Perşembe 2 Ekim 2025 - 11:18
"Direnişin Seyyidi" Kitabında Seyyid Hasan Nasrallah'ın Çocuklar ve Gençler için Hayat Hikayesi

Havza / Resimli kitap "Direnişin Seyyidi" Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın hayatını basit ve çocuksu bir hikaye formatında anlatmakta ve direniş, cesaret ve fedakarlık gibi kavramları genç nesillere aktarmaktadır.

Havza Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre Muhammed Ali Cabiri'nin yazdığı ve Leyla Arbabi'nin resimlediği "Kahramanım" serisinden çıkan "Direnişin Seyyidi" adlı resimli hikaye eseri, Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın hayatını ve direniş, cesaret ve fedakarlık kavramlarını basit ve çocuksu bir şekilde çocuk ve genç okuyuculara aktarmaktadır.
Yayıncının ifadesine göre "Direnişin Seyyidi" sadece bir hikaye kitabı değil, aynı zamanda zulme karşı duruş ve halkın hakkını savunma gibi değerleri tanımaya açılan bir pencere sunmaktadır. Eserin güzel ve renkli resimleri Muhammed Ali Cabiri'nin akıcı ve çocuksu metniyle birleşerek okuyucular için keyifli ve öğretici bir deneyim oluşturmaktadır.
Bu kitabın girişinde şunları okuyoruz:


"Hicri Şemsi 1339. yılının Şehriver ayının dokuzu, Cuma günü (31 Ağustos,1960), Seyyid Abdulkerim ve Mehdiye Hanım'ın dokuz aylık bekleyişi sona erdi ve ilk çocukları dünyaya geldi.
Adını Seyyid Hasan koydular ve gelişini hayırlı bir alamet saydılar.
Evleri Beyrut şehrinin doğu kenar mahallelerinden birindeydi.
Seyyid Abdulkerim'in ailesi fakir ailelerdendi ve yoksulluk, evlerinin üzerine gölge düşürmüştü.
İlkokul ve ortaokulu Beyrut'un kenar mahallelerindeki okullarda geçirdi. Tam liseye başlayacaktı ki, Lübnan'da iç savaş ateşi yayıldı. Seyyid Abdulkerim mecburen ailesini alıp doğduğu yer olan Bazuriye köyüne geri döndü. Orada yaklaşık bir buçuk yıl kaldılar ve Seyyid Hasan da liseye orada başladı.
Derslerinde başarılıydı ve her zaman sınıfın ilk üçü arasında yer alırdı. Matematik, kimya ve geometriyi daha iyi anlardı.
Babası bakkaldı ve küçük bir dükkanda çalışırdı. Seyyid Hasan okuldan döner dönmez dükkana gider ve babasının yanında çalışırdı. Yoksulluk ve çaresizlik boğazlarını öyle sıkıyordu ki, onları çalışmaya mecbur bırakıyordu. Ne bayram ne tatil demeden çalışırlar, gezmenin ve eğlenmenin ne olduğunu bilmezlerdi. Sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar dükkanları sürekli açıktı ve hiçbir zaman hep birlikte sofra başına oturmaları mümkün olmadı."


Kitaptaki hikayelerden birinde şöyle yazıyor: "Yeni mahalleye taşındıklarında, hemen bir cami bulmaya koyuldu. Sokaklarda başı yukarıda yürüyordu, küçük gözleriyle caminin minarelerini arıyordu. Hava kararırken kulağına tanıdık bir ses geldi. Ezan sesi sanki çok yakındaydı. Sesin peşinden gitti ve camiye ulaştı.
Ezan daha bitmemişti ki cami kapısına vardı. Kalbi sevinçten daha hızlı ve güçlü atıyordu. Ayakkabılarını çıkardı, abdest aldı ve cami avlusuna girdi. Küçük adımlarla namaz kılanların safına doğru yürüdü, namazını kıldı ve camiden ayrıldı.
Sokaklar ona yabancıydı. Kendi kendine, yarın caminin yolunu bulamayabilirim diye düşündü. Dönüş yolunda bir kutu renkli tebeşir aldı. Her dörtyola geldiğinde, yarın ve sonraki günler yolu kaybetmemek için duvarlara tebeşirle bir işaret koydu. Bir iki gün işaretlere bakarak camiye ulaştı ama çok geçmeden yolu öğrendi ve artık onlara ihtiyacı kalmadı. Birkaç gün sonra işaretler rüzgar ve yağmurla silindi ama Seyyid Hasan için artık önemli değildi; onların yardımı olmadan da camiye ulaşabiliyordu."


İlgilenenler bu eseri ücretsiz olarak edinebilirler.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha