Havza Haber Ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, Ayetullah Ali Rıza Arafi bugün Kum’daki İmam Ali bin Musa er-Rıza (a.s) İlim Havzası’na giderek bu medresenin hocaları, yöneticileri ve talebeleriyle bir araya geldi.
İslam İnkılabı’nın yıldönümü münasebeti ve mübarek Şaban ayının gelişini tebrik eden Ayetullah Arafi, şöyle konuştu:
“Şaban ayı, tıpkı mübarek Recep ayı gibi parlak ve olağanüstü bir manevî derinliğe sahiptir. Genel olarak zamanlar, maddi görünümlerinin yanı sıra manevi bir hakikate de sahiptir. Tüm insanlık, Şaban ayına girdiğinde onun zahiri alanına adım atmış olur. Ancak Recep ve Şaban’ın, herkesin ulaşamayacağı ve belirli adaplarla girilebilecek bir manevi boyutu da vardır.”
İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Arafi sözlerine şöyle devam etti:
“Eğer biri Recep ve Şaban aylarının manevi boyutuna girmek isterse, bunun için belli hazırlıklara ihtiyaç vardır. Ayrıca Şaban’ın hakikatine ulaşanlar da aynı seviyede değildir. Nasıl ki Kur’an-ı Kerim’in hem zahiri hem de batıni yönü vardır ve Kur’an’ın batını Yüce Allah’a bağlıdır, mübarek Recep ve Şaban ayları da aynı şekildedir.”
Ayetullah Arafi şöyle devam etti:
“Kur’an’ın batını ilmi kuşatıcıdır. Tüm şer’i düzenlemeler ve hakikatler, Kur’an-ı Kerim’de tecelli etmiştir. Kur’an’ın batınında birçok sır ve derinlik vardır ancak bunu idrak etmek için kalbin arınması gerekir ve bu, herkes için mümkün değildir. Aynı şekilde ibadetlerimizin de farklı dereceleri ve mertebeleri vardır. Zamanın da batıni bir yönü vardır ve buna dikkat edilmelidir. Yıl içerisindeki ayların da farklı dereceleri vardır ve onların zirvesi Kadir Gecesi’dir. Aylar arasında da ilk on günüyle Zilhicce, Recep, Şaban ve onların zirvesi olan Ramazan ile Kadir Gecesi bulunmaktadır. Recep ve Şaban, olağanüstü bir zaman dilimidir; bu aylarda gök kapıları daha fazla açılır ve manevi dalgalar daha güçlü şekilde alınır.”
Münâcât-ı Şabanîye: Bir Ders Niteliğinde İlâhî Marifet, Nefsî Bilgi ve Yol Rehberi
Ayetullah Arafi, bu mübarek aylarda manevi yükselişin daha fazla olduğunu belirterek şunları vurguladı:
“Recep ve Şaban aylarının duaları, Allah’a giden yolun usul ve adabını bize öğretir. Biz, bu nurlu dualarla hem içimizdeki karanlıkları temizlemeli hem de maddi âlemin perdelerini aralamalıyız. Ancak sadece nur âleminde de durmamalıyız. İşte bu, ilim havzalarının ve din âlimlerinin ruhudur. Bizim görevimizin bir kanadı ibadet ve münâcâta yönelmektir. Münâcât-ı Şabanîye ilahî marifetin, nefis bilgisinin ve hak yolunun baştan sona öğretildiği bir kaynaktır.”
İslâm Devrimi’nin Büyük Kazanımlarını Tanıtmanın Gerekliliği
İlim Havzaları Yüksek Şûrası üyesi olan Ayetullah Arafi, daha sonra İslam İnkılabı’na değinerek, inkılap ve İslâmî sistemin büyük kazanımlarının halka ve genç nesillere tanıtılması gerektiğini vurguladı:
“İslam Devrimi, gerçekten tarihte benzeri olmayan eşsiz bir olaydır.”
İlim Havzası Tarihî Kökleri Olan Güçlü Bir Çınardır
Ayetullah Arafi, ilim havzalarının köklü bir geçmişe sahip olduğuna vurgu yaparak şöyle dedi:
“İlim havzası, tarihî derinlikleri olan güçlü bir çınardır. Bu tarihî kimlik, sağlam ve köklü bir varlığa sahiptir. Havza, tarih boyunca büyük fırtınalarla karşılaşmış ancak yerinde dimdik durmuştur. Bu yüzden sevgili talebeler, mutlaka ilim havzalarının tarihini okuyun ve iyi öğrenin.”
İlim Havzaları Genel Müdürü olarak Ayetullah Arafi, havzanın geçmişini bilmenin bir üstad için olmazsa olmaz olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra, eleştirel bakış açısını da koruyarak değişim ve gelişim süreçlerinde aktif rol oynaması gerektiğini vurguladı.
İlim Havzasının Özgün Kimliğinin Korunması
Ayetullah Arafi, güçlü ve özgün havza kimliğine sahip bireyler yetiştirmenin, ilim havzalarının tarihî süreç ve geçmişine dair derin bir bakış açısına sahip olmayı gerektirdiğini ifade etti:
“Hocaların sahip olması gereken tarihsel bakış açısı, hem havzanın büyük şahsiyetlerinin hayatlarını ayrıntılı bir şekilde incelemeyi hem de genel olarak havzanın tarihî gelişim süreçlerine geniş bir perspektiften bakmayı kapsamalıdır.”
Ayetullah Arafi, aynı zamanda İslami İlimler Uzmanlar Meclisi üyesi olarak, ilim havzalarının her zaman toplumsal ve siyasal bir boyuta sahip olduğunu şu sözlerle hatırlattı:
“Bu, değişmez bir ilkedir; ilim havzaları her dönemde toplumsal ve siyasal rol oynamayı kendi görevi olarak görmüştür.”
İlim Havzası Uluslararası Misyonunu Düşünmelidir
Ayetullah Arafi, ilim havzalarının tarih boyunca hiçbir zaman belirli bir bölgeyle sınırlı kalmadığını ve sadece belli bir kesime ait olmadığını vurgulayarak şöyle dedi:
“İlim havzalarının bereketleri, tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerine yayılmıştır. Bugün de ilim havzası uluslararası misyonunu düşünmeli ve bu doğrultuda hareket etmelidir. Çünkü İslam İnkılabı’nın bereketiyle bu alandaki çalışma imkânları genişlemiştir.”
Talebeler Havzanın Tarihini Öğrenmeli
İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Arafi, talebelerin mutlaka ilim havzalarının tarihini öğrenmesi gerektiğini belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
“Havzanın geçmişini tanımak, talebelere köklü bir çınara bağlı oldukları bilincini kazandırır.”
İlim Havzası Yeni Çağda Ağır Sorumluluklar Taşıyor
İlim Havzaları Yüksek Şûrası üyesi Ayetullah Arafi, günümüz dünyasında ilim havzasının büyük sorumluluklar üstlendiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Elde edilen tüm başarı ve kazanımlara rağmen, ilim havzası bu ağır sorumluluklar karşısında çok daha fazla çalışmalıdır. Geleceğin ihtiyaçlarına uygun olarak havzanın son derece kapsamlı ve ileriye dönük planlamaları bulunmaktadır ve bunlar adım adım uygulamaya geçirilmektedir. Bugün, ilim havzasının durumu tarihte eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaşmıştır.”
İlim Havzası, İslam İnkılabı’nın Güçlü Bir Dayanağıdır
Ayetullah Arafi, ilim havzalarının İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren köklü bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“İlim havzası, İslam’ın başlangıcına ve bin yılı aşkın bir tarihe dayanmaktadır. İlim havzalarının inişli çıkışlı ve şanlı geçmişi, bugün İslam İnkılabı için sağlam bir destek kaynağı olmuştur. Bu gerçeğe dikkat edilmelidir.”
Şeyh Müfid ve Allame Meclisi Gibi Âlimler Havzanın Yetiştirdiği Değerlerdir
İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Arafi, konuşmasının sonunda tarih boyunca ilim havzalarının büyük âlimler yetiştirdiğini hatırlatarak şu örnekleri verdi:
“Tarih boyunca ilim havzaları, İslam ümmeti için önemli ilim merkezleri olmuştur. Şeyh Müfid gibi büyük âlimler, ilahi ilimlerin yayılması için önemli birer dayanak noktası olmuşlardır. Havzanın önde gelen şahsiyetleri, hikmet, akıl, ilim ve tedbirle, her dönemde İslam düşüncesinin en güçlü kalelerini oluşturmuşlardır. Öyle ki bazı dönemlerde ilim ve düşünce üretimi konusunda en güçlü merkezler olmuş, bilimsel kimlikleriyle örnek ve önder konumuna ulaşarak iftihar vesilesi hâline gelmişlerdir.
Bu noktada, özellikle Safevîler dönemine ve bu dönemin büyük âlimlerine dikkat çekmek gerekir. Allame Meclisi ve aynı zamanda büyük bir mimarlık bilgisine sahip olan Şeyh Bahâî gibi şahsiyetler, ilim ve kültürde büyük izler bırakmışlardır.”
yorumunuz