak nitelendirdi ve şöyle dedi:

“Bu bildiri, İslami ve beşerî bilimlerin gelişim yolunu açıkça ortaya koymakta; mevcut kapasitelere işaret ederek Yeni İslami Medeniyete ulaşmanın yolunu çizmektedir.”

Ayetullah Recebî, bu hedeflerin gerçekleşmesinin havza ile üniversite arasındaki sürekli etkileşim olmaksızın mümkün olmadığını belirterek fıkıh, felsefe, tefsir ve eğitim bilimlerinin gelişiminin ancak bu iki kurum arasında sürekli ve bilimsel geri bildirim zemininde sağlanabileceğini ifade etti.

Ayetullah Recebî, yapay zekâ ve bilişsel bilimler gibi yeni ve çağdaş projelere de değinerek şunları kaydetti: “Bu alanlar felsefî, kelâmî, fıkhî ve inançsal temellere ihtiyaç duymaktadır ve havza ile üniversitenin iş birliği olmadan ictihadî ve güvenilir bir şekilde ilerlemeleri mümkün değildir. Dolayısıyla İslami beşerî bilimler, ancak dinî kaynaklar, felsefe, ahlâk ve deneysel ile akademik bilimlerle sürekli etkileşim zemini üzerinde şekillenip gelişme imkânı bulabilir.”

İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı İkinci Adım İnkılap Bildirgesi’nin, beşerî ve İslami bilimlerin geliştirilmesi için açık ve stratejik bir yol haritası sunduğunu belirterek, havza ve üniversitenin eş güdüm ve sinerjiyle, ülkenin ilmî ve medeniyet potansiyellerini açığa çıkarması gerektiğini ifade etti.

Uzmanlar Meclisi Üyesi olan Ayetullah Recebî, konuşmasının devamında Yeni İslami Medeniyet sürecinde İslami beşerî bilimlerin konumunu ele alarak şu vurguda bulundu: “İkinci Adım İnkılap Bildirgesi medeniyet inşa edici ve bütüncül bir belgedir ve her bir bölümü, farklı alanlarda dikkatle ele alınması gereken özel kapasitelere sahiptir. Bu çerçevede beşerî bilimler, yalnızca araştırma yollarını izleyen insan dışı bilimlerin aksine kimlik kurucu ve medeniyet yapıcı bir role sahiptir; İslami medeniyetin hem içeriğinin hem de biçiminin şekillenmesinde etkili olabilirler. Beşerî bilimler, bilimsel yönlendirme işlevinin yanı sıra yaşam tarzı, ahlâk, maneviyat ve eğitim gibi alanlarda da belirleyici rol oynayabilir. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için İslami beşerî bilimlerden ve deneysel ile uygulamalı kazanımlardan yararlanmak zorunludur.”

Ayetullah Recebî, Ayetullah Misbah’ın (r.a.), ahlâkın insan terbiyesi üzerindeki etkisine dair görüşlerine atıfta bulunarak şunları söyledi: “Sağlam ve tutarlı bir ahlâkî ve eğitsel sistem tasarlamak için ahlâk ilimleri ve dinî kaynakların yanı sıra psikoloji, eğitim bilimleri ve hatta sosyal bilimlerin bulgularından da yararlanmak gerekir. Ancak bu yararlanma, dinî bakış açısı ve vahyî veriler çerçevesinde gerçekleşmelidir ki İslami beşerî bilimler, insanları yönlendirmede ve medeniyet yapılarının inşasında etkili bir rol üstlenebilsin.”

Ayetullah Recebî sözlerini şöyle sürdürdü: “Deneysel veriler, İslami beşerî bilimlerin iç bünyesine dâhil edilmelidir, ayrı ve bağımsız bir biçimde ele alınmamalıdır. Bu bilimler gerçek anlamda teşekkül ettiğinde Yeni İslami Medeniyete doğru hareketin önünü açabilecek bir rehber niteliği kazanacaktır.”

İslami Beşerî Bilimler; Dinî Temeller ve Medeniyet Kurucu Rol

İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı konuşmasının devamında şunları ifade etti: “İslami beşerî bilimlerin düzenlenip sistematik hâle getirilebilmesi için mevcut dinî ilimlerin bu bilimlerin üretimindeki rolü ve etki düzeyinin açıkça belirlenmesi gerekir. Böylece bütün dinî ilimler bu süreçte rol alabilir; bazıları bu alanda açık ve belirgin bir etkiye sahipken, bazıları ise daha fazla açıklama ve temellendirmeye ihtiyaç duymaktadır. Beşerî bilimlere bütüncül bir bakışla yaklaşıldığında, öncül ve ardıl bilimler de dikkate alınabilir; böylece hangi dinî ve felsefî temellerin İslami beşerî bilimlerin esasını oluşturabileceği ve bu bilimlerin hangi alanlarda dönüşüm sağlayabileceği netleşir.”

Ayetullah Recebî, İslami felsefenin beşerî bilimler üzerindeki etkili temellerden biri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Yaygın kanaatin aksine İslami felsefe, yalnızca Yunan felsefesinin bir kopyası değildir; İslami öğretilerden etkilenerek beşerî bilimlerde kurucu ve dönüştürücü bir rol üstlenmiştir.”

Uzmanlar Meclisi Üyesi Ayetullah Recebî, dinî ilimlerin bir bölümünün —özellikle araçsal ilimler, fıkıh usûlü, Kur’an ilimleri ve hadis ilimleri— İslami beşerî bilimlerin yöntem tartışmalarında ve uygulanabilir bilgi üretiminde etkili olabileceğini belirtti.

İnsanın varlığı ve İslami bakış açısında iki boyutlu (ruh ve beden) oluşuna değinen Ayetullah Recebî, şu değerlendirmede bulundu: “İslami düşüncede insan, ruh ve bedenden oluşur ve bu iki boyut arasındaki karşılıklı ilişki, beşerî bilimlerde belirleyici bir rol oynar. Bu yaklaşım, beşerî bilimlerde köklü bir dönüşüm meydana getirir ve birçok meselede temel bir etkiye sahiptir. Hatta yönetim gibi uygulamalı bilimler dahi bu temellerden etkilenir; çünkü insanın kimliği ve mahiyetine dair anlayış, beşerî bilimlerin bütün dallarını doğrudan etkiler.”

Ayetullah Recebî konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “İslami beşerî bilimler, dinî temellere dayanarak ve deneysel ile uygulamalı verilerden yararlanılarak yapılandırıldığında; ahlâk ve eğitimden yaşam tarzına ve maneviyata kadar medeniyetin tüm boyutlarında etkin bir rol üstlenebilir ve Yeni İslami Medeniyetin gerçekleşme yolunu daha da kolaylaştırabilir.”

İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı, İslami beşerî bilimlerin medeniyet inşasındaki rolünü değerlendirerek, bu bilimlerin yalnızca içerik açısından değil yöntem bakımından da etkili olduğunu vurguladı.

Beşerî bilimlerde yöntemin önemine dikkat çeken Ayetullah Recebî, sosyal bilimlerdeki belge ve isnat tartışmalarını örnek göstererek şunları söyledi: “Belgelerin güvenilirliği, eserlerin müelliflere nispeti ve metinlerin özgünlüğü gibi konular; Kur’an ilimleri, hadis ilimleri ve hatta kelam tartışmalarında ele alınmaktadır. Bu meseleler, metodoloji ve senet ispat teknikleri açısından araçsal bilimlerin bir parçası olarak, İslami beşerî bilimlerin şekillenmesi ve üretilmesinde etkili bir rol oynayabilir.”

Yenilik ve Toplumsal Sorunlara Çözüm Yolu: İslami Beşerî Bilimler

Ayetullah Recebî, dinî ilimlerin içerik üretici boyutunun önemine de değinerek şöyle dedi: “Kur’an’ın konulu tefsiri ve rivayetlerin incelenmesi, fiilen beşerî bilimler alanındaki meselelerde teori üretimini şekillendirmektedir.”

Ayetullah Recebî, konulu tefsir ve rivayetlerin açıklayıcı biçimde ele alınmasının İslami beşerî bilimlerin ana iskeletini oluşturduğunu belirterek şunları ekledi: “Bu yol her ne kadar şimdiye kadar sınırlı ölçüde kat edilmiş olsa da araştırma ve bilim üretimi için geniş ve bakir bir alan sunmaktadır. Bu nedenle Rehber’in sistem kurma alanındaki vurguları dikkate alınarak, beşerî bilimlerin hem makro hem mikro düzeyde sistemleştirilmesinde İslami bakış açısına ve Kur’anî ve rivayet kaynaklarından yararlanmaya özel önem verilmelidir; bu alanda çarpıcı yenilikler ortaya çıkabilir.”

İmam Humeyni (r.a.) Enstitüsü Başkanı, İslami beşerî bilimlerin küresel ölçekteki potansiyeline de işaret ederek şöyle konuştu: “Bu bilimlerin üretilmesi yalnızca kendi toplumumuza hizmet etmekle kalmaz, aynı zamanda küresel beşerî bilimleri de dönüştürebilir. Özellikle sosyal planlama, sosyal mühendislik ve ahlak gibi alanlarda yüksek teori üretme ve uygulanabilir model sunma kapasitesine sahiptir. Bu çerçevede, dinî ilimlerin yöntem ve tekniklerinden—özellikle konulu tefsir yönteminden—yararlanmak, İslami beşerî bilimlerin oluşumu ve sağlamlaşmasında etkili olacaktır.”

Ayetullah Recebî, konuşmasının devamında İslami beşerî bilimler alanında titiz ve bilimsel araştırmaların önemini vurgulayarak şunları ekledi: “Toplumsal patoloji, sapmalar ve uygulamaya dönük sorunlara ilişkin araştırmalarda dahi, dinî kaynaklardan yararlanarak; konulu tefsire dayalı teori üretimi ve isnad yöntemleriyle yeni ve pratik çözümler sunmak mümkündür. Bu yol, araştırma yatırımı ve İslami beşerî bilimlerin üretimine ciddi bir ilgi gerektirmektedir ki hem ulusal düzeyde hem de küresel alanda etkin bir rol üstlenebilsin.”

Uzmanlar Meclisi Üyesi, İslami beşerî bilimlerin önemini açıklarken sosyal patoloji alanından uygulamalı bir örnek sundu ve kapsamlı bir araştırmaya atıfta bulunarak şunları ifade etti: “Sosyal patoloji alanında gerek Farsça gerek Latince kaynaklarda, hatta bazı tercümelerde yer alan mevcut teoriler eksiksiz biçimde derlenmiştir. Bu çalışma, yalnızca sosyolojiye değil; kriminoloji, hukuk ve diğer ilgili disiplinlere de başvurarak bu alandaki insanlığın tüm birikimini kapsayan, sapma alanında en kapsamlı eseri ortaya koymuştur.”

Kur’an’dan Toplumun Merkezine

Ayetullah Recebî sözlerine şöyle devam etti: “Bu projede sorular -biri Kur’an alanında diğeri rivayetler alanında olmak üzere iki araştırmacı tarafından- ilgili alanda öne çıkan bir üst düzey araştırmacının gözetiminde değerlendirilmiş; ardından bu sorular el-Mîzân Tefsiri ve Tefsîr-i Numûne olmak üzere iki meşhur tefsirde incelenmiştir. Amaç, Kur’an ve rivayetlerin sosyal patoloji meselelerine cevap üretme kapasitesini ortaya koymaktı. Bu incelemeler son derece titiz ve toplumsal bakış açısıyla yapılmış; başka kavramlarla zoraki kıyaslara başvurulmamış, aksine mikro düzeyde toplumsal meselelerde konu birliktelikleri ve tematik uyumlar dikkatle analiz edilmiştir.”

Ayetullah Recebî bu incelemelerin sonucunda, Kur’an tefsirlerinde ve rivayet kaynaklarında ele alınan pek çok meselenin, bugüne kadar beşerî teorilerde yeterince dikkate alınmadığının ortaya çıktığını belirtti ve bu alanların beşerî ve sosyal bilimlerde yeni cevaplar üretme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Hatta el-Mîzân ve Tefsîr-i Numûne gibi daha önce yoğun biçimde kullanılmış tefsirlerde yer alan bazı ahlaki ve davranışsal noktaların dahi tam olarak çıkarılmadığını, dolayısıyla beşerî bilimlerde dönüşüm için hâlen büyük bir potansiyel bulunduğunu ifade etti.

Uzmanlar Meclisi Üyesi, bu ilmî hazineden yararlanmanın önemini vurgulayarak şöyle dedi:

“Biz Kur’an ilminin engin denizinin kıyısında oturuyoruz; fakat onun birçok imkânından henüz yeterince faydalanmış değiliz. İkinci Adım İnkılap Bildirgesi’nin ilerletilmesi ve Yeni İslami Medeniyetin inşası için İslami beşerî bilimlerin üretilmesi, temel ve kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu yol; nitelikli araştırmacı ve bilim insanlarının yetiştirilmesini, bütüncül ve sistemli bilimsel projelerin yürütülmesini ve Kur’ânî ve rivayet temelli bilgilerin sürekli olarak çıkarılmasını gerektirir. Zengin bir İslami beşerî bilimler külliyatının oluşması birkaç yıl sürebilir, ancak bu süreç vazgeçilmezdir.”

Ayetullah Recebî konuşmasının devamında şu hususu hatırlattı: “Kur’an, defalarca incelenmesine rağmen hâlâ yeni sözler söylemekte; onun hayret uyandırıcı yönleri hiçbir zaman tükenmemektedir. Bu nedenle İslami beşerî bilimlerin Kur’an ve rivayet kaynaklarından çıkarılması, Yeni İslami Medeniyetin teorik ve pratik gelişiminde ve beşerî bilimlerin ulusal ve uluslararası düzeyde dönüşümünde merkezi bir rol oynayabilir. Zira mevcut üniversite disiplinlerinin birçoğu, her ne kadar yükseköğretim sisteminde okutuluyor olsa da, toplumun gerçek ihtiyaçlarına yeterince cevap verememektedir. Bu yüzden İslami beşerî bilimlerden yararlanılarak, bu alandaki araştırma ve eğitim faaliyetlerinin uygulamaya dönük ve medeniyet inşa edici meseleler doğrultusunda yönlendirilmesi zaruridir.”

Ayetullah Recebî, İkinci Adım İnkılap Bildirgesi’nde İslami beşerî bilimlerin rolünü açıklarken şunları söyledi: Kur’an’ın hayret verici yönleri sınırsızdır ve Kur’ânî marifetler, içerik üreten ve hedef belirleyen bilimlerin ortaya konulması için sonsuz kapasitelere sahiptir. Dinî ilimlerde hedeflerin bir kısmı belirlenir; bu hedefler bilimin yönünü ve istikametini tayin eder ki bu husus son derece hayati önemdedir.

Bilim için Bilim Yeterli Değildir

Mevcut üniversite sistemindeki beşerî bilimlerin durumuna değinen Ayetullah Recebî, Rehber-i Muazzam’ın şu vurgusunu hatırlattı: “Mevcut beşerî bilimlerin topluma faydalı mı yoksa zararlı mı olduğunu sorgulamak gerekir. Asıl sorun, birçok bilimin doğru bir yönelime sahip olmamasıdır. Sadece ‘bilim için bilim’ anlayışı yeterli değildir; bilim cazip olmalı ve toplumsal sorunlara çözüm üretebilmelidir.”

Ayetullah Recebî, İkinci Adım Bildirgesi doğrultusunda ilerlemek için beşerî bilimlerin amaç odaklı ve sorun merkezli bir yaklaşımla inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Çünkü dinî ilimlerde, “olması gerekeni” belirleyen bilgi türleri bulunmaktadır. Ahlâk felsefesi, değerler felsefesi ve Kur’an’ın konulu tefsiri gibi alanlar hedeflere odaklıdır ve hem makro hem de mikro düzeyde son derece etkili roller üstlenebilir.

Konuşmasının devamında normatif bilimlerin önemine dikkat çeken Ayetullah Recebî, şunları ifade etti: “Fıkıh ve ahlâk gibi normatif ilimlerimiz, daima yapılması ve kaçınılması gerekenlere dair öneriler sunar. Bu ilimler; yönetim, karar alma ve örgütsel ahlâk gibi uygulamalı beşerî bilimleri dönüştürme kapasitesine sahiptir. Normatif ilimler, bilimsel yatırımların yönünü ve önceliklerini belirlemede kilit bir rol oynar.”

Ayetullah Recebî konuşmasının sonunda şu hususu vurguladı: “İslami beşerî bilimlerin geliştirilmesi için hangi alanların daha öncelikli olduğu ve hangi sahalarda daha fazla yatırım ve gelişime ihtiyaç duyulduğu net biçimde belirlenmelidir. Ancak bu şekilde Yeni İslami Medeniyete doğru yürüyüş, bütüncül, planlı ve hedefli bir biçimde ilerleyebilir.”

İkinci Adım Bildirgesi, Yeni İslami Medeniyetin ve Beşerî Bilimlerde Dönüşümün Yol Haritasıdır

İkinci Adım Bildirgesi, Yeni İslami Medeniyetin ve Beşerî Bilimlerde Dönüşümün Yol Haritasıdır

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha