Çarşamba 26 Şubat 2025 - 13:36
Genç Nesli İslami Değerlere Nasıl Daha Yakın Hale Getirebiliriz?

Havza / 26 Şubat, Eğitim İşleri ve İslami Eğitimin kuruluş yıl dönümünü Şehit Recâi ve Şehit Bahüner'in İslami değerleri eğitim sistemine yerleştirme konusundaki değerli çabalarını hatırlatmaktadır. Bu kurum, genç nesli İslami prensipler temelinde eğitmek ve nesiller arası kopuşla mücadele etmek amacıyla kurulmuş ve bugün, cemaat namazı, mükellefiyet çağı kutlamaları ve eğitim kampları gibi programlarla yoluna devam etmektedir. Ancak, sosyal medya ve kültürel değişimler gibi yeni zorluklar, eğitim programlarının gözden geçirilmesi ve güçlendirilmesini gerektirmektedir.

Havza Haber Ajansı'na göre, Eğitim İşleri ve İslami Eğitim yıl dönümünün yaklaşmasıyla birlikte, toplumun derin bir kültürel ve eğitsel ihtiyacı olduğu günlerde, İslami değerler ve bunların gelecek nesillere aktarılması konusundaki tartışmalar bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bağlamda Batı İsfahan Camiî İmamı (Rahnân) Hüccet-ül İslam Hüseyin Muhammedi Havza ile yaptığı röportajda bu konudaki en önemli eğitim prensiplerini ve pratik çözümleri açıklamaktadır.

Bize sağladığınız bu röportaj fırsatı için teşekkür ederiz. Öncelikle, eğitim işleri ve İslami eğitim gününün oluşturulmasının amacının ne olduğunu belirtir misiniz?
26 Şubat, eğitim işleri gününü ve 1981 yılında, Şehit Recâi ve Şehit Bâhüner'in büyük çabalarıyla kurulan bu önemli ve değerli girişimi hatırlatmaktadır. Bu kurumun amacı, eğitim sisteminde İslami değerlerin yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesidir. Böylece bu toprakların değerli öğrencileri, yüksek İslami değerlere istekle ve hevesle adım atabilecekler.
Herkes biliyor ki, her toplumun varlığı, gelecek nesillere aktarılması gereken bir dizi inanç, değer ve davranışa bağlıdır. Bu değerler ve davranışlar din ve insanlık kökenlidir. Eğer bu önemli konuda dikkatsiz davranırsak ve bu inançları ve değerleri gelecek nesillere aktaramazsak, nesiller arası bir kopuş yaşayacağız. Bu kopuş nedeniyle bugün geçerli olan normal durumlar ve değerler, belki de anormallik ve anti-değer haline dönüşecektir. Eğitim işleri kurumu, bu yüce amaçla kuruldu ve zamanla iniş çıkışlarla yoluna devam etti.

Bu hedefler doğrultusunda hangi adımlar atıldı?
Okullarda rehberlik müdürlüğünün kurulması, cemaat namazlarının kılınması, ders kitaplarında eğitim konularının yer alması, mükellefiyet çağı kutlamalarının düzenlenmesi ve eğitim odaklı kampların yapılması gibi tüm bu faaliyetler, yıllar içinde bu merkez tarafından okullarda gerçekleştirildi.

İslami eğitim teorilerine göre, öğrencilerin İslami değerlere daha yakın olmaları için eğitimde hangi temel ilkelere dikkat edilmelidir?
Öğrencilerimizin İslami değerlere daha da yaklaşabilmesi için İslami eğitim teorisinde dikkate alınması gereken temel ilkelerden biri, öğretmenlerin, eğitimcilerin, yetkililerin, alimlerin ve ailelerin kalplerinde kök salması gereken sağlam bir inançtır. Bu inanç, gençlerimizin ve öğrencilerimizin, büyük bir küresel toplumda, yeni İslami medeniyetin bir parçası olarak eşsiz bir rol oynaması için gereklidir.
Eğer biz gelecekteki toplumu aydınlık görüyorsak, o zaman İmam Zaman’ın (a.f) küresel hükümetinin bekleyişinde olduğumuz anlamına gelir. Bu nedenle gençleri, İslami medeniyetin ölçütlerine uygun olarak eğitmeliyiz.
Şüphesiz bu amacın gerçekleştirilmesi için gençlerimizin, Hüseyin’in yolu, Aşura kültürü, fedakarlık ve şehitlik ruhu ile birlikte, en önemlisi tevhid ruhu ve ilahi bilgi ile yetiştirilmesi gerekmektedir. Gençlerimizde bu değerlerin güçlendirilmesi sağlanmalı ki, bu eğitim ilkelerinden Hüseyin Fehmide, Şehit Hüceci, Ali Lendi, Behnam Muhammedi ve Arman Ali Verdi gibi bireyler yetişsin ve bunlar bizim eğitim sistemimizin çıktıları olsun.

Mevcut eğitim sisteminin genç nesli İslami değerlere sevke etme etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz ve bunu iyileştirmek için hangi önerilerde bulunuyorsunuz?
Görünüşe göre yapılacak çok iş var ve çabalar iki katına çıkarılmalıdır. Ancak iyi olaylar da var. Bunun kanıtı, İsfahan eyaletinde ve belki de ülke genelinde on binlerce gencin îtikâf etmesidir. Gençlerin îtikâf törenlerinde, yürüyüşlerde, Rahiyan-i nur yolculuğu kamplarında, dini cemiyetlerde ve cihat kamplarında gösterdiği coşkulu katılım, eğitim açısından oldukça iyi bir durumu göstermektedir. Ancak bu durum gerçek anlamda ideal ve arzu edilen düzeyde değildir ve henüz istenilen noktaya ulaşmak için mesafe kat etmemiz gerekiyor. Bu nedenle çabalarımızın daha zengin, kapsayıcı ve derinlemesine olması gerekmektedir.
Bu hedefe ulaşmanın yolu, camiî, okul ve ev arasında daha etkili bir iletişim ve işbirliği sağlanması; daha fazla sinerji oluşturulmasıdır. Okullarda veya diğer kültürel kurumlarda mevcut olan eğitim planlama modellerinin düşünce merkezli olması gerekmektedir.

Okullarda İslami değerlerin korunmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olabilecek eğitim modelleri nelerdir ve bu alanda başarılı bir deneyim var mı?
Günümüzde, gençlerimiz büyük bir bilgi yüküyle karşı karşıya kalıyor, ancak onlara analiz etme, düşünme ve akıl yürütme fırsatı verilmiyor. Eğitim kitabı olan Kur'an-ı Kerim, sürekli olarak "Düşünmüyorlar mı?" "Akıl etmiyorlar mı?" "Tedebbür etmiyorlar mı?" diye tavsiyelerde bulunuyor. Bence, tüm eğitim planlamalarında düşünce odaklı tartışmalara özel bir önem verilmelidir. Bazen bir saat veya bir an düşünmek, rivayetlerde belirtildiği gibi yetmiş yıl ibadetten daha fazla değere sahiptir ve insanın mutluluk yolunu açabilir. Gökyüzü ve yeryüzü üzerinde düşünmek, onların yaratılışı, Allah'ın kudreti ve Rabbül Âlemin'e teveccüh etmek önemlidir. Elbette, ilgi çekici çalışmalar yapmamamız gerektiğini söylemiyorum; çünkü gençlerimizi ihmal etmemeliyiz. Ancak düşünme ve analiz yapma ortamını sağlamalıyız ki gençlerimiz analiz yapabilen ve düşünebilen bireyler olsun.
Genç Nesli İslami Değerlere Nasıl Daha Yakın Hale Getirebiliriz?
Öğretmenlerin İslami değerleri öğrencilere aktarmadaki rolü nedir?
Biz, öğretmenliğin peygamberlik mesleği olduğuna inanıyoruz ve birçok değerli öğretmen de bu inancı taşımaktadır. Eğer buna inanıyorsak, şunu bilmeliyiz ki peygamberlerin görevi terbiye ve öğretmektir: "Onları temizler ve onlara öğretir." Yani hem terbiye hem de eğitim beraber olmalı ve terbiye, öğretimden önceliklidir. Dolayısıyla bir öğretmen, terbiye ve yetiştirmeyi öğretimden önce görmelidir. Öğretmen, kendisi de terbiye edilmiş ve düzenli olmalı, inançlarına bağlı kalmalıdır ki öğretimin yanında İslami ve insani değerleri öğrencilere aktarabilsin.
Deneyimlerin de gösterdiği gibi birçok durumda öğrenciler anne babadan çok öğretmenin sözünü dinler. Eğer değerli öğretmenler çocukları bir emanet olarak görürse, onların doğrudan ve dolaylı olarak terbiye edilmesinde daha duyarlı olacaklar ve daha fazla çaba göstereceklerdir. Elbette, öğretmenlere daha fazla ferah bir ortam sağlanmalı ve maddi kaygıları azaltılmalıdır ki öğrencilerle ve onların ihtiyaçlarıyla daha fazla ilgilenebilsinler. Değerli öğretmenlerimizin de güncellenmesi gerekiyor. Çünkü toplumda konular güncelleniyor ve her gün yeni olaylar meydana geliyor. Kesinlikle değerli öğretmenlerimiz daha fazla eğitim almalı ki gençlerle ve öğrencilerle daha güncel bir şekilde çalışabilsinler.
Sabırlı olmak ve hoşgörülü davranmak, hepimiz için – benden tutun, hocalara, aileye, anne babaya ve öğretmene kadar – çok etkili olacaktır. Böylece sabır ve hoşgörü ile sevgili gençlerle etkileşimde bulunabiliriz.

Medyanın ve sanal ortamın gençlerde İslami değerlerin zayıflatılması veya güçlendirilmesindeki rolü nedir ve bu konuda hangi önlemler alınmalıdır?
Görünüşe göre, medya güçlü bir araç olarak insanı ve toplumu geliştirebilecek bir potansiyele sahip olsa da, medya alanında ciddi bir yönetim eksikliği nedeniyle birçok durumda zarar vermektedir. Sanal ortam, gençlerimizin inançlarının katledildiği bir yere dönüştü. Eğer bu alanda bir yönetim oluşturabilirsek (bu konuda oldukça geri kaldığımızı kabul etmeliyiz) ve medya farkındalığını gençlere öğretirsek, kesinlikle medya eğitimde en etkili unsurlardan biri olabilir. Yeter ki gençlerimiz bu sanal ortama dikkatli ve bilinçli bir şekilde adım atsınlar.
Eğitim ve terbiye alanında çalışanlar, medyadan bağımsız olduklarını düşünmemelidir; aksine, çalışabilecekleri en önemli alan medya alanıdır. Çünkü düşmanın başlattığı en büyük savaş da medya üzerindedir. Dolayısıyla savunmamız ve savaşımız, taarruz ve savunma stratejimiz de yine bu medya alanında olmalıdır. İnşallah Yüce Allah, eğitim alanında çaba gösteren herkese yardım eder ve başarılar nasip eder; bu, okullar, eğitim kurumları, değerli öğretmenler, eğitmenler, din adamları, medya, eğitim bakanlığı, radyo ve televizyon gibi çeşitli alanlarda çalışanlar için geçerlidir.

Röportaj: Semîra Gülkar

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha