Çarşamba 11 Haziran 2025 - 16:53
Bugün Ulusal Birlik Her Zamankinden Daha Gereklidir

Havza / 12. Dönem İslami Şura Meclisi Başkanı ve milletvekilleri, bu sabah (Çarşamba) İmam Humeyni (r.a) Hüseyniyesi’nde İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah el-Uzma Hamaney ile bir araya geldiler.

Havza Haber Ajansı’nın aktardığına göre, İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah el-Uzma Hamaney, bu sabah İslami Şura Meclisi Başkanı ve milletvekilleriyle yaptığı görüşmede dünya genelindeki yasama meclislerinin hukuki ağırlık açısından birbirine benzer olduğunu ifade ederek şu vurguyu yaptı: “Dünya meclisleri hakkında esas değerlendirme kriteri onların gerçek ağırlığıdır; yani hedefleri, hareket yönleri ve duruşlarıdır. Bu açıdan bakıldığında İslami Şura Meclisi’nin dünyadaki konumu ve itibarı emsalsizdir. Elbette bu itibarlı ve onurlu konumun korunması birtakım sorumluluklar ve kaçınılması gereken hususlarla mümkündür ve milletvekillerinin bunlara bağlı kalması gerekir.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney, konuşmasının başında Mübarek Gadir-i Hum Bayramı’nı İslam âlemi için gerçekten büyük bir gün olarak niteleyerek, bu kutlu günü ve aynı zamanda İmam Hadi’nin (a.s) doğum gününü İran halkına tebrik etti.

Yasama meclislerinin hukuki konumunun benzerliğini, yasanın büyük değeriyle ilişkilendiren Ayetullah el-Uzma Hamaney şunları ekledi: “Yasa, insan toplumu hayatının temel şartıdır ve akıl ölçütlerine göre bir milletin seçilmiş temsilcileri tarafından çıkarılan yasalar daha yüksek bir değere sahiptir.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney, meclislerin hukuki ağırlıklarının benzer olmasına karşın gerçek ağırlıklarının farklı olduğunu belirtti ve şöyle dedi:

“Dine dayanan, takvalı ve dürüst insanlardan oluşan, adalet, mazlumların desteklenmesi ve zorbalara karşı durma amacı güden bir meclisin konumu; umursamaz kişilerden oluşan, zulüm, ayrımcılık, sınıfsal uçurum ve Gazze katilleri gibi canilere destek veren bir meclisle kıyaslanamayacak kadar farklıdır; bu iki durumun farkı yerle gök kadardır.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney ardından şu önemli vurguyu yaptı: “Bu temel ölçüt ve kriterle değerlendirildiğinde İslami Şura Meclisi’nin konumu ve İran halkının seçilmiş temsilcilerinin itibarı dünya meclisleri arasında emsalsizdir. İmam Humeyni’nin (r.a) ‘Meclis, milletin faziletlerinin özüdür.’ şeklindeki tanımı da bu ayrıcalıklardan kaynaklanmaktadır.”

Farklı dönemlerde Meclis’in çeşitli siyasi eğilimler ve performanslar sergilediğine değinen Ayetullah el-Uzma Hamaney buna rağmen İslami Şura Meclisi’nin toplamda dünyadaki diğer meclislerden farklı, üstün ve seçkin bir konuma sahip olduğunu ve bu meclise saygı göstermenin tüm halkın görevi olduğunu belirtti.

İslam İnkılabı Rehberi, İslami Şura Meclisi’ni öz itibarıyla bir ibadet mekânı ve “takva üzere kurulmuş bir mescid” olarak nitelendirerek şöyle ekledi:

“İslami Şura Meclisi’nin temiz ve asil doğası sayesinde orada ortaya konan her düşünce, faaliyet, çaba ve yasa yapma süreci bir tür ibadet sayılır.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney çok önemli bir noktaya daha dikkat çekti:

“Bu yücelik, temizlik ve benzersiz konum kendiliğinden korunmaz ve devam etmez; bu değerin korunması ve sürdürülmesi belirli yükümlülüklere bağlıdır. Bu çok önemli sorumluluğun da doğrudan milletvekillerinin omuzlarında olduğu unutulmamalıdır.”

Rehber, Meclis Başkanlığına yeniden seçilen Muhammed Bakır Kalibaf’ı tebrik ettikten sonra, meclisin gerçek itibarının korunmasına dair yapılması ve yapılmaması gereken hususları şöyle açıkladı:

              •            Milletvekili, kendisini Allah’a ve kanuna karşı sorumlu görmelidir.

              •            Amacı Allah’ın rızasını kazanmak ve ülkenin çıkarlarını temin etmek olmalıdır.

              •            Çıkar çatışmalarına boyun eğmemelidir.

Ayetullah el-Uzma Hamaney, milletvekillerinin sözlerinin etkisine değinerek onları şu şekilde uyardı:

“Söz ve eylemlerinizin kamuoyundaki etkisini göz önünde bulundurun ve bu sözlerin ülke, rejim ve ulusal çıkarlar aleyhine kötüye kullanılmamasına dikkat edin. Meclis kürsüsünden yapılan konuşmalar, umut verici ve huzur sağlayıcı olmalıdır.”

Geçmişte zaman zaman Meclis kürsüsünden çatışma ve ayrılık seslerinin yükseldiğini, ancak bugünkü meclisin büyük ölçüde huzur verici olduğunu da ifade etti.

Ayetullah el-Uzma Hamaney, Meclis’in gerçek itibarının korunmasına dair bir diğer önemli noktaya dikkat çekerek milletvekillerinin sözlerinin aklıselimi ve inkılap ilkelerine bağlılığı yansıtması gerektiğini vurguladı ve şöyle dedi:

“Dünyanın herhangi bir köşesindeki birilerinin beğenip beğenmemesi sözlerimizi etkilememelidir. Milletvekillerinin sözlerinde ilke ve ideallere bağlılık açıkça görülmeli ve bu sözler ulusal kararlılığın, iradenin ve gücün bir göstergesi olmalıdır.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney, İran halkının büyük güçlerin boş lafları ve dayatmalarına karşı benzersiz bir duruş ve açık tavır sergilediğini ayrıca İmam Humeyni’nin (r.a) vefat yıldönümü törenleri ile 22 Bahman yürüyüşlerine –İmam ve inkılaba yönelik yoğun propagandalara rağmen– yoğun ve coşkulu katılım sağlanmasının, bu ulusal kararlılığın ve gücün açık bir göstergesi olduğunu ifade etti. Bu gücün milletvekillerinin tutumlarında, yasa ve kişi onaylarında da görünür olması gerektiğini vurguladı ve bu özelliklerin Meclis’te büyük ölçüde mevcut olduğunu belirtti.

Rehber, bugünün şartlarında ulusal birliğin korunmasının her zamankinden daha gerekli olduğunu belirterek şöyle dedi: “Kişisel, siyasi veya iş temelli anlaşmazlıkların kavga ve çekişme şeklinde gündeme getirilmesi, geçmişe kıyasla bugün çok daha zararlıdır.”

Devamla şunları ekledi:

“Defalarca vurguladığımız gibi ülke temel meselelerde tek bir sesle konuşmalıdır. Millet, siyasi aktörler ve yöneticiler bir tek vücut gibi hareket etmelidir.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarının ortak toplantılarını, ülkenin sorunlarının çözümü için olumlu bir zemin olarak değerlendirdi ve şöyle dedi:

“Bazı dönemlerde sorunların toplantılarda çözülmesi ve anlaşmazlıkların kamuoyuna yansıtılmaması yönündeki tavsiyelere yeterince ilgi gösterilmiyordu. Ancak bugün, organlar arasında görece bir uyum bulunmaktadır ve bu korunmalı, Meclis kürsüsü de bu tür anlaşmazlıkların dışa vurulduğu bir platforma dönüşmemelidir.”

Ayrıca Ayetullah el-Uzma Hamaney bazı somut tavsiyelerde bulunarak, 12. Dönem Meclis’in çalışmaya başlamasının, 7. Kalkınma Planı’nın yürürlüğe girmesiyle eş zamanlı olmasını, bu planın ciddi şekilde takip edilmesi için bir fırsat olarak değerlendirdi.

Ancak geçmişteki kalkınma planlarının istenen düzeyde gerçekleşmemesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek şunları söyledi:

“7. Plan’ın gerçekleşme oranı en az %90 olmalıdır. Elbette planın her bir maddesinin uygulanabilmesi için yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır ve Meclis bu ihtiyacı karşılamalıdır.”

İslam İnkılabı Rehberi, kanunların sadeleştirilmesi ve ayıklanması (tenkîh-i kavânîn) konusunun önemini vurgulayarak milletvekillerini genel kurul ve komisyon oturumlarına hazırlıklı, etkin ve bilinçli şekilde katılmaya çağırdı.

Rehberin bir diğer tavsiyesi ise hükümetle iş birliği oldu. Bu bağlamda milletvekillerinin hükümet yetkililerini aşırı soru ve sürekli meclise çağırmakla meşgul etmemesi gerektiğini ifade etti.

Bu durumun hem geçmiş hükümetlerin hem de mevcut hükümetin şikâyet konusu olduğuna dikkat çekti.

Ayetullah el-Uzma Hamaney, Meclis’in bakanlara soru sorma, onları meclise çağırma veya resmi ve güvenilir raporlara dayalı olarak denetim ve soruşturma başlatma hakkını kesin olarak tanıdığını belirtti ancak şunu vurguladı:

“Denetim faaliyetlerinde yalnızca gerçekten gerekli ve zaruri konularla yetinilmelidir.”

Rehberin altını çizdiği bir başka nokta da Meclis’te ekonomik yasa tasarılarının aşırı şekilde değiştirilmesi oldu. Bu durumun, tasarıların asıl yapısını bozduğunu belirtti ve özellikle bütçe tasarısı konusunda şunları söyledi:

“Bütçe tasarısının iskeleti korunmalıdır. Bu, elbette Meclis’in hükümetin teklifindeki eksiklikleri düzeltme hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak yapısı bozulmamalı ve özellikle gerçek dışı, tahsil edilemeyecek gelir kalemlerinin bütçeye eklenmesinden kaçınılmalıdır.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney, İslami Şura Meclisi’nin üstün konumunu korumak için gerekli bir diğer hususa değinerek her zaman tekrar ettiği bir ilkeyi vurguladı:

“Meclis, inkılap meclisidir; ancak inkılapçılık sadece bağırıp çağırmak değildir. İnkılapçılığı doğru anlayın, bu konuda hata yapmayın.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney, inkılapçılığı şu şekilde tanımladı:

“İnkılap yolunda ilerlemek, bu yolun hedeflerinden sapmayı engellemek; doğru, hakaret içermeyen ve saygılı bir şekilde görüşünü cesaretle ifade etmek; kişisel çıkarları ve siyasi eğilimleri kesinlikle işlere karıştırmamaktır.”

Ardından şöyle devam etti:

“Merhum İmam’ın (r.a) buyurduğu gibi âlem Allah’ın huzurudur. Bu bakış açısıyla hareket ederek Allah’ın rızasını gözetmeli; inkılabın duruşlarını kararlılıkla ve cesaretle dile getirip, kararlarımızı bu temelde almalıyız.”

Ayetullah el-Uzma Hamaney, İslam Cumhuriyeti’ne karşı yapılan düşüncesizce ya da suçlayıcı açıklamalara karşı Meclis’in güçlü, birlik içinde ve sağlam bir tavır sergilemesini, milletvekillerinin önemli görevlerinden biri ve inkılapçılığın bir örneği olarak gösterdi.

Görüşmenin başında 12. Dönem Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, geçtiğimiz yıl milletvekillerinin yaptığı en önemli çalışmaları ve yasama organının gelecek planlarını anlattı ve şöyle dedi:

“Devletle sorumlu ve yapıcı iş birliğimizin temeli, sistemin genel politikaları ile 7. Kalkınma Planı’nın hayata geçirilmesidir.”

Kalibaf, Meclis’in piyasa düzenlemeleri alanındaki denetimlerini ülke yönetiminin iyileştirilmesi için bir araç olarak değerlendirdi ve hükümet ile Meclis’in halkın sorunlarını çözmek için üzerinde mutabık kaldığı dört ana öncelik olarak şunları sıraladı:

              1.           Alım gücünü korumak amacıyla mal kartı uygulamasının sürdürülmesi,

              2.           Döviz kuru kontrolü ve üretim için döviz temini,

              3.           Enerji dengesizliğinin çözülmesi,

              4.           Konut maliyetleri baskısının hafifletilmesi için çözüm yolları üretilmesi.

Meclis Başkanı Kalibaf ayrıca şu önemli başlıklara da değindi:

              •            Ulusal çıkarların korunmasına yönelik stratejik eylem yasasının önemi,

              •            Meclis’in, Muskat müzakereleri sürecinde ülkenin onurlu diplomasi duruşuna desteği,

              •            Spekülatif kazançlara vergi yasasının kabulü,

              •            Ulusal yapay zekâ planının genel ilkelerinin yasalaşması,

              •            Akıllı Hukuk Platformu gibi araçlar sayesinde yasa ayıklama çalışmaları,

              •            Milletvekillerinin davranışlarının denetimine dair yasanın reformu,

              •            Bütçe ve mali denetim sistemlerinde dijital ve akıllı çözümlere geçiş.

Son olarak Kalibaf, şunları da vurguladı:

              •            Sayıştay’ın devlet şirketlerine yönelik tam denetim çalışmaları,

              •            Milletvekillerinin parlamenter diplomasi alanındaki aktif katılımı,

              •            Ülkenin dört bir yanındaki halk kesimleriyle sürekli ve doğrudan iletişim.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha